En Sıcak Konular

Taha Kıvanç


Taha Kıvanç
0 0 0000

Yazarlığı ne zaman bırakırım



Ekrem Dumanlı "İşin bu noktaya varacağı çoktandır belliydi" diyor ki, doğrudur. Verdiği örnek star yazarı Ergun Babahan için yazdığı küfürlü yazıydı. Ondan önce de Ekrem Dumanlı için rencide edici ifadeler kullanmıştı bir yazısında... Bir başka yazıda da benim için kalemine geleni fırlatmıştı.

Bakanlar Kurulu üyelerine dava açmayı düşündürecek son 'küfür' bozuk bir asabın son örneği sizin anlayacağınız...

Son zamanlarda daha önce yazdıklarıyla çelişen yazılar yazıyordu Oktay Bey; hem de okurlarının kafasını fena halde karıştıracak kadar... Daha önce Uğur Mumcu'yu hep belli kesime öldürttüğü halde son zamanlarda farklı telden çalıyordu. 'Komplocu' yazarlara kızardı, kendisi 'komplocu' yazılar yazmaya başlamıştı.

Gazetesinin 20 yıldır aynı koltukta oturan yayın yönetmeniyle kaderini birleştirmesi de hataydı; bir ara, "O giderse ben de giderim" demişti, denilecek şey miydi bu? Bereket hatasından çabuk döndü; yönetmen gitti, ama başyazar birkaç ay daha yerinde kaldı.

Her gazetenin yazarlarının uymasını beklediği yazıların son teslim saati vardır; hepimiz o saati aşmamak için özel çaba gösteririz. Ancak yazdığımız yazıda son baskı ânına kadar değişiklik yapmamıza müsaade edilir. Yazısını beklenenden de erken teslim edenlerdenimdir ben, bu sebeple de değişiklik yapma ihtiyacını sıkça duyarım. Ya yeni bir yazı yazmam gerekir son dakikada, ya da gecenin bir vakti yazımın bazı bölümlerini şehir içi baskılar için değiştiririm.

Dün okuduğunuz yazım da, sözgelimi, gazeteye gönderildikten sonra üzerinde ciddi değişiklikler yapılmış bir metindi.

Neden icap eder böyle bir uygulama? Şundan: Ya gün içi gelişmeler daha çıkmadan eskitmiştir yazınızı, ya da son dakikada tezinizi çürüten bir bilgi karşınıza çıkmıştır... Veya aşırı gittiğinizi, gereksiz yere biri/leri/ni rencide ettiğinizi, başınıza hukuki sorun açılacağını fark eder, yazdıklarınızı yumuşatırsınız...

Benim değişikliklerim genellikle üçüncü kategoriye girer. Zaten küfür nedir bilmeyen, hakaret edemeyen, insanları rencide edeceği için ödü kopan biriyim, yine de bazen üzerinde düşündükçe kalemimden çıkanı beğenmediğim olur, son dakikada değişiklik yaparım.

Oktay Bey de öyle yapmış, ama dozu daha da ağırlaştırmak için...

Hükümet ülkenin enerji ihtiyacını ciddiye alıyor ve yarın-öbürgün sorun yaşanmasın diye akarsuları bu amaçla değerlendirmek için hidroelektrik santraller (HES) kurmaya çabalıyor. Son zamanların projeleri Karadeniz'le ilgili... Oktay Bey de Karadenizli olunca...

Hiç olmayacak şey olmuş ve kantarın topuzu kaçıvermiş işte.

Kime söylesem Oktay Ekşi'nin Karadeniz'in bir köyünden olduğuna inandıramıyorum; Hürriyet'in "Beyaz Türk gazetesi" bilinmesi yüzünden herhalde... Hürriyet başyazarı Oktay Ekşi Ordu ilimizin Mesudiye kazasına bağlı Aşağı Gökçe köyünden; akrabalarının önemli bir bölümü o köyde yaşıyor...

Halit Esendir'in Samanyolu-TV için kendisiyle yaptığı mülâkatta yayınlanması için verdiği fotoğrafta görülüyor: Dedesi Ali Osman Ekşi, hiç tahmin etmeyeceksiniz, Mehmet Akif sakallı, ninesi Fatma Hatun da çarşaflı...

Şaşırmayın canım, 'beyaz Türk' olmak için asgari şart bu zaten. Sadece Oktay Bey'in dedesi ve ninesi değil, 'beyaz Türkler'in akıl hocası bizim pop sosyologun dede ve ninesi de aynı durumda. Henüz 'beyaz Türk' iddiasıyla okur karşısına çıkmamış, iktidara karşı topyekün savaş açmamışken, kucakta dolaşan çocukken çekilmiş bir aile fotoğrafı yayımlamıştı; fotoğraftaki üç kadından ikisi çarşaflıydı.

Aranızda bilmeyenler olabilir: 'Ekşi' soyadı CHP politikasında önemliydi bir ara. Hemen her dönem Oktay Bey'le kan bağı bulunan biri olmuştur CHP'de. Son yapılan anayasa değişikliği referandumunda Aşağı Gökçe köyünden sadece iki 'Evet' oyu çıktı; köylülerin çoğu 'Hayır' oyu kullandı.

Bildiğim kadarıyla hiçbir seçimli yarışa katılmasa da, Oktay Ekşi de milletvekili emekli maaşı alıyor yıllardır. 27 Mayıs (1960) darbesi sonrasında 'Kurucu Meclis' üyeliği yaptığı için... Aynı sebeple havaalanlarında VIP hizmetinden de yararlanıyor. 12 Eylül (1980) darbesi sonrasında o da SODEP'ten politikaya girdi girmesine, ama Kenan Evren tarafından veto edildi.

Oysa 27 Mayıs ve Kurucu Meclis sonrasında Londra'daki Türkiye Büyükelçiliği'ne mahalli kâtip olarak atanmış, orada mutlu bir beş yıl geçirmişti genç Oktay Ekşi. 27 Mayıs kurucu kadrosunun çıkardığı 'Öncü' gazetesinin yazı işleri müdürlüğü de ona teslim edilmişti.

Yazımı sertleştirmek için değiştirmeye kalktığım gün yazarlığı bırakacağım, söz...

yenişafak



Bu yazı 1,193 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 17 Eylül 2012 Hem okudum, hem de yazdım
    • 4 Eylül 2012 CIA başkanı neden geldi?
    • 16 Temmuz 2012 Vicdanım buna da elvermiyor
    • 2 Temmuz 2012 Suriye nasıl bir ülke, Suriyeliler nasıl insanlar...
    • 21 Mayıs 2012 Bir geziden ilk notlar
    • 15 Mayıs 2012 ‘Yeni CHP’ nihayet sözcüsünü buldu
    • 16 Nisan 2012 Hangi patron, hangi yönetici, hangi yazar içeri alınır?
    • 23 Mart 2012 Ben demedim, o dedi
    • 13 Mart 2012 Köşemi bugün Cumhurbaşkanı Gül’e bırakıyorum
    • 9 Mart 2012 TR325 kodadlı becerikli uzman...
    • 20 Şubat 2012 ‘Operasyon’ diye ben buna derim
    • 30 Ocak 2012 Davos’ta Türkiye dersi
    • 27 Aralık 2011 Bu yılın Cumhurbaşkanlığı büyük ödülü...
    • 12 Aralık 2011 Ak Parti üzerine hesaplar
    • 9 Aralık 2011 Gül vetoya ne zaman karar verdi?
    • 14 Kasım 2011 Kriz çıkaranlar gidiyor, ama yerlerine gelenler de yabancımız değil
    • 24 Ekim 2011 Kaddafi’nin son demleri...
    • 3 Ekim 2011 Dr. Sallaso’nun kunduzunun izinde
    • 29 Ağustos 2011 Ben meraklı bir insanım, özür dilerim
    • 26 Ağustos 2011 Bütün kepazeliklerin anasını açıklıyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,662 µs