En Sıcak Konular

Bülent Korucu


Bülent Korucu
0 0 0000

Hanefi Avcı'dan komünist olur mu?



Devrimci Karargâh örgütü soruşturması kapsamında tutuklanan Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'yla ilgili tartışma dallanıp budaklanıyor. 'Avcı bunu yapmaz' hüsnüzannı kişisel değerlendirme açısından anlam ifade edebilir; ancak hukukî sonuç doğurmaz.

Avcı'nın eski ülkücülüğünden, muhafazakârlığından hareketle, terör örgütü olmakla suçlanan sosyalist bir teşkilata yardım yapmayacağı savunuluyor. Düz mantıkla doğru gibi görünüyor. Fakat yakın zamana kadar cemaatçilikle suçlanırken birden en keskin cemaat karşıtlığına savrulması normal karşılanıyor. 20 yıl önceki 'işkenceci polis'in bir gün pişmanlık duyup mağdurlarından özür dilemesi de beklenmezdi. Herkesin iyi aile babası olarak gördüğü kişinin eşini evli bir bayanla aldatmasına da ihtimal verilmezdi. Tartışma yanlış düzlemde yürütülüyor. Hanefi Müdür bunları yapabilir veya yapamaz iddialaşmasının anlamı yok. Teoride herkes her suçu işleyebilir. Pratikte bunu mahkeme kararıyla ispat edene kadar herkes suçsuzdur. Bir de ara tür olarak şüpheli ve sanıklar var. Herhangi bir suç işlediğine dair kuvvetli şüphe olanlar soruşturulur, toplanan deliller çerçevesinde mahkeme ikna olursa tutuklu yargılama yapılabilir.

İsnat edilen suçlamalar ve toplanan deliller sorgulanabilir. Avcı'nın savunması ve cevapları kritize edilebilir. Sevenleri ve ona inananlar suçlamaları ikna edici bulmayabilir, tutukluluk halini eleştirebilir. Bütün bunları atılı suçlar ve toplanan deliller üzerinden yapmak gerekiyor. 'Aleyhlerinde kitap yazdığı için cemaat tutuklattı' iddiası, 'Avcı, Devrimci Karargâh örgütüne yardım ve yataklık etti' suçlamasından daha ağır ve ortada hiçbir delil yok. Mahkemenin elinde yasalara uygun yapılmış teknik takip sonucu elde edilmiş bilgiler bulunuyor. Gerekçesi ideolojik yakınlık veya başka şeyler olabilir: Takip altındaki kişilere taktik verilmiş mi, polisin fotoğrafını çek denilmiş mi ve daha önemlisi kripto cihazı verilmiş mi? Bu sorulara kocaman bir hayır deyip kurtulmak varken, 'ama cemaat hakkında kitap yazmıştı' biçiminde daha zorlu bir aklanma yolu seçiliyor. Soruşturmada görevli polislerin, mahkemeye sevk eden savcının ve tutuklayan mahkemenin cemaatçi olduğuna dayanağınız nedir? Zincirdeki bütün kamu görevlileri böyle bir yafta ile karşı karşıya kalacaklarını bile bile söz konusu karara nasıl imza atıyor? Cemaat denen ve her açıklanamayan olayın üzerine yıkıldığı yapı varsa ve ileri sürüldüğü gibi müthiş stratejiler takip ediyorsa Avcı'nın tutuklanmasının aleyhine olacağını kestiremiyor mu? Benzeri soruları çoğaltabiliriz ve hiçbirinin tatmin edici cevabını bulmak mümkün değil. Tek dayanak noktası Hanefi Avcı'nın kitabı ve sonrasında verdiği beyanatlar. Avcı'nın söyledikleri vahiy gibi tartışmasız kabul edilecekse, Ergenekon tutuklularının salıverilmesi, Hrant Dink cinayetinin peşinin bırakılması, Santaro ve Zirve Yayınevi suikastlarının basit sokak olayı diyerek geçiştirilmesi lazım. En çok şaşırdığım nokta burası. Ali Bayramoğlu ve benzeri aydınların Avcı'nın kitaptaki bütün iddialarına şüphe ile yaklaşıp, hatta reddetmesi ama 'cemaat'le ilgili söylediklerine haklılık payı bırakması. Bayramoğlu, Taraf'taki mülakatta "Cemaat, üzerindeki şaibeyi kaldırmak zorunda" diyor. Avcı, başta Ergenekon davası olmak üzere yakın tarihteki bütün derin operasyonları aklamaya çalışıyor ve bunları cemaatin kurguladığını öne sürüyor. O söylediklerine inanmıyorsunuz; fakat 'cemaat beni ham yapacak' dediğine inanıyorsunuz. Bir çelişki yok mu?
 
zaman



Bu yazı 1,260 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Eylül 2012 Emri verenle alan bir olur mu?
    • 11 Eylül 2012 Siyasette sonuçsuz arayışlar
    • 4 Eylül 2012 PKK'yı kim cesaretlendiriyor?
    • 3 Ağustos 2012 Özkök Paşa'nın tarihî tanıklığı
    • 31 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu, koltuğunu sağlamlaştırdı
    • 27 Temmuz 2012 Anketler ne diyor?
    • 6 Temmuz 2012 Ahmet Şık, Ahmet Şık'ı yalanlıyor
    • 26 Haziran 2012 Karayılan söyledikleri mi kaçırdıkları mı?
    • 15 Haziran 2012 Özal'ın ölümü aydınlanacak mı?
    • 22 Mayıs 2012 Anayasanın dili
    • 11 Mayıs 2012 Başkanlık Türkiye'de uygulanabilir mi?
    • 8 Mayıs 2012 CHP'de yerel seçim mücadelesi
    • 4 Mayıs 2012 AİHM, mahkemeyi ibra etti
    • 17 Nisan 2012 Balyoz'da acı fren!
    • 27 Mart 2012 Balyoz'a ABD'den destek gelmiş!
    • 16 Şubat 2012 MİT tartışmasındaki toz bulutu
    • 8 Şubat 2012 Dindarların talebi özgürlük
    • 3 Şubat 2012 CHP'liler dama oynuyor
    • 31 Ocak 2012 CHP'de anomali doğumun yan etkileri
    • 20 Ocak 2012 Mahkeme aslında 'örgüt var' diyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,735 µs