Demirel, 'Dinleme lafı bir defa ortaya düştü mü herkes düşünmeye başlar' diyor, peki Gül bu konuya nasıl bakıyor?
Yeni Radikal için dün sabah ilk telefonlardan birisini Süleyman Demirel’den aldım. “Tebrik ederim, Batılı bir iş yapmışsınız” diye söze girdi. Sonra sözü dünkü manşetimizde yer alan mahkeme kararıyla yapılan dinlemeler konusuna getirdi: “Çok önemli bir çalışma yapmışsınız. Tabii bu, resmi sayıdır. Ama bütün Türkiye dinlendiği endişesinde. 71 bin küsur, artı bütün Türkiye. Öte yandan bu resmi dinleme sayısı da yüksek. Suçla mücadele edeceksiniz tabii ama bunun da kapsamını daraltmak lazım. Vatandaş bilmez ki resmen mi dinleniyor, gayri resmi mi. Bu dinlenme lafı bir defa ortaya düştü mü, herkes düşünmeye başlar. Vatandaş özel hayatının mahremiyetinden endişe etmeye başladı; herkes dinlenmekten korkuyor. Böyle şey olmaz.”
İki noktaya dikkat çekti
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Demirel’in dikkat çektiği iki nokta var: Birincisi, resmi açıklamalar ne olursa olsun, vatandaşın çoğunluğunun telefonlarının dinlendiği endişesini yaşaması. İkincisi, bu endişenin suçluluk kompleksinden kaynaklanmayıp, vatandaşların özel hayatlarının ortada suç isnadı olmasa da yasadışı şekilde ortaya döküleceği –yerli ya da yersiz- kaygısıyla yaşaması.
Bugünkü Radikal’de Çankaya’nın yeni sakini, Cumhurbaşkanı Gül’ün sözlerini okuyabilirsiniz. Gül aynı iki konuya bakın nasıl değiniyor.
“Açıkçası biraz şüyuu vukuundan beter hale de geldi. Herkesin dinlenmesi gibi bir şey söz konusu olamaz doğrusu. (..) ‘Ooo! 70 bin diye çok büyük de görülebilir. O zaman şunu hatırlatmak gerekiyor: Daha önce dayakla itiraf eden adam, şimdi deliller önüne konarak itiraf ediyor suçu. (..) Tabii güvenlik ve özgürlükler sınırını iyi tespit ederek burada gitmek lazım. (..) Bireyin hukuku, özel hayat; eğer bir kez deşifre edilirse, yıkılırsa, geriye bir şey kalmaz. Mahrem alanın korunması gerekiyor.”
Görüldüğü gibi Gül, vatandaşlar arasındaki telefonların yaygın dinlendiği algısının varlığını “Şüyuu vukuundan beter” ifadesiyle kabul ediyor, bunun doğru olmadığını ancak suçla mücadele açısından da gerekli olduğunu söylüyor. Özel hayatın mahremiyetine özen gösterilmesi konusundaysa iki cumhurbaşkanı endişeleri paylaşıyor. Gül, bunu “Özel hayat yıkılırsa geriye bir şey kalmaz” diye gayet köşeli ifade ediyor.
İyi de dava dosyasına dahi alınmayan özel hayata ilişkin kayıtları kimler yapıyor, kimler saklıyor, kimler sızdırıyor? Bu konuda parmaklar yalnızca avukatlara çevrilemez. O nedenle kamuoyundaki ‘izleniyoruz’ algısının ortadan kalkması için en büyük görev uygulamayı denetleyecek olan hükümet ve yargı kurumlarına düşüyor.
radikal
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle