En Sıcak Konular

Şamil Tayyar


Şamil Tayyar
0 0 0000

AK Parti’de referandum anketleri



İktidar partisi, demokratikleşme sürecinin önemli bir merhalesi olarak gördüğü12 Eylül’deki referandumu çok önemsiyor. Sandıktan “Evet” oyu çıkması için yoğun bir kampanya yürütürken, siyasi hesabın seçimde görülmesini istiyor.

Doğrusu da budur. İlk defa anayasaya sinmiş 12 Eylül ruhunu temizleme, temel hak ve özgürlük alanlarını genişletme çabasının kısır siyasi çekişmeye heba edilmesi, ülkenin geleceği için yazık olur.

Hesabı olan, çok değil 2011 Haziran-Temmuz döneminde yapılacak genel seçimde bu hesabı görür, istediği siyasi partiyi iktidara taşır veya muhalefete mahkum eder.

O halde son durum nedir?

AK Parti üç ayrı araştırma kuruluşu Denge, ANAR ve Metropol’e kısa aralıklarla anketler yaptırıyor, il il toplumun nabzını ölçüyor. Üç şirketin verileri birlikte değerlendirildiğinde, “Evet” oyları yüzde 54-56 aralığında değişiyor.

Oy artışında, MHP ve BDP tabanından “Evet” oylarına yönelişin etkili olduğu söylenebilir. PKK’nın “eylemsizlik kararı” ve BDP’nin boykot kararını yeniden gözden geçirme girişimleri, mevcut eylem planlarının kitlesel nitelik kazanamaması ve ilave olarak Ramazan ayının kutsallığı çerçevesinde görülmelidir.

Ramazan’da kan dökülmesi halinde tabanda yaratacağı infialin şiddetini tahmin eden terör örgütü ve siyasi uzantıları, halkın demokratik iradesine çarpan boykot kararını gözden geçiriyor . “Devletle anlaşıyoruz” söylemi ise referandum öncesi kuyruğu dik tutmanın başka türlü ifadesidir.

Eylem kabiliyetinin sıfırlandığı kış aylarında genellikle “ateşkes” ilan eden PKK, Ramazan’da yeni bir oyun peşinde. Mecliste anayasa değişikliği oylamalarında “Evet” oyu kullanmayan ve demokratik açılımı akamete uğratanlar, tercihlerini değiştirmek için, sandığa üç beş gün kala nasıl bir gelişme bekliyor olabilir?

Yine de yanılmayı çok isterim. Akan kanın durması için samimi olurlar, şartsız silah bırakıp barış sürecine katkı sunarlar. Terör ve şiddet, demokratikleşme çabaları önündeki en büyük engeldir.

Tekrar ana konumuza dönecek olursak, SP ve BBP tabanının büyük ölçüde “Evet” yönünde oy kullanacağı tahmin ediliyor. Genel kanı bu yöndedir. Ancak, Erbakan çizgisindeki “Ulusalcı” grubun “Hayır” kullanma ihtimali yabana atılmamalıdır.

Referandumdaki evet-hayır dengesini değiştirecek ve nüfus yoğunluğu birinci sırada olan İstanbul’da ibre, “Evet” yönünde. Ankara’da tersi. Son yerel seçimde CHP ve MHP oylarını topladığınızda, Ankara’da “Hayır” oylarının az farkla da olsa öne geçmesi doğal karşılanabilir.

Tahmini olarak bölgesel oy dağılımı yapıldığında; Orta Anadolu, Hatay’dan başlayarak Doğu’ya uzanan Güneydoğu hattı, Doğu’dan Kars’a doğru uzanan ve Karadeniz’in doğusunu kapsayan bölge “Evet” oylarının yüksek olduğu bölgeler. Ege, Akdeniz ve Trakya’da “Hayır” oylarının genel olarak “Evet” oylarının üzerinde olduğu anlaşılıyor.

Aslında bu tablo, son seçim sonuçlarının bölgesel dağılımı yapıldığında siyasal tercihlerin referandumda da hayli etkili olacağı sonucunu doğuruyor. Oysa

burada önemli olan, ideolojik saplantılara teslim olmadan ülkenin gelecek projeksiyonuna göre tercihlerin belirlenmesidir.
Her şeye rağmen, 12 Eylül Anayasası’nın değiştirilerek daha demokratik bir metne dönüştürülmesi çabasına iktidar partisi oyları üzerinde teveccüh gösterilmesi, toplumsal olgunluğun geldiği aşamayı göstermesi bakımından önemlidir.

Burada dikkat çekmek istediğim bir başka husus, “kararsız” seçmen kitlesinin giderek safını belirlemeye başlamasıdır. Üç araştırma kuruluşunun anketlerinde başlangıçta yüzde 30-35 aralığında gözüken “kararsız” seçmen kitlesinin yüzdesi, şimdi 20’nin altına düştü. Liderlerin meydana çıkmasından sonra tercihlerin giderek yüksek oranda belirginleşmesi, 12 Eylül’e doğru performanslarının önemini daha da arttırıyor.

Son düzlükte “Evet” oyları önde ve ibre yukarı doğru...

Şunu kabul etmek gerekir, Türkiye’deki siyasal tercihlerin dağılımı, çoğu zaman sosyolojik kriterlerle açıklanmayacak kadar girifttir. İki seçim arasında kitlesel oy kaymalarının olmayacağı varsayımı, Türkiye’de yıkılmıştır.

Bazen bir cümle, bir bakış, bir söz sonuca doğrudan etki yapabiliyor, 7.4 şiddetinde hasara yol açabiliyor. Referanduma kalan sayılı günler, bir maçın uzatma dakikaları gibidir, hataların telafisi güç olduğu evredir.

Umarım, Türkiye, daha aydınlık bir geleceğe “Evet” der. Tersi olursa da halkın iradesine herkesin saygı göstermesi gerekir.

 

Ergun Poyraz’ın açıklaması

Ergenekon sanığı Ergun Poyraz’a CHP’deki kaset komplosuyla bazı sorular yöneltmiştim. Kendisi gibi Ergenekon soruşturmasında gözaltına alınıp serbest bırakılan avukatı Hüseyin Buzoğlu, Poyraz adına açıklama göndermiş. Tıpkı kimi Ergenekon sanıkları veya avukatlarının postaladığı hakaret dolu metinler gibi...

Hukuk sınırları içinde ve yazdıklarımla ilgili olsaydı,  kendilerinin başkalarına tanımadıkları savunma hakkını hiç tereddütsüz tanırdım. Sadece bir yerde satır arasında avukatın meramını anlatan ve yazımla ilgili bir cümle buldum, böyle bir çalışması yokmuş, Baykal’a yönelik komployu kınıyormuş.  Bir de komik bir cümle buldum kağıt parçasında. Müvekkil Ergun Poyraz kul hakkını savunuyormuş, benim gibi değilmiş. İlahi Buzoğlu, esprin de soyadın gibi...

Bir de küçük not Buzoğlu’na, benim de kitaplarımla ilgili kesinleşmiş ceza veya tazminat davası yok. Kulağına küpe olsun.

star



Bu yazı 1,802 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün vakası
    • 8 Ağustos 2012 Atatürk yaşasa ismini değiştirir miydi?
    • 1 Ağustos 2012 Hatay’da neler oluyor?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye’ye PKK operasyonu
    • 25 Haziran 2012 Vurulan jet değil çünkü...
    • 18 Haziran 2012 Başbakan’ın başka seçeneği yok
    • 14 Mayıs 2012 Kim bu üst komutanlar?
    • 7 Mayıs 2012 CHP’de derin çatışma
    • 28 Mart 2011 Kalemim size emanet
    • 16 Mart 2011 Arşiv bir açılsa görürsünüz
    • 9 Mart 2011 Sen de yoğunlaş, koçum benim
    • 7 Mart 2011 Ergenekon’da neler oluyor?
    • 4 Mart 2011 1 Mart operasyonu
    • 23 Şubat 2011 Olmadı sayın Bakan
    • 22 Şubat 2011 O mektubu kim verdi?
    • 18 Şubat 2011 Kılıçdaroğlu-Yalçın pazarlığı
    • 16 Şubat 2011 Yeni Türkiye nasıl kurulacak?
    • 7 Şubat 2011 CHP’yi yıkmaya mı geldi yoksa?
    • 4 Şubat 2011 Böyle terbiyesizlik olmaz
    • 28 Ocak 2011 Asılacakların listesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,690 µs