En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
0 0 0000

Osteoporoz ilaçları yemek borusu kanserine yol açıyor



Bundan 1 ay kadar önce Yeni Zelanda Auckland Üniversitesi tarafından yapılan bir meta-analizin kalsiyum haplarının kemik kırıklarını önlemediği gibi, kalp krizi ihtimalini de yüzde 30 oranında artırdığını ortaya çıkardığını yazmıştım.

Yeni yayınlanan bir araştırmaya göre osteoporoz tedavisinde tüm dünyada yaygın olarak kullanılan ve bifosfonatlar olarak bilinen ilaçları 5 seneden fazla süre kullananlarda yemek borusu kanseri riskinin iki misli arttığı gösterildi.

Araştırma İngiltere’ de 1995-2005 seneleri arasında 40 yaş üzerindeki 6 milyon kişinin tıbbi kayıtları incelenerek yapıldı. Bu sürede 3 bin kişide yemek borusu kanseri, 2 bin kişide mide kanseri ve 10 bin 600 kişide kolon kanseri saptandı. Her kanserli vaka aynı yaş ve cinsiyetten kanseri olmayan 5 kişiyle kıyaslandı.

7 senelik sürede bir kez bifosfonat reçete edilenlerde yemek borusu kanseri riskinin yüzde 30; 10 veya daha fazla reçete edilenlerde ve ilacı 5 yıldan fazla süre kullananlarda ise riskin iki misli fazla olduğu ortaya çıktı.

Avrupa ve Kuzey Amerika’ da yemek borusu kanseri 60-79 yaşları arasındaki kişilerde 5 yıllık bir sürede bin kişinin 1’ inde görülürken, 5 seneden fazla zamandır bifosfonat kullananlarda bu oranın binde 2 olduğu belirlendi. Yemek borusu kanseri Batılı ülkelerde son senelerde diğer kanserlere göre daha çok görülüyor ancak bunun kesin sebebi bilinmiyor.

Bifosfonatlar, halk arasında kemik erimesi adıyla bilinen osteoporozda ve kanserlerde kemikleri kuvvetlendirmek ve kemik kırıklarını önlemek amacıyla 15 seneden beri kullanılıyor. Ülkemizde de özellikle menopoz sonrası hanımlar arasında yaygın olarak tüketilen bifosfonatlar piyasada Fosamax, Boniva, Reclast ve Actonel isimleriyle satılıyor. Bugüne kadar 2 milyar kutudan fazla satılan bu ilaçların kemik kırıklarını yüzde 30-50 oranında önledikleri ileri sürülüyor.

Bifosfonatların yan etkileri

Bifosfonatların çene kemiğinde nekroza (erime) yol açtıkları ve yemek borusunu tahriş  ettiği de biliniyor ve bu sebeple de ilacın sabah kahvaltıdan yarım saat önce bir bardak su ile alınması ve en az yarım saat süreyle yatılmaması tavsiye ediliyor.

Bifosfonatların yemek borusu kanserine yol açabilecekleri ilk defa FDA’ nın 2009’ da New England Journal dergisinde (N Engl J Med. 2009;360:89-90) yayınlanan bir raporu ile duyulmuştu.

Oxford Üniversitesi Kanser Epidemiyolojisi Bölümü’ nden Jane Green ‘Aynı verilerden yararlanılarak yapılan daha önce yayınlanan bir araştırmada bifosfonatlar ve yemek borusu kanseri arasında bir ilişki saptanmadığını ancak kendilerinin araştırmasında hastaların iki misli uzun süre takip edildiklerini ve istatiksel değerlendirmelerinin daha sağlıklı olduğunu’ vurguluyor ve ‘Toplumda yaşlandıkça osteoporozun görülme ihtimalinin ve dolayısıyla da bifosfonat kullanımının arttığını’ belirtiyor.

Green “Bu araştırma geniş  kapsamlı ve uzun süreli takiple gerçekleştirilmiş olmakla beraber gözleme dayalıdır ve ilişkinin kanıtlanması için başka araştırmaların da yapılması gereklidir. Risk mutlak olarak küçüktür ve bu ilaçları kullananlar hemen endişeye kapılmamalıdır.” diyor.

Araştırmayı yorumlayan ve yemek borusu kanseri bifosfonat ilişkisi ilk kez rapor eden FDA uzmanlarından Diane Wysowski de şunları söylüyor: “Doktorlar bu ilaçları  yazarken fayda-zarar etkisini çok iyi değerlendirmeli ve bu ilaçları  mutlaka kullanmaları gereken hastaları yemek borusu kanseri riskine karşı uyarılmaları gerekir.” 

İlaçları üreten firmalar ise her zaman olduğu gibi bu ilişkinin doğru olmadığını bildiriyorlar.

YORUM

Ben kendi adıma bu araştırmadan pek çok şey öğrendim ve bunları sizlerle paylaşmak istiyorum:

BİR: Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bilinçsiz bir ilaç kullanımı var. Ben kalsiyum haplarının da bifosfonatların da çoğu zaman gereksiz kullanıldığı kanaatindeyim. Osteoporozu olan hastalara hayat tarzı düzenlemeleri (diyet, egzersiz vb) tavsiye etmek yerine ilaç yazmak doktorların daha kolayına ve hatta maalesef işine (!) geliyor.

İKİ: Uzun süreli ilaç kullanımının riskleri ancak seneler sonra ortaya çıkıyor ve iş işten de geçmiş oluyor.

ÜÇ: Uzun süreli ilaç kullanmaları için rapor verilen hastalar ilaç yan etkileri bakımından kesinlikle dikkatli izlenmiyor. Hapı yutan yuttuğuyla kalıyor. Ülkemizde bu tür yan etkilerin bildirilebileceği bir merkez yok veya var da ben bilmiyorum.

DÖRT: Bu tür bilinçsiz ilaç kullanımı hastalar için çeşitli risklere yol açtığı gibi milyarlarca liralık ekonomik kayıplara (ilaca ödenen para + yan etkilerin teşhis ve tedavileri için yapılan harcamalar) sebep oluyor.

BEŞ: Kalsiyum haplarının da bifosfonatların da kemik kırıklarını kesin olarak önlediklerine ise hiç şüphe yok. Çünkü bu ilaçları yutanların kemik kırığı ile karşılaşmaya fırsatları kalmıyor, kimi kalp krizinden kimi yemek borusu kanserinden terk-i dünya eyliyor.

KAYNAK

Green J, Czanner G, Reeves G, Watson J, Wise L ve Beral V: Oral bisphosphonates and risk of cancer of oesophagus, stomach, and colorectum: case-control analysis within a UK primary care cohort.



Bu yazı 2,282 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 14 Mayıs 2013 Akademik sahtekârlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 11 Aralık 2012 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 9 Ekim 2012 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 3 Ekim 2012 Burun damlaları ile aldatılıyor muyuz?
    • 2 Ekim 2012 Kimi kime şikâyet edelim?
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 16 Eylül 2012 Mamografi taramalarına karşıyım
    • 10 Eylül 2012 Modern tıbbın son numarası: Aşırı teşhis
    • 8 Eylül 2012 Mamografi kanser riskini arttırıyor
    • 7 Eylül 2012 Benzer ilaç nedir?
    • 28 Ağustos 2012 Meme taraması saç taramaya benzemez
    • 14 Ağustos 2012 Antibakteriyel ürünlerdeki büyük tehlike
    • 6 Ağustos 2012 Sağlıklı suda hiçbir mikrop olmamalıdır
    • 30 Temmuz 2012 Enerji içecekleri yasaklanmalıdır
    • 23 Temmuz 2012 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 10 Temmuz 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 23 Haziran 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 13 Haziran 2012 Ot-Çöp tüccarlarından alacağımız dersler de var
    • 17 Nisan 2012 Sönmez gene döndü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,518 µs