En Sıcak Konular

Sami Kohen


Sami Kohen
0 0 0000

Kim "dur" diyecek?



Bütün işaretler, artık apaçık bir savaşa dönüşen Ortadoğu krizinin önümüzdeki günlerde yatışmayacağını, aksine daha şiddetleneceğini ve belki daha da yayılacağını gösteriyor.

İsrail'de resmi ağızlar, Lübnan'a karşı girişilen saldırıların "Hizbullah'ın işini bitirinceye kadar" sürdürüleceğini ve bu sırada bir ateşkesin söz konusu olamayacağını söylüyorlar...

Hizbullah'ın lideri Nasrallah ise kendilerinin artık "kırmızı çizgi" tanımayacaklarını, bu savaşta her türlü yönteme başvuracaklarını belirtiyor ve "İsrail yeni sürprizlerle karşılaşacak" diyor.

Bu tehlikeli gidişata kim "dur" diyecek?

Aslında lafta "dur" diyenler çok. BM'den G-8'lere, AB'den Rusya'ya kadar pek çok ülke ve kurum, taraflara karşılıklı saldırılara son vermeleri çağrısında bulunuyor. Ancak bu laflar açıkçası iki tarafın da bir kulağından giriyor, öbüründen çıkıyor!

Lafta kalıyor

Uluslararası camia, böyle bir çatışmayı durdurmakta neden bu kadar aciz? Tabii bu, BM ve benzeri uluslararası kuruluşların çaresiz kaldığı ilk olay değil. Çatışmaları durduracak bir örgüt ve ona bağlı bir güç yok.

Ortadoğu'daki bu yeni kriz karşısında, söz sahibi ve etkili olabilecek olan ülkelerin ortak bir tavır almasının dahi ne kadar zor olduğunu son G-8 zirvesinde gördük. Bu grubu oluşturan ülkelerin bölgeye bakış açısı, çıkarları ve stratejileri birbirinden farklı. Nitekim St. Petersburg'daki G-8 toplantılarında bu farklılıklar açıkça ortaya çıktı. "Sekizler" zar zor bir ortak deklarasyon üzerinde mutabık kaldılar. Ancak bu belgenin de çatışmaları durdurabilecek bir etkisi yok. Açıkçası şu sırada benzer çağrılar ve içi boş uyarılarla yetinen uluslararası kuruluşların veya ülkelerin bu savaşı durdurması mümkün değil. Bunu yapabilecek güçler yok mu? Var tabii. Yeter ki onlar aktif olarak devreye girsin.

Bunların başında ABD geliyor. Çünkü İsrail'e söz geçirebilecek belki de tek güç odur. Ancak Washington, bölgede olup bitenleri kendi stratejisine de (özellikle Hizbullah'ın ve Hamas'ın çökertilmesi) uygun görüyor... Buna karşılık Hizbullah'a ve Hamas'a söz geçirebilecek güçler de İran ve Suriye'dir. Olup bitenlerden kazançlı çıkmakta olan Tahran'ın bu aşamada böyle bir müdahalede bulunması da beklenmiyor...

Garip görünebilir ama, savaşan tarafların arkasındaki aktörler de adeta zamanla oynamayı tercih ediyorlar...

Dengeler değişir

İngilizlerin umutsuz hallerde kullandığı bir deyim vardır: "Durumun daha iyiye gitmeden önce, daha kötüye gitmesi gerekir..." Galiba Ortadoğu'da şu anda böyle bir noktadayız. Anlaşılan bu kez çatışmalara "dur" demenin zamanını ve şartlarını, bizzat savaşanlar belirleyecektir. Bu da tarafların askeri ve siyasi hesaplarını nasıl yapacaklarına bağlıdır.

İsrail geçmişte Arap ülkeleri ile savaşlarda üstün askeri ve teknolojik gücü ile nispeten kolayca zaferler elde etmişti. Filistinli grupların direniş stratejileri (intifada, vs.) durumu değiştirdi. Şimdi de Hizbullah'ın İsrail'in içlerine kadar gidebilen bir füze gücüne kavuşması, askeri dengelerin eskisi gibi olmadığını gösterdi. Ayrıca Hizbullah'ın İran-Suriye ekseninde yer alması da siyasal dengelerde yeni bir durum yaratıyor. Ama öyle görünüyor ki, en azından bu aşamada, çatışmaları durdurabilecek faktörler henüz oluşmuş değil...



Bu yazı 1,060 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ocak 2012 Rusya ile ''kazan-kazan''
    • 20 Aralık 2011 Irak’taki boşluğu kim dolduracak?
    • 23 Eylül 2011 BM’nin Filistin sınavı
    • 18 Ağustos 2010 Tabular yıkılırken...
    • 6 Ekim 2009 Yorgo’nun dönüşü
    • 6 Mayıs 2009 Şimdiki öncelik Kafkasya
    • 7 Nisan 2009 Obama’dan çarpıcı mesajlar
    • 24 Şubat 2009 Araplar neden birleşmez?
    • 20 Ocak 2009 Obama neyi ne kadar değiştirecek?
    • 23 Aralık 2008 Ortadoğu’da domino oyunu
    • 19 Aralık 2008 Stratejik önem yetmez!
    • 4 Kasım 2008 Sürpriz olur mu?
    • 10 Ekim 2008 Kriz neleri ne kadar değiştirir?
    • 3 Ekim 2008 ABD’de “part-time” sosyalizm!
    • 19 Eylül 2008 Livni ile barış olur mu?
    • 16 Ağustos 2008 İran’la ilişkilerde ince ayar
    • 1 Ağustos 2008 Türkiye şimdi nasıl görünüyor?
    • 10 Temmuz 2008 Neden İstanbul?
    • 22 Şubat 2008 Sarkisyan'dan beklenen...
    • 20 Şubat 2008 Castro gitti ama Castroizm sürüyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,090 µs