En Sıcak Konular

Murat Yetkin


Murat Yetkin
0 0 0000

AB elçisi: Yeni bir İran istemiyoruz



Avrupa Birliği’nin Ankara Temsilcisi Marc Pierini, Türkiye’nin İran’a BM yaptırımları konusunda AB ile ayrı düştüğünü, stratejik konularda bu tür görüş ayrılıklarının tekrarlanmaması için daha sıkı diyaloğa ihtiyaç duyduklarını açıkladı.
Radikal’in sorularını yanıtlayan Pierini, Türkiye’nin PKK ile daha etkin mücadele ve vize konusundaki taleplerine ise bu yılsonuna dek sağlanacak ilerlemelere göre yanıt verilebileceğini söyledi. Pierini’nin sorularımıza verdiği yanıtlar özetle şöyle:

PKK: Harekete geçeceğiz

- Başbakan Tayyip Erdoğan AB ve bazı AB üyesi ülkeleri PKK ile mücadelede yeterince destek olmamakla suçladı. Buna ne cevabınız olacak?

- İşin doğrusu, AB’nin 18 ay önce atadığı Kontr-Terörizm Koordinatörü Gilles de Kerchove 9 Temmuz’da Türkiye’ye geldi. Burada Kamu Güvenliği Müsteşarı Muammer Güler, MİT Müsteşarı Hakan Fidan başta olmak üzere Dışişleri ve Adalet bakanlıkları ve Emniyet yetkilileriyle ayrıntılı görüşmeler yaptı. Görüşme yaptığı kişiler de bu temaslardan memnun kaldı.

- Her şey yolundaysa Başbakan neden şikâyet ediyor?

- Eleştiride bir haklılık payı olabilir. Sorun, terörizmle mücadelede AB bünyesinde değişik yapılar olması. Eruropol (AB polis koordinasyon teşkilatı), Eurojust (AB yargı koordinasyon teşkilatı) ve şimdi de bu anti-terör yapılanması; tabii bir de ülkelerin milli mevzuatı var. Bunlar on yıl önce yoktu, hepsi yeni. Uyumsuzluklar olabiliyor. Teknik alanda yapılacak çok iş var. Bu bekleyişin Türkiye’de can sıktığının farkındayız.

- Gerek Başbakan, gerekse Başbakan Yarımcısı Cemil Çiçek’in eleştirilerinde gecikme, ya da ihmal ile birlikte, PKK’nın bazı Avrupalı çevrelerce kayırıldığı, korunduğu iması da yok mu sizce?

- Bu tür suçlamalar zaman zaman gelebilir. Ama şunu söylemeliyim; birincisi, AB terörist örgütler listesine PKK’yı da ekledi. İkincisi, özellikle son 18 aydır gerçekten ciddiyetle çalışıyoruz Bu işlerde zaman verilemez, ama umarım yakında sonuçları görülür. Çünkü taahhütte bulunduk. Örneğin, De Kerchove’nin ziyaretinin, AB Dışişleri Sorumlusu Catherine Ashton ve Genişleme Sorumlusu Stefan Füle’nin 12 -13 Temmuz’daki ziyaretlerinden önce yapılması tesadüf değildi. Şundan emin olun: Harekete geçeceğiz. Ancak harekete geçeceğimiz zaman her şeyin yasalar içinde yapıldığından emin olmak istiyoruz.

Vize: Rahatlama mümkün, ama...

- Yalnız hükümetin değil, sivil toplumun da şikâyeti olan vize konusu var bir de... Sırbistan’a da kolaylık sağlandıktan sonra Türkiye’ye sağlanmaması, sizce ayrımcılık olmuyor mu?

- Bu konunun da Türkiye’de nasıl sıkıntı ve hayal kırıklığına yol açtığının farkındayız. AB Komisyonu, vize rejiminde bazı kolaylıkların bazı alanlarda hem AB’nin, hem de Türkiye’nin çıkarına olabileceğini düşünüyor. Bu alanlar ticaret, ekonomi, eğitim ve kültür alanları. Sırbistan örneğinde, önce katılım anlaşması, sonra yol haritası var. Şimdi Konsey’in ekim ayındaki toplantısında vereceği karar önem taşıyor. Temmuzun son haftasında teknik bir heyet Türkiye’ye gelerek bu süreçte bizim de katkılarımızla- biyometrik pasaport ve birleşik hudut yönetimi gibi konularda sağladığı ilerlemeye bakacak. Konsey toplantısından birtakım vize kolaylıkları çıkma ihtimali var. Ancak bir anda olağanüstü değişimler beklememek lazım. Bu, adım adım ilerleme bekleyebileceğimiz bir alan.

- AB daha önce Kıbrıs-limanlar meselesi çözülmemesi durumunda Türkiye ile müzakereleri kesme tehdidinde bulunmuştu. Sizce aralık zirvesinde bu tehdidin arkasında durabilecek mi, görüşmeler Kıbrıs nedeniyle kesilebilir mi?

- Bu konunun Zirve’ye gelip gelmeyeceğini bilmiyorum. Buna Zirve öncesi yapılacak dışişleri bakanları komitesi karar verecek. Burada, Türkiye’nin Katma Protokol’ü uygulamıyor olmasını dikkate almak lazım. Biliyorsunuz bu nedenle 2006’da 8 görüşme faslına kısıt konmuştu. Daha sonra da bir ülke (Fransa-MY) bazı maddelere kısıt koydu. Elimizde açılacak 3 fasıl kaldı: Rekabet kurumu, kamu ihaleleri ve sendika reformu. Bu konularda top Türkiye’de

- Ama bunlar tamamlansa da Kıbrıs nedeniyle sorun devam ediyor olacak, değil mi?

- Türkiye Kuzey Kıbrıs’a ekonomik izolasyonun kırılmasında ısrarlı. Şöyle bir çelişkiyle karşı karşıyayız: Türkiye ve AB arasındaki ilişkiler strateji, dış politika, sanayi, gümrük birliği, eğitim gibi alanlarda her geçen gün güçleniyor, ama müzakereler giderek daha dar alana hapsoluyor. Bu sorunu çözmek siyasi bir karar gerektiriyor, o da AB Konseyi’ne düşüyor.

Bir İran daha olmaması için...

- Stratejik konular, İran ve İsrail dâhil, Ashton ve Füle’nin geçen hafta (13 Temmuz) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve AB Bakanı Egemen Bağış ile İstanbul’da yaptığı görüşmelerde ele alındı sanırım. Orada ilerleme sağlanmadı mı?

- Pek çok konu ele alındı; İran Ortadoğu, Balkanlar, BM Güvenlik Konseyi, G20 gibi.  Bundan 3-4 yıl önce ne Türkiye dış politikada bu kadar aktif bir aktördü, ne de AB, şimdi Ashton’un başında bulunduğu türden bir tür AB Dışişleri Bakanlığı’na evrilen bir yapıya sahipti. Şimdi yeni bir durum var.

- Eksen kayması konuşulduğu iddiaları doğru mu?

- Bu ‘Türkiye’yi kaybetme’ gibi medyatik ve akademik konular bizi ilgilendirmiyor, bunları konuşmadık. Türkiye eşya mı ki, kaybedip bulunsun? Laik demokrasisi, serbest ekonomisi, çok kültürlü yapısı ile AB müzakerecisi ve NATO üyesi Türkiye’nin İran ile konuşabiliyor olması Batı için çok değerli. İran konusunda, Türkiye nükleer silahlanmaya karşı olduğunu
söylüyor ve bu konuda AB ile uyum içinde. Ancak İran’a yaptırımlar konusunda BM Güvenlik Konseyi’nde verdiği karşı oy konusunda ayrı düşünüyoruz.

- İran konusundaki görüş ayrılığı mı konuşuldu?

- İran oylaması gibi durumlarda bir daha bu kadar ayrı düşmememiz için daha sıkı diyalog içinde olmamız lazım. Çünkü bugün İran konusunda çıkan görüş ayrılığı, yarın başka bir
konuda çıkabilir. İran oylaması konusunda olanın tekrarını ilişkilerimiz kaldırmayabilir.

- İsrail’den de söz ettiğinizi söylediniz. Mavi Marmara’nın basılması konuşuldu mu?

- Konuşuldu. Tabii ne kadar trajik bir olay da olsa, yalnızca yardım filosu konuşulmadı. Buna kaynaklık eden asıl sorun Gazze kuşatması. Olay sonrasında kuşatma gevşedi.  Belki bu trajik olay da tetikleyici bir faktör oldu ama Türkiye’de kimse bunu konuşmasa da, Gazze kuşatması yumuşamaya başladı.

Fertleri öldürülen dokuz ailenin üzüntüsünü unutmuş değiliz, Türkiye’nin bu konudaki özür, tazminat taleplerini de biliyoruz. Bununla birlikte Türkiye-İsrail ilişkileri hem Türkiye, hem İsrail, hem AB, hem de genel olarak Batı için önemlidir ve korunmalıdır. Dediğim gibi, Türkiye’nin aynı anda İsrail’le de, İran’la da, Hamas’la da görüşüyor olması değerlidir.

Peki ya Anayasa referandumu?
Pierini’nin sözleri, aralık ayındaki AB zirvesinin Türkiye-AB ilişkileri açısından kritik kararların alınacağı bir dönüm noktasına yaklaşmakta olduğumuz kanısını uyandırıyor.
O arada Türkiye bir de referandum yaşamış olacak. Bu önemli konularda Pierini’nin görüşlerini ve Türkiye-AB ilişkilerinin ekonomik sosyal görünümünü yarına bırakıyoruz.

radikal



Bu yazı 1,097 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 22 Mart 2012 İki önemli mesele
    • 15 Mart 2012 Türkiye'nin yeni deniz stratejisi üzerine
    • 23 Aralık 2010 Şahin'den çağrı: Siyasi partiler yasası değişmeli
    • 11 Aralık 2010 Üniversitelerde ikinci 68 mi?
    • 5 Aralık 2010 Ankara'dan Tel Aviv'e: Özür insani-siyasi diye ayrılamaz
    • 21 Kasım 2010 'Diyarbakır'da 3. bir yol açabiliriz'
    • 19 Kasım 2010 'Füze kalkanında mutabakata yakınız'
    • 15 Kasım 2010 2010 model Ecevit çıkışı
    • 7 Kasım 2010 Hem AK Parti hem de CHP'de merkeze açılım
    • 23 Ekim 2010 Bedelli görüşülmedi ama söz siyasetin
    • 18 Ekim 2010 Gül ve Demirel'le dinleme üzerine
    • 3 Ekim 2010 Siyaset sahnesinde bu kez çok güzel hareketler var
    • 30 Eylül 2010 ABD, Irak sınırında güvenlik şeridine destek verdi
    • 26 Eylül 2010 Bilim dünyasına biraz daha ilgi
    • 16 Eylül 2010 CHP'nin hatası ve faturası
    • 11 Eylül 2010 Öcalan 'boykot' dedi, tansiyon yükseldi
    • 30 Temmuz 2010 Kılıçdaroğlu: Geçmişteki yanlışları telafi ediyoruz
    • 25 Temmuz 2010 Orduda değişim
    • 22 Temmuz 2010 Başbakan hesaplaşacaksa madde 35 ve YÖK'ü kaldırsın
    • 20 Temmuz 2010 AB elçisi: Yeni bir İran istemiyoruz

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,333 µs