En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Sünnetçi vitrininde saat



Hikâyeyi bilirisniz: Kapısının üstünde 'Sünnetçi' yazan dükkâna giren adam, karşısına çıkana, "Burası sünnet kliniği mi?" diye sormuş. Aldığı "Evet" cevabı üzerine şaşkınlıkla sorduğu "Öyleyse vitrininize neden saat koydunuz?" sorusuna cevap muhatabından şöyle gelmiş: "Vitrine ne koymamızı bekliyordunuz?"

Bizimki de o hesap. Meclis'ten çıkan ve Anayasa Mahkemesi tarafından da onaylanan anayasa değişikliği paketiyle ilgili halkoylamasına gidilirken muhalefet partilerinin söylemine takmış durumdayız. Oy kullanmamız beklenen konunun özüyle ilgili hiçbir eleştiri duymuyoruz muhalefet sözcülerinden, onun yerine bol bol abartılı iddialar ortalığı kaplıyor. Bizler de kızıyoruz.

İyi de, muhalefetin hikâyedeki sünnetçiden farkı var mı ki? Abartılı iddiaları vitrine koymayacak da ne yapacak muhalefet?

Yıllardır 12 Eylül (1960) darbesi üzerinden kariyer yapmış kişiler var muhalefet saflarında; hapislere düşmüş, çile çekmiş insanlar... Daha sonra mahkeme kararıyla bazılarının hakları iade edilmiş olsa bile, darbe sonrasında bulundukları konumları kaybetmiş, ele-güne muhtaç hale düşürülmüş CHP eğilimli akademisyenler, öğretmenler, bürokratlar çok.

Herkes CHP'li Kamer Genç gibi 12 Eylül darbesi sonrasında oluşturulmuş Danışma Meclisi üyesi değildi ki? O Danışma Meclisi'nin hazırladığı anayasa ile hak arama kanalları tıkandığı için mağduriyetleri hâlâ süren insanların sayısı hiç de az değil.

Ne yapmalıydı CHP, "Yıllardan beri dillendirdiğimiz darbe mağduriyeti iddialarımızdan vazgeçiyoruz" mu demeliydi?

Anayasa değişikliği paketi içerisinde yer alan 26 maddeden 23'ü ile ilgili herhangi bir itirazları bulunmadığını, CHP sözcüleri, kimbilir kaç kez ifade etmişlerdi. "Ayırın o maddeleri, diğerlerine biz de oy verelim" dediklerini hepimiz duyduk. İtiraz ettikleri maddelerle ülkede rejimin değişeceği iddiasındalardı, "13 Eylül sabahı bambaşka bir Türkiye'ye uyanacaksınız" deyip duruyorlardı. İptalleri için Anayasa Mahkemesi'ne de bu yüzden başvurmuşlardı.

Feleğin böyle sürprizleri var işte: Anayasa Mahkemesi itiraz edilen maddeleri küçük makyaj darbeleriyle onaylayınca içerisinde 'rejim', 'tehdit' ve 'tehlike' sözcükleri geçen itirazlarda bulunmak imkânsız hale geldi.

Onlar da vitrinine saat koyarak sorununu çözen sünnetçi gibi, "Büyükanıt ile Erdoğan anlaştı, biri 'e-muhtıra' yayınladı, diğeri oyları topladı" tarzı 'bilimsel teorileri' kampanya teması olarak işlemeye başladı. CHP lideri, gittiği her yerde, Ak Parti iktidarını kötüleyerek anayasa değişikliği paketine 'Hayır' oyu verilmesini istiyor.

Diyelim Ak Parti kötü, iyi de 12 Eylül günü sandık başına gittiğimizde atacağımız oyla iktidar değişmeyecek ki? Onun zamanı daha sonra. Sandık başına gittiğimizde 'Hayır' oyu verirsek, anayasanın demokrasinin kanallarını genişletme ve hukuk devleti olma yolunda mesafe katetme amacıyla değiştirilmiş maddelerini reddetmiş olacağız.

Muhalefet partilerinden doğru sözlü olmaları, anayasa değişikliklerinin halktan da tasvip görüp yürürlüğe girmesi durumunda ülkenin ve insanlarımızın neler kazanacağını anlatmaları beklenmez herhalde. Muhalefetin görevi, iktidarın yaptıklarını sürekli kötülemek, her değişikliğe bir kulp takıp başarısızlığa uğratmaktır.

Tutarlı olmak diye bir yükümlülüğü yoktur bizdeki muhalefetin...

Biraz sıkışık durumda muhalefet; kampanya teması bulmakta ve ikna edici argümanlarla toplum karşısına çıkmakta zorlanıyor. 'Komplocu' yaklaşımı bile benimsemesinin, kendi tabanı tarafından alaya alınmasını getiren, yandaş kalemlerin kendisini savunmasını güçleştiren abartılı sözlerin sebebi bu.

Sünnetçi vitrine başka bir şey koyabilirdi de keyfinden mi koymuyor sanıyorsunuz yoksa?

yenişafak



Bu yazı 1,186 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,264 µs