En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Kılıçdaroğlu’yla CHP değişir, değişmez!



Siyaset sahnemizin en güncel konularından biri malum: Kılıçdaroğlu’yla CHP değişir mi, değişmez mi?
Ya da nereye kadar değişebilir?
Bir başka deyişle:
Solcu, sosyal demokrat bir parti mi, yoksa merkez-demokrat bir parti mi olabilir?
CHP’de değişim konusuyla ilgili olarak benim de kuşkularım var.
Ancak, CHP’de Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığıyla birlikte tetiklenen oluşumlara dudak bükmüyorum, baştan beri kapıyı aralık bırakmış durumdayım.
Çünkü Kılıçdaroğlu’nun yaptığı bazı açıklamalar, bunca yıldır CHP’yi kısırlık kapanına sokmuş olan ‘Baykal zihniyeti‘ne ters düşüyor.
Bu da olumlu bir gelişme.
Kürt sorunu, başörtüsü, yeni anayasa, AB ile ilişkiler gibi bu ülkede demokrasi ve hukuk devleti yolunu yıllardır köstekleyen konularda Kılıçdaroğlu sürekli olarak Baykal’dan daha farklı eğilimler sergiliyor.
Yalpalıyor olsa da, demokrat bir çizgiyi belirginleştirmiş durumda.
Barış ve demokrasi açısından Türkiye için bu bir şanstır, bir fırsat kapısıdır.
Ayrıca, bu yalnız Türkiye için değil, CHP için de bir fırsattır.
Çünkü, Kürt sorununun şiddetle bağının koparılması için Ak Parti hükümetiyle işbirliğinden ya da yeni anayasa ve başörtüsü konularında iktidar partisiyle uzlaşmaktan herhangi bir kompleks duymayan bir CHP de kaybetmez, kazanır.
Yine başa dönersek:
CHP böyle bir değişimi yapabilir mi?
Bu açıdan Ahmet İnsel’in dün Radikal’deki şu satırları ilginçti:  
“CHP’de Kılıçdaroğlu ve ekibinin bugün yalpalayarak, çoğu zaman kendilerinden bile korkarak ve partinin önemli bir kesimini karşılarına alarak sürdürdükleri çabaları, ‘Bunlar değişmez’ diyerek bir kalemde silmenin, AKP için ‘Bunlar Milli Görüşçü, değişmezler’ demekten yöntem olarak farkı yok.
Bu tavır, ideolojiyi, insanlardan bağımsız varlığını sürdüren, insanlardan beslenmeyen, sadece onlara hükmeden bir toplum ve insan üstü kerte olarak algılamaya dayanıyor.
AKP değiştiği gibi, CHP de içindeki insanlar değiştikçe az veya çok değişemez mi?
İkinci benzerlik, takiye konusu.
‘Takiye yapıyorlar’ lafını AKP konusunda çok işittik. Şimdi Kılıçdaroğlu ve ekibinin Baykal-Sav dönemi CHP’sinin eksenini değiştirme çabaları hakkında dile getirmek moda oldu.
Kılıçdaroğlu takiye mi yapıyor?
Bilmiyoruz.
Ama AKP’nin gelişimine baktığımızda gördüğümüz bir olgu var. Takiye amacıyla kabul edilmiş olsa bile, demokrasi dinamiği gerçekten işliyorsa, takiye büyük ölçüde sahiciye dönüşüyor.
Yeni CHP yönetimi, Kürt sorunu, türban sorunu, AB, parti içi demokrasi gibi konularda takiye yapıyor demek, AKP takiye yapıyor demekten farklı değil.
Üçüncü benzerlik, AKP’yi bir gizli gücün yönettiği homojen bir parti olarak görenler gibi, CHP’yi de yekpare bir blok olarak algılamaya dayanıyor.
Halbuki CHP içinde sadece aşırı ulusalcı tepkileri, içi kof olduğu ölçüde daha da saldırganlaşan bir elitizmi ve onunla bağlantılı yaşam tarzı fetişizmini barındırmıyor.
Bunlarla çoğu zaman harmanlanmış biçimde olmakla beraber CHP’de, kadın-erkek eşitliğini, bireysel özgürlükleri, sosyal devlet ilkelerini savunan eğilimler de yer alıyor.
Ayrıca, sergilediği somut siyasal tavırlarla kendine atfettiği siyasal kimlik arasındaki uçurumdan rahatsız olan önemli bir kesim var bu parti içinde, AKP içinde olduğu gibi.
AKP’nin ‘özü itibariyle’ muhafazakâr-demokrat bir parti olmasının mümkün olmadığını iddia edenlerin yöntemiyle, bugün CHP’nin özü itibariyle ‘ilerici-demokrat’ bir parti olamayacağı kesin bir hüküm olarak dile getiriliyor.
Halbuki demokratlar, sosyalistler için CHP’deki dönüşümden beklenen, bu partinin gerçek bir sol parti olması değil, merkez-demokrat bir parti olması değil mi?”
Biliyorum, Ahmet İnsel’in yukarıdaki görüşlerini paylaşmayanlar da var. CHP’den kurtulan bir Türkiye’nin önünün daha çok açılacağına inanıyor onlar...
Olabilir.
Ben ise CHP’de ‘bir değişim’i hâlâ mümkün gören, bunu barış ve demokrasi açısından önemseyen bir çizgideyim.

milliyet



Bu yazı 1,059 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,616 µs