En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
0 0 0000

Doktor, ne kadar ömrüm kaldı?



Geçtiğimiz günlerdea internet sitelerinde ‘Doktora inanıp her şeyini sattı’ başlıklı ilginç bir haber vardı:

“Birmingham’da karaciğer ultrasonu çekilen Malcolm McMahon’ a (55), doktorlar kanser olduğunu söylediler. Hiç beklemediği bu haber karşısında şaşıran McMahon’a ikinci darbe de 6 aylık ömrünün kaldığına dair yapılan açıklama ile geldi. McMahon hastaneden ayrılır ayrılmaz, bütün mal varlığını satmanın en iyi fikir olduğuna karar verdi. Teşhisin konulmasının ardından 3 gün sonra satışlara başlayan Mcmahon 4 odalı evinden, kişisel eşyalarına kadar her şeyini yok pahasına sattı.

McMahon, 3 ay sonra daha geniş kapsamlı bir kontrol için tekrar Birmingham Kent Hastanesi’ne gitti ve yeniden onu şok edecek bir haberle karşılaştı. McMahon’a karaciğerindeki kanserli hücrelerin ölümcül olmadığı açıklandı. Her şeyini yok pahasına satan McMahon ise aldığı bu haber karşısında ne tepki vereceğine şaşırdı.

Bombacı Mülayim!
‘Korkusuz Korkak’ filminde Sunal’ın canlandırdığı Mülayim Sert’e 6 aylık ömrü kaldığı söylenir. Sert bunun üzerine sokaktaki bombayla oyuncak gibi oynar. Piyangodan çıkan parayla umumi tuvalet yaptıran ve paranın kendisi için önemli olmadığı söyleyen Sert sonunda sağlıklı olduğunu öğrenir.”

DOKTOR NE KADAR ÖMRÜM KALDI?

Birkaç sene evvel vefat eden ünlü spor yazarı Kâzım Kanat’ ın da benzer bir hikâyesi olduğunu hatırlıyorum. ‘Doktor Ne Kadar Ömrüm Kaldı’ isimli kitabında başından geçenleri bakın nasıl anlatmıştı usta yazar:

“Hastalandığım zaman "Doktor, ne kadar ömrüm kaldı?" dedim. Doktorum "En fazla altı ay," dedi… Sekiz yıldır kanserle savaşıyorum. Tam yedi kez ameliyat masasına yattım. Önce kolon, sonra karaciğer, daha sonra akciğer (sol akciğerin tamamı alındı), sonra böbrek (sağ böbreğin tamamı alındı) ve son olarak bir tane olan akciğerimden kansere yakalandım. Hepsini yendim. Şu an sağ akciğer kanserini yenmek ve son zaferimi kazanmak için müthiş bir savaş veriyorum.’’

USTURUPLU BİR DİLLE SÖYLENMELİ

Hastalara kanser oldukları ve ne kadar ömürlerinin kaldığı söylenmeli mi, söylenmemeli mi? Bu, biz doktorların sıkça karşılaştığı önemli bir problemdir.

Hekimlik hayatımın ilk senelerinde birçok hastaya kanser oldukları söylenmezdi ama son zamanlardaki genel eğilim tüm hastalara kanser olduklarının bildirilmesi şeklinde. Doğrusu da bu zaten.

Hastalardan kanser olduklarını saklamanın yanlış olduğu kanaatindeyim. Çünkü kanser olduğu kendisinden saklanan birçok hasta günün birinde bir şekilde hastalığını öğreniyor ve bu onlar için çok daha büyük bir yıkım oluyor.

Tüm hastalara sosyo-kültürel durumları da göz önüne alınarak hastalıklarının ne olduğu, hastalığın akıbeti, tedavi seçenekleri, tahmini hayat süreleri uygun bir dille anlatılmalıdır. Burada özellikle dikkat edilmesi gereken husus hastaya doğru bilgilerin verilmesi ama bu arada hastanın korkutulmamasıdır. Her hastalık için istisnalar olduğu da mutlaka belirtilmeli, hastanın moralinin bozulmasına sebep olabilecek söz ve davranışlardan dikkatle kaçınılmalıdır. Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi ‘6 ay ömrün var’ şeklindeki kesin ifadeler çok yanlıştır.

Ayrıca, insanlar hastalıkları için önerilen tedavileri seçme özgürlüğüne de sahip olmalıdır. Birçok kanser hastası için değişik tedavi seçenekleri vardır veya parası olan yurt dışında tedavi olmak isteyebilir. Tüm bunlara karar vermek için hastanın kanser olduğunu bilmesi kaçınılmazdır.

Ne kadar ömürleri kaldığını bilen hastalar, işlerini ona göre düzenleme, yatırımlarını ona göre yapma, paralarını ona göre harcama, ölmeden önce yapmak istedikleri şeyleri yapma imkânına sahip olacaklardır.



Bu yazı 1,679 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 14 Mayıs 2013 Akademik sahtekârlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 11 Aralık 2012 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 9 Ekim 2012 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 3 Ekim 2012 Burun damlaları ile aldatılıyor muyuz?
    • 2 Ekim 2012 Kimi kime şikâyet edelim?
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 16 Eylül 2012 Mamografi taramalarına karşıyım
    • 10 Eylül 2012 Modern tıbbın son numarası: Aşırı teşhis
    • 8 Eylül 2012 Mamografi kanser riskini arttırıyor
    • 7 Eylül 2012 Benzer ilaç nedir?
    • 28 Ağustos 2012 Meme taraması saç taramaya benzemez
    • 14 Ağustos 2012 Antibakteriyel ürünlerdeki büyük tehlike
    • 6 Ağustos 2012 Sağlıklı suda hiçbir mikrop olmamalıdır
    • 30 Temmuz 2012 Enerji içecekleri yasaklanmalıdır
    • 23 Temmuz 2012 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 10 Temmuz 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 23 Haziran 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 13 Haziran 2012 Ot-Çöp tüccarlarından alacağımız dersler de var
    • 17 Nisan 2012 Sönmez gene döndü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,432 µs