En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Siyasi sınırlarla değil büyük coğrafyalarla düşünmeye başlıyoruz



Türkiye'nin yakın tarihini (1900'den 1930'lara) inceleyen yabancı araştırmacıların başında, hiç kuşkusuz Hollandalı sosyal bilimci Erik Jan Zürcher gelir.
Zürcher'in, "Milli Mücadele'de İttihatçılık" başlığıyla Türkçeye çevrilen kitabı, ben üniversitedeyken yayınlanmıştı.
İngilizcesi çıkmış kitabı adeta yutarcasına fotokopisinde okumuş, hararetli tartışmalara dalmıştık.
İttihatçıların bazı davranışlarına anlam veremiyorduk. "Oradan oraya koşuşturur" bir halleri vardı. Bir bakıyorsunuz adam Bakü'de, bir bakıyorsunuz Mısır'da...
Biz bunları konuşurken hocamız çok basit ama anlamlı bir açıklama getirmişti: "Çocuklar biz ulus devlet bağlamında düşünüyor ve davranıyoruz. Onlar ise bir imparatorlukta yaşıyor ve o koşullarda hareket ediyorlardı."


***

Zamanla şunu fark ettim: Ne kadar eleştirirsek eleştirelim, biz cumhuriyetin ve ulus devletin bize sunduğu zihinsel sınırlar içinde düşünüyoruz.
Okulumuz onu öğretiyor... Medyamız onu konuşuyor... Sanki dünyada başka diyarlar, başka kültürler yokmuş gibi yaşayıp gittik yakın zamanlara dek...
"Siyasi sınırlarla değil, büyük coğrafyalar halinde" düşünmeyi, gündelik hayatımda ben çok yakın yıllarda tam anlamıyla içimde hissederek, bizzat yaşayarak tecrübe ettim:
Vize filan almadan İstanbul'dan uçağa atladık. Lübnan'a konduk. Pasaportu güvenliğe gösterdik. 15 dakika sonra Beyrut sokaklarındaydık...

***

Bu karşılaştırmayı yapmak zorundayım. Çünkü Başbakan Erdoğan'ın Kırgızistan gezisini henüz kavrayabilmiş değiliz. Aramızda konuşuyoruz arkadaşlarla: "Biz niye buradayız?"
Dikkat ederseniz bu soru, tam da dar sınırlar içinde varlığını sürdüren bir ulus devletin içinden soruluyor: "Bazısı Türkçe konuşsa da, gözleri hafif çekik bu insanlar arasında ne işimiz var. Niye sevgili memleketimizi bırakıp buralara geldik?"
Halbuki aynı soru, tersten de sorulabilir: "Niye burada olmayalım ki?"
Biz ulus devlet sınırlarını aşmanın sancılarını çekiyoruz. Bir sonraki kuşak ise bütün bu büyük coğrafyada kendini evinde gibi hissedecek.
Ben size bir şey söyleyeyim mi? Bu ve benzeri seyahatler Fethullah Gülen'in ne kadar muazzam bir vizyona sahip olduğunu gösterdi bana.
Nereye gitsek karşımıza onun yol göstericiliği sayesinde kurulan okullardan mezun olmuş, Türkçe konuşan gençler çıkıyor.

***

Başbakan Erdoğan burada... İşadamları burada... Gülenciler burada... Tamam ama bazı eksiklerimiz yok mu?
Bunlardan biri, askeriyenin durumu... Ben TSK'nın Yeni Türkiye'ye uygun bir biçimde örgütlendiğini sanmıyorum.
Sanki onlar hâlâ ulus devletin gerekleri ile NATO'nun talepleri arasında denge kurmaya çalışmakta.
Mesela basit bir soru: Bizim ordu, vizelerin kalktığı dönemin ordusu mu? (Karşılıklı askeri ilişkiler değil kastım: Örgütlenme biçimini soruyorum.)

***

Bir diğer konu da kültür... Amerikalılar, 11 Eylül saldırısından sonra kendileri üzerine düşünmeye başladı. Sonuçta yumuşak güçlerini yitirdiklerini fark ettiler.
"Yumuşak Güç" (Soft Power) bir ülkenin askeri ve ekonomik gücünün dışında kalan etki alanına işaret ediyor.
İkinci Dünya Savaşı 1945'te bittiğinde ABD dünyada kültürel olarak da gıpta edilen bir ülke haline gelmişti: Müziğiyle, giyimiyle, hatta abur cubur yiyecekleriyle...
Bizim ise ihraç ettiğimiz TV dizileri haricinde, kültürel olarak henüz fazla bir şeyimiz yok.

sabah



Bu yazı 1,163 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,754 µs