En Sıcak Konular

İlter Türkmen


İlter Türkmen
0 0 0000

Ortadoğu krizinin boyutları ve Türkiye



BİR askerinin kaçırılmasına İsrail’in geniş çapta mukabelesi ile başlayan yangın Hizbullah’ın saldırısı sonrasında Lübnan’a sıçradı.

Suriye ve İran’ın hem HAMAS ’a ve hem de Hizbullah’a destek verdikleri şüphesi gittikçe kuvvetleniyor. Geleneksel olarak Lübnan’ı himaye eden Fransa’da Cumhurbaşkanı Chirac isim vermeden bu kuşkuyu açıkça ifade etti. Suriye ve İran’ın bu son gelişmelerde oynadıkları rol henüz belirli değilse de Hizbullah ile HAMAS ’ın her ili ülke ile yakın ilişkileri ve onlara bağımlılıkları sır olmaktan çok uzak. HAMAS ’ın askeri kanadından sorumlu Meşal’in Şam’da ikamet etmesi herhalde sebepsiz sayılamaz.

***

Ortadoğu’da tabii hiçbir şey basit değil. Filistin’de seçimleri kazanan HAMAS kendisine bağlı sayılan silahlı grupları tam olarak kontrol edemiyor. Lübnan’da ise Hizbullah siyasi iktidarın bir parçası, fakat kendisine doğrudan bağlı milisleri var. Merkezi siyasi otoriteye bağlı olmayan silahlı güçlerin ne kadar tehlikeli olduklarını Irak’ta her gün görüyoruz. İsrail-Filistin ihtilafının şimdi vardığı aşama da gözardı edilemez. Bu ihtilafın çözümü için uluslararası toplum hiçbir ciddi çaba harcamıyor. İsrail üzerinde etkili olabilecek tek devlet ABD, fakat politik açıdan eli kolu bağlı. "Yol haritası" artık içi boş bir belgeden ibaret. İsrail tek taraflı bir çözüm dayatma politikasını sürdürüyor. HAMAS iktidara gelmeseydi dahi bu politika aynı kalacaktı. HAMAS ’ın iktidar olması aynı zamanda Arap rejimlerini de korkuttu. HAMAS ’ın ve Hizbullah’ın yıpranmalarına üzülecekleri söylenemez.

***

Son olaylarda, askeri operasyonlara giriştiği için değil, fakat orantısız şiddet kullandığı için, ABD hariç, İsrail’i herkes eleştiriyor. İsrail’in HAMAS ’a ve Hizbullah’a karşı hareketsiz kalması ve askerlerinin iadesi için çeşitli arabuluculuk girişimlerine bel bağlaması beklenemezdi. Türkiye de Suriye nezdinde, hatta Başbakan’a göre Meşal ile de temas ederek böyle bir girişimde bulundu, fakat hemen akabinde Hizbullah saldırısı gerçekleşti. Aynı koşullarda her devlet İsrail gibi askeri tepki gösterirdi.

Peki, bütün Ortadoğu’yu sarsacak ve Türkiye’ye de sıçrayacak bir buhran ile mi karşı karşıyayız? Her nedense en fazla Türkiye’de üzerinde durulan bu olasılık fazla kuvvetli değil. İsrail Filistin’de ilk defa geniş çaplı operasyonlara girişmiyor. Lübnan’a 1978’den beri sekiz kere müdahalede bulundu ve Beyrut’u bile işgal etti. Türkiye’ye bir şey olmadı. Suriye ile savaşları da Türkiye’ye ayrıca zarar vermedi. İran’a bir İsrail füze saldırısı ise kuşkusuz petrol fiyatlarını tırmandırmak gibi bölgeyi de aşan sonuçlar doğurabilir. Fakat İsral’in şimdiki aşamada cepheyi bu kadar genişletmek hatasını işleyeceğini düşünmek zor. Ne var ki, İran nükleer silah üretme politikasını sürdürürse, İsrail’in ileride bunu engellemek için her çareye başvurması şaşırtıcı olmayacaktır.İsrail’in, İran’ın nükleer tesislerini tahrip edebilecek nükleer başlıklı füzeler taşıyan en modern denizaltılara sahip olduğu biliniyor. İsrail bunlara boşuna yatırım yapmadı.

***

Türkiye’nin İsrail’in orantısız kuvvet kullanmasına kuvvetli tepki göstermesi yadırganmamalıdır. Ancak eleştilerde dozun kaçmamasına dikkat etmek gerekir. Araplar nispeten pasif dururken Türkiye’de hemen her gün en yüksek düzeyde İsrail’i kınayan demeçler verilmesi, hatta eleştiri oklarının ABD’ye de yöneltimesi akılcı bir tutum olamaz. Özellikle bu tepkilerde HAMAS ’a ve Hizbullah’a özel bir sempati duyulduğu intibaının verilmesinin Türkiye’ye hiçbir faydası dokunmaz. Türkiye’nin temel dış politika dengeleri duygusal tepkilerden zarar görmemelidir.



Bu yazı 917 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2008 Fransa’nın dış politikası
    • 13 Eylül 2008 Montrö Sözleşmesi
    • 12 Ağustos 2008 Bölgemizdeki her krizde telaşa kapılmayalım
    • 20 Ekim 2007 Sağduyu kazanıyor mu?
    • 13 Ekim 2007 Ermeni karar tasarısı ve Kuzey Irak tezkeresi
    • 11 Ağustos 2007 İyi gidiş tersine dönmesin
    • 7 Ağustos 2007 Asya dengeleri
    • 17 Şubat 2007 Küresel kaos ve Rusya
    • 30 Eylül 2006 Başbakan’ın ABD Başkanı ile buluşması
    • 26 Eylül 2006 Bir bardak suda fırtına
    • 19 Eylül 2006 Tren kazası olur mu?
    • 16 Eylül 2006 11 Eylül ve global terör
    • 4 Eylül 2006 Duruluk
    • 2 Eylül 2006 Hayırlısı ile
    • 29 Ağustos 2006 Lübnan politikamız
    • 26 Ağustos 2006 Nükleer kulübe yeni bir ülke daha mı katılıyor?
    • 22 Ağustos 2006 Lübnan krizinden sonra Ortadoğu
    • 19 Ağustos 2006 Lübnan konusundaki değerlendirmede çok dikkat edilmeli
    • 15 Ağustos 2006 Gürültü zulmü
    • 8 Ağustos 2006 İslam Konferansı Örgütü ve Türkiye

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,123 µs