En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

CHP başa mı dönüyor?



CHP'li Muharrem İnce, '29 Ekim resepsiyonuna katılmayacağız.' dedi. Eğer bu CHP'nin kurumsal görüşü ise 'CHP tekrar başa döndü' demektir.

Muharrem İnce sıradan bir isim değil, CHP'nin grup başkan vekili... Seslendirdiği şahsi düşüncesi olamaz, CHP içinde bir grubun görüşü... Ancak yeni CHP'nin çizgisi bu değil. Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan koltuğuna oturur oturmaz CHP'nin katı politikalarını esnetti. Yenilik sadece söz düzeyinde kalmadı, uygulamaya da dönüştü. 'Üniversitelerde başörtüsü veya türban sorununun' yaşandığını kabul etti ve çözülmesini istedi.

Cumhurbaşkanı Gül'le ilişkilerini sağlıklı zemine taşıdı. 1 Ekim'de Cumhurbaşkanı Meclis'e girdiğinde tereddüt etmeden ayağa kalktı. Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'in ev sahipliği yaptığı resepsiyona katıldı. Cumhurbaşkanı Gül'le el sıkıştı, sohbet etti. Kendi dönemini Deniz Baykal'ın CHP'sinden ayrıştırdı. 29 Ekim resepsiyonuna katılmamak bu çizginin devamı olamaz... Muharrem İnce'nin sözlerine ben 'Acaba CHP'nin kurumsal görüşü mü?' kuşkusuyla yaklaştım. Hemen bir CHP yöneticisini aradım. Şaşkınlık içindeydi: 'Muharrem İnce'yi duyunca şoke oldum. Kemal Bey'in böyle düşünmediğini biliyorum, daha dün konuştum. Ne oldu anlamış değilim.' dedi.

Önceki gün partinin MYK toplantısında bu konu masaya yatırıldı. Enine boyuna konuşuldu. Herkes düşündüğünü söyledi... Orada 'Resepsiyona gidilmesini savunanlar da oldu, itiraz edenler de...'. Kemal Kılıçdaroğlu dinlemekle yetindi. Her iki yaklaşıma da eşit mesafede durdu. Kendisini bağlayacak yorum yapmamaya özen gösterdi. Eğer partinin nihai kararı oluşsaydı herhalde MYK toplantısından sonra kamuoyuna duyurulurdu.

Dün Muharrem İnce'ye 'Resepsiyona katılmama kararı MYK'da mı alındı?' diye açıkça soruldu. İnce 'Hayır' dedi. İnce'nin sözlerini okuyunca CHP içinde daha eski politikaları savunan bir grup acaba Kılıçdaroğlu'nu bloke mi etmeye çalışıyor diye düşünmedim değil.

Eğer İnce'nin dediği gibi CHP 29 Ekim resepsiyonuna katılmazsa Kemal Kılıçdaroğlu'nun bugüne kadar geliştirmeye çalıştığı 'yeni üslup' berhava olur. Bir açılımdan, yeni yaklaşımdan söz edilemez. Boykotun izahı yok çünkü. Toplumun hassasiyeti katı politikaları esnetmeyi zorunlu kılıyor.

Muharrem İnce'nin katılmama kararını gerekçelendirirken söylediklerini anlamlandırmak güç... Bir yığın laf kalabalığı... Boykotun dayanağı olarak türbanı gösterdi. Kamu ile ilköğretim ve ortaöğretimde türban takma riskinden söz etti. Ardından da 'Ne oldu da iki resepsiyon, bir resepsiyona indi?' diye sordu. İki resepsiyon istisnaydı, doğru olan tek resepsiyon... Bir resepsiyon da normalleşmeye doğru atılan bir adım. 'Eşli eşsiz davetiyenin' mucidi Ahmet Necdet Sezer... Ondan önce yoktu. Eski köye yeni âdeti getiren Sezer.

Sezer'den önce başı açık veya kapalı ayrımı yapılmaz, cumhurun bütün renkleri Çankaya'da temsil edilirdi. Sezer başörtüsü karşıtlığını o kadar ileriye götürdü ki... Atatürk mezarından kalksa eşi ve annesiyle Çankaya'ya giremez noktaya taşındı.

'Eşli-eşsiz davetiye' olağanüstü uygulamaydı. Cumhurbaşkanı Gül doğru bir kararla resepsiyonları normalleştirmek istedi. Başka bir niyet ve amaç aramak beyhude... Türkiye başı açık veya kapalı insanlarıyla bir bütün.

İnce'nin davetiyeye ilişkin söyledikleri ise tam kara mizah... 'Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül' cümlesine takılmış. 'Türkiye Cumhuriyeti' diye yazılmamasından derin sonuçlar çıkarmaya çalışıyor. Çok geçmeden Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer'in de isimlerinin altında 'Türkiye Cumhurbaşkanı' yazan davetiye gönderdiği ortaya çıktı. İnce'nin davetiyeden ürettiği gerekçe kısa sürede anlamını yitirdi.

İnce'nin boykota dayanak yaptığı gerekçeler yeni CHP'nin siyaseti olamaz. 'Dar, ideolojik gruplar dışında' hak verenlerin olacağına ihtimal vermiyorum. 29 resepsiyonu CHP için sınava dönüştü; başa mı dönecek, ileri doğru mu gidecek? Katılıp katılmama kararı bu sorunun cevabını ortaya koyacak..

zaman



Bu yazı 1,071 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,839 µs