En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

''İlk oy''...



Dün, Doğu ile Batı Almanya’nın birleşmesinin 20. yıldönümüydü. Berlin Duvarı’nın yıkılıp Almanya’nın yeniden birleşmesi, iki kutuplu dünyayı da yıktı, tek kutuplu “küreselleşmenin” ivmesini de fişekledi.

Şimdi yerküre mecburen aynı istikamete koşuyor.

Dünya sadece yenilenmiyor, nüfusu da gençleşiyor galiba...

Nitekim Almanların yüzde 20’si 1990 sonrasında doğduğu için Almanya’nın iki ayrı devlete ayrıldığı dönemi yaşamadı.

Hatta öyle ki herhangi bir sınıfta öğretmen, şimdi bir nevi müze haline dönüşmüş olan Berlin Duvarı’nı kim gidip gördü diye sorunca, sınıfın ancak yarısı parmak kaldırıyor.

Ve daha da ilginci, Berlin Duvarı’nın çöktüğü, dünyada “barış” galip geldiği için “ordular dönemi” bitiyor. Örneğin, Almanya da “zorunlu askerliği” kaldırdı. Böyle giderse, sonunda zorunlu askerlik bir tek Türkiye’de kalacak.

***

Geçen günkü “zorunlu askerliğe hayır partisi” adlı yazıma çok büyük destek geldi.

O yazıda II. Abdülhamit döneminde Prusya Ordusu’nun örnek alındığını...

Bunun fiili uygulayıcısının da II. Abdülhamit döneminde askerî okullar müfettişi yapılan ve daha sonra da Çanakkale Savaşları’nı yöneterek en eğitimli, en seçkin sivil kadroları heba ettiren Alman Von der Goltz olduğunu...

Orduyu Alman devlet ideolojisine göre şekillendirmeye başladığını...

Osmanlı askerî bürokrasisi için 1908’den itibaren ordu-millet yaratmanın felsefesini oluşturduğunu...

Cumhuriyetin kurucu kadrolarının da “ordu-millet” felsefesini aynen benimsediğini...

Demokrasilerde ordu “devletin” parçası iken bizde Prusya tipi rejimin kendi propagandasını “ordu, milletin parçası” diyerek yaptığını ve yapmaya devam ettiğini... Ve Prusya Devleti’nin göçüp gitmesine rağmen zihniyetinin Ankara’da hala yaşadığını anlatıyordum.

Prusya modelinin tümüyle tasfiye edilerek rejimin demokratikleşmesi için “mecburi askerliğin” tedavülden kalkması gerektiğini söyleyip, AB standartlarının bu konuda da ölçü alınması önerisini seslendiriyordum.  Ayrıca bu adımın toplumda çok büyük bir desteği olduğunu da vurguluyordum. Yazıya gelen destek bunu da bir kez daha doğrulamakta...

***

Seçimler yaklaşırken “Bedelli Askerlik Partisi” kurmak... Halka acilen “profesyonel ordu” sözü vermek de, bu desteğin siyasetçi açısından anlaşılmasını sağlamayı amaçlayan hipotetik bir öneriydi. İlk “oy” İshak Alaton’dan geldi:

“Sevgili oğlum Mehmet, benim doğum yılım 1927. Babanla yaşıtım. Yine de kurduracağın Z.A.H. Partisi’ne oyumu veririm.

HAYDİ!

 Kolları sıva, partiyi kurdur... İki dış olayı kısaca hatırla...

1. Mogens Glistrup isminde bir Danimarkalı, sıfırdan bir parti kurdu ve bir sene sonraki seçimlerde yüzde on üç oy aldı. Partinin bir tek mesajı vardı. Orduyu bir tek kişiye indirmek. Bu tek kişi, Rusça bilecek ve TV programcısı olacaktı. Görevi de bir tek idi.

Sovyet Rusya kuvvetleri (1960-70’li yıllardı) sınıra dayandığında, TV ve radyodan Rusça ‘biz teslim oluyoruz’ mesajı yayınlayacaktı.

Yüzde on üç oy fena değil...

 2. Costa Rica, orta Amerika Cumhuriyeti. 1950’li yıllarda ordusunu lağvetti. O zamandan beri sadece polis kuvvetleri ile yaşar. Ordu yoktur. Askeri harcamalar eğitime gider.

Costa Rica, İspanyolca ‘zengin sahil’ demek. Zenginliğin sebebi belli: Silahlara para harcamıyorlar... Sevgilerimle,

İshak Alaton”

***

Bugün Almanya’nın yeniden birleşmesinin 21. yılına adım attığımız ilk gün.

Bizde ise Prusya Rejimi ve onun en temel ideolojik gücü olan “zorunlu askerlik” sürüyor.

“Zorunlu askerliğe hayır partisi” mantığını benimseyen ve bu köhnemiş rejimi demokratikleştirecek irade aranıyor...

Desteği binlerce okurdan, “ilk oyu” ise İshak Alaton’dan geldi bile.

star

 



Bu yazı 1,197 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,454 µs