En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

Dağ Komandosuna saldırı olur mu?



Gözümü açtım, altı çocuğumuz daha ölmüş... On beşi de yaralanmış... Nerede? Hakkâri’nin Çukurca İlçesi’nin Hantepe bölgesindeki askeri birlikte. Çukurca İlçesi’ne 30 kilometre uzaklıktaki Hantepe’de ne birliği var?

Kayseri Komando Tugay Komutanlığı’na bağlı askeri birlik var. Hepsi dağ komandosu...

Ne olmuş?

Ne olduğunu doğru ve iyi anlamak için adeta tercüme etmek gerek...

Çünkü okuduğum haberdeki cümle şu:

“Kayseri Komando Tugay Komutanlığı’na bağlı askeri birliğe sızmaya çalışan PKK’lı teröristler, saat 01.30 sıralarında iki ayrı noktadan uzun namlulu silahlar ve roketatarlarla saldırıya geçti.”

Nasıl okumak gerek?

Dağ Komando Birliği’ne “sızılamayacağına” göre, PKK’nın burayı basıp ele geçirmek istediği anlaşılmakta...

İkincisi, Dağ Komando Birliği’ni basıp ele

geçirmek isteyene “terörist” demenin de manasızlığı ortada.

Üstelik...

Haberlere göre:

“Askerlerin anında karşılık vermesi ve bölgeye sevk edilen takviye birliklerin gelmesiyle çatışma aralıklarla sabah saatlerine kadar sürmüş”...

Bu nasıl terör, bu nasıl terörist?

Ya da şöyle söylenebilir:

“Silahlı organize bir güç olsa ne olurdu?”

Daha vahimi, Hantepe’de, 28 Mayıs 2009 tarihinde de operasyona giden askerlerin geçiş güzergâhına bırakılan mayının patlatılması sonucu yine altı asker şehit olurken, sekiz asker de yaralanmıştı.

***

PKK’nın gözü, en seçme birliklerin yer aldığı Kayseri Dağ Komando Birliği’ni gözü kesiyor...

Orayı gece basıyor, altı askerimizi öldürüp, on beşini yaralıyor...

Sabaha kadar da çatışıyor...

İşin doğrusunu söylesek belki çözme şansımız daha yükselecek.

Ama bizim buralarda “doğruyu” gizlemek için lafı dolandırma geleneği var...

***

Örneğin...

Geçenlerde Siirt’in Pervari İlçesi’nde PKK elektriği kesti ve ilçedeki asker, polis demeden etrafı taradı.

Ve bu baskını bildiren haberler, PKK’lıların “karanlıktan yararlanarak kaçtıkları” ibaresiyle sonlandı.

25 yıldır nedense bu baskınlarda hep PKK’nın “karanlıktan yararlanıp kaçtığını” duyarım...

Ama tersini, örneğin askeriyenin “karanlıktan” yararlanarak baskın yapanları yakaladığını hiç duymadım.

Bu resmi palavralarla, sonunda Dağ Komando Birliği’nin de basılması noktasına geldik.

Klişeleşmiş resmi yalanlar, askeriyenin nasıl dökülmekte olduğunu artık iyice saklanamaz hale getirdi.

Ve bedeli her gün bölük bölük ölen çocuklarımız...

***

Zafiyeti...

Yetersizliği...

Açıkça, saydam bir şekilde ortaya sermek

yerine...

Hepimize gına getiren yalanlarla örtmek, insanlarımızın ölümünü önlemiyor, artırıyor.

***

Neden bu perişanlık?

Düpedüz yalan, dolandan.

Heron ile yapılan açıklamaları görmüyor musunuz?

“Heron’ların düşürülmesini ya da koordinatlarının değiştirilmesini isteyen bir subay söz konusu” ise soruşturma üç yıl uzar mı?

Belli ki üstü örtülmek istenen bir durum var.

Üstelik...

MİT konunun peşine düşmese kimsenin ruhu duymayacak.

Şimdi bile iddiaları değil, inandırıcı olmayan çelişkili resmi yalanlamaları manşete ya da ilk sayfaya çeken bir medya var.

Karanlık...

Karışık bir savaş lobiciliği...

Doğru ve saydam olmayan bir yalanlama üslubu...

Bu zihniyet sonunda “Dağ Komando Birliği’ni” basılması noktasına taşıdı...

***

Yazık...

Günahsız çocuklarımız boş yere ölüyor...

Dağ Komando Birliği’nin basıldığı, askerlerin rahatlıkla öldürüldüğü, büyük bir kısmının yaralandığı ve her defasında bunu yapanların “karanlıktan yararlanarak kaçtığı” bir senaryoya daha ne kadar inanacağız?

Neyi, ne kadar ve nereye kadar örteceğinizi sanıyorsunuz?

star



Bu yazı 1,239 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,234 µs