En Sıcak Konular

Bülent Korucu


Bülent Korucu
0 0 0000

Siyasette Fenerbahçe sendromu



Ben bir Fenerbahçeliyim. Aziz Yıldırım'ı, kulübe en fazla katkı yapan başkanlardan biri olarak takdir ediyorum. Mevzumuz bu olmadığı için fazla ayrıntıya gerek yok.

Ancak bir konuda Başkan'ı fazlasıyla eleştiriyorum. Anti-Fener cepheyi büyütmesi ve bütün Anadolu'ya yaymasından bizarım. Eskiden İstanbul dışında en fazla taraftarı ve kardeş kulübü olan Fenerbahçe, son yıllarda tam tersi duruma düştü. 'Fener ve ötekiler' yanlış stratejisiyle Fener karşıtlarını çoğaltan yönetime kızgınım. Hele bu durumu büyüklüğün şiarı gibi sunmak, hatayı çoğaltmaktan başka işe yaramıyor.

Siyasilerimizde de 'biz ve ötekiler' psikolojisinin fazlasıyla yaygın olduğu görülüyor. Aradaki uçurum öylesine açılıyor ki, en hayati meselelerde bile bir araya gelmek mümkün olmuyor. Eleştiri adı altında yapılan suçlama ve hakaretler ipleri hepten koparıyor. Parti liderleri yanında Aziz Yıldırım çok mülayim kalıyor. Terör, ülkenin en önemli meselesi, bu konuda dahi günlerce havanda su dövüldükten, çömelme tartışmalarıyla vakit heder edildikten sonra görüşme noktasına gelebildik.

Önümüzde çok önemli bir referandum süreci var. Yakın siyasî tarihimizin en mühim oylamalarından biri gerçekleşecek. 'Evet' diyecek partiler de 'hayır cephesi' de kampanyasını demokratik olgunluğa yaraşır ve hizmet eder şekilde sürdürmeli. En büyük görev ise AK Parti'ye düşüyor. İktidar partisinin propaganda dili, anayasa değişikliklerinin akıbetini belirlemekle kalmayacak, seçimlere de yansıyacak. 'Hayır cephesi'nin paketin içeriğine söyleyecek fazla sözü yok. Mesajlarını 'anti AKP' düzlemine oturtacaklar. Tabir yerindeyse esasa girmeyecek, şekilden muhalefet edecekler. Başbakan Tayyip Erdoğan ve ekibinin cevabı ise esası ön plana çıkarmak olmalı. Değişiklikler ve vatandaşın kazanımları üzerine kurulacak beyanlar hem etkili olacak hem de muhalif parti tabanlarının kemikleşmesi önlenecek. Hayırcı partilerin yönetimleri, tabanlarına tavırlarını izah etmekte zorlanacaklar. Onları kurtaracak şey, iktidar partisinin sivri dili ve ötekileştiren tutumu olur.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in pazar günü Zaman'daki mülakatı iyi bir örnek. Paketin içeriğini anlatan ve partiler yerine milleti muhatap alan dil kazandırır. Muhteva o kadar gözden ırak tutulmaya çalışılıyor ki, Bakan'ın da dikkat çektiği gibi koca profesörler yanlış bilgileri tekrarlayıp duruyor. Kasten yapıyorlarsa bir dert, bilmiyorlarsa skandal. Resmî Gazete'de yayımlanan metin dört sayfaya sığıyor. Konuşacaklar okuma zahmetine katlanmalı. Mesela televizyonlarda çok sık gördüğümüz bir ceza hukuku profesörü, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu düzenlemesini eleştirirken, 'Bakan şimdi kurulu çalıştırmıyordu. Toplantılara katılmayarak dairelerin çalışmalarını kilitleyecek' deyiverdi. Hâlbuki "kurulun başkanı (yani bakan) dairelerin çalışmalarına katılamaz" şeklinde açık hüküm var. Bir başka Prof. ilk derece mahkemelerden gelen hâkim ve savcıların taşraya dönmemek için oylarını adalet bakanına rehin vereceklerini ileri sürdü. Bir tayin için bunu yapacak birinci sınıf hâkim ve savcıların taşrada adalet dağıtacağına nasıl güveneceğiz?

AK Parti'nin muhtevaya yoğunlaşmış propagandası, diğer partilerin 'anti-AKP' taktiğini tersine çevirebilir. Muhalefet bu konuda dikkatli olmalı. Paketin esasını, vatandaşın kayıp ve kazançlarını ıskalayan kampanyalar, tersinden hükümet propagandasına dönüşebilir. Halkoylaması sürecinde müspet hareketi tercih eden kazanacak. Aksiyon yerine reaksiyon temelli çalışanlar ise hem 12 Eylül'de hem de 17 Temmuz'da kaybedebilir. Biz Fenerlilerin hali herkese ders olsun.

 zaman



Bu yazı 1,110 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Eylül 2012 Emri verenle alan bir olur mu?
    • 11 Eylül 2012 Siyasette sonuçsuz arayışlar
    • 4 Eylül 2012 PKK'yı kim cesaretlendiriyor?
    • 3 Ağustos 2012 Özkök Paşa'nın tarihî tanıklığı
    • 31 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu, koltuğunu sağlamlaştırdı
    • 27 Temmuz 2012 Anketler ne diyor?
    • 6 Temmuz 2012 Ahmet Şık, Ahmet Şık'ı yalanlıyor
    • 26 Haziran 2012 Karayılan söyledikleri mi kaçırdıkları mı?
    • 15 Haziran 2012 Özal'ın ölümü aydınlanacak mı?
    • 22 Mayıs 2012 Anayasanın dili
    • 11 Mayıs 2012 Başkanlık Türkiye'de uygulanabilir mi?
    • 8 Mayıs 2012 CHP'de yerel seçim mücadelesi
    • 4 Mayıs 2012 AİHM, mahkemeyi ibra etti
    • 17 Nisan 2012 Balyoz'da acı fren!
    • 27 Mart 2012 Balyoz'a ABD'den destek gelmiş!
    • 16 Şubat 2012 MİT tartışmasındaki toz bulutu
    • 8 Şubat 2012 Dindarların talebi özgürlük
    • 3 Şubat 2012 CHP'liler dama oynuyor
    • 31 Ocak 2012 CHP'de anomali doğumun yan etkileri
    • 20 Ocak 2012 Mahkeme aslında 'örgüt var' diyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,744 µs