En Sıcak Konular

Ruşen Çakır


Ruşen Çakır
0 0 0000

PKK kayıtsız şartsız silah bırakmalı



Başbakan Erdoğan’ın dünkü grup konuşmasını dinlerken aklıma, Kürt açılımının ilk günlerinde yaptığı, birçok partili milletvekilini ağlattığı ve Güneydoğu’da da büyük bir ilgi ve beğeniyle karşılanan konuşması geldi. Her ne kadar Erdoğan ısrarla geri adım atmadıklarını, atmayacaklarını söylese de, daha bir yıl bile dolmadan söylem ve üslubunun çok ama çok değiştiği ortada. Bu değişimin ileriye değil geriye doğru olduğu da sanırım açık.

PKK’nın son Şemdinli saldırısının ardından Başbakan’ın söz ve davranışlarındaki değişim üzerine söylenecek çok şey var. Öncelikle, Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ ile yaptığı “siper ziyareti” ni çok daha önce yapması gerektiğini söyleyebiliriz. Ayrıca, yine PKK’nın İskenderun’da düzenlediği ve stratejik olarak, daha sonraki Şemdinli saldırısından kesinlikle çok daha önemli olan saldırıya hak ettiği ilgiyi göstermediğini, bütün enerjisini Mavi Marmara olayına aktarmış olduğunu hatırlatabiliriz. Yine Erdoğan’ın, kendi deyimiyle “ağır” bir şekilde bazı medya organlarını ve gazetecileri “PKK yandaşı” olarak suçlamasındaki acayipliğin altını çizebiliriz. Kuşkusuz isim vermediği için Başbakan’ın gözünde kimlerin “PKK yandaşı” olduğunu bilemeyiz, fakat bu yüklenmenin, MHP Lideri Bahçeli’nin açılımın ilk çalıştayına katılan -benim de aralarında olduğum- gazetecilere yapıştırdığı “12 kötü adam” yaftasından ne farkı olduğunu rahatlıkla sorabiliriz?

PKK razı olmalı

Daha fazla uzatmak istemiyorum. İyimser davranıp Erdoğan’ın “demokratik açılım kesinlikle bitmedi, bitmeyecek” sözlerinden hareketle, açılımın eğer gerçekten bitmediyse, bundan sonra nasıl yürüyebileceği üzerine birkaç söz söylemek daha isbaetli olabilir.

Evet, diyelim ki açılım bitmedi, bundan sonra ne yapılabilir? Bu sorunun cevabının hiç de zor olmadığı kanısındayım. Madem ki gündemi PKK’nın terör eylemleri belirliyor, ağırlık noktası kesinlikle PKK’nın silahsızlandırılması olmalıdır. Aslında hemen herkes bu noktada birleşiyor gibi fakat bunun “nasıl” gerçekleşeceği yolunda iki birbirine zıt görüş çarpışıyor. İlk olarak, PKK’nın askeri yöntemlerle tasfiye edilmesi gerektiği, bunun pekala mümkün olduğu görüşü karşımıza çıkıyor ki yıllardır bu yaklaşım ülkemizde egemen ve geldiğimiz nokta da ortada. Ancak her PKK eyleminin ardından, psikolojik olarak bu yaklaşımın öne çıkıyor olması da normal.

İkinci görüş ise, PKK’nın mutlak anlamda silahtan arınmasının ancak kendi rızasıyla olabileceği önermesini temel alıyor. Benim de içinde yer aldığım bu görüşün sahipleri, PKK bugün tasfiye edilse bile, ülkemizde kök salmış olan Kürt milliyetçiliğinin çok geçmeden bir başka örgütü doğurarak gündemi yeniden belirleyebileceğine inanıyor.

Nasıl bir silahsızlanma?

Ancak ikinci görüş sahipleri arasında da farklılıklar var. Daha önce de yazdığım gibi çatışmanın sona ermesinin kabaca üç yolu mevcut:

1 İlk adım devletten gelir. PKK’ya yönelik operasyonlar durdurulur ve çözüm arzusu dile getirilir. Mesela “genel af” çıkarılır. Bunun üzerine PKK da silahları bırakır.

2 Devlet ve PKK aynı anda çatışmaları sona erdirir.

3 PKK hiçbir şart koşmadan silah bırakır, bir süre sonra devlet de benzer bir adım atar.

İlk iki şıkkın hiçbir şekilde söz konusu olabileceğini sanmıyorum. Zira bunların her ikisi de bir şekilde devletin pes ettiği anlamına gelir ki Türk devlet geleneğinde böyle bir örnek bildiğim kadarıyla yok. Fakat yine aynı tarihe baktığımızda, devletin en beklenmedik anlarda alabildiğine gerçekçi davranabildiğini, kendi içinden çıkan ayaklanmaların sorumlularını kolaylıkla affedebildiğini, hatta bazı durumlarda bunları mevcut sisteme dahil etmekten çekinmediğini görüyoruz.

Bu arada ikinci şıkkın, yani her iki tarafın da aynı anda adım atmasının, ancak ciddi ön müzakereler sonucunda gerçekeleşebileceği ortadadır ki tıpkı önceki hükümetler gibi AKP iktidarının da PKK ile şu ya da bu şekilde masaya oturması asla söz konusu olamaz.

Dolayısıyla geriye tek alternatif olarak ilk adımın PKK tarafından atılması kalıyor.

PKK, yıllar içinde elde etmiş olduğunu düşündüğü bazı kazanımlar ve mevzilerden feragat edebileceğini tartışmasız bir şekilde kanıtlamadan hiçbir çözüm formülü mümkün olamaz. Evet, çözüm için ilk şart PKK’nın “kayıtsız şartsız silah bırakması”dır. İmkanı olan herkesin PKK’yı buna ikna etmeye çalışması boynunun borcudur.

vatan



Bu yazı 1,110 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 12 Şubat 2012 Türkiye dehşet senaryolarına hazır olmalı
    • 23 Haziran 2011 Herkes elini çabuk tutmalı
    • 13 Haziran 2011 Hoca’nın rüyasını talebesi gerçekleştirdi
    • 8 Mayıs 2011 Beş soruda Hizbullah-PKK gerginliği
    • 27 Nisan 2011 Suriye mi, İsrail mi?
    • 24 Kasım 2010 Öcalan bunu hep yapıyor
    • 20 Ekim 2010 Bir toplum mühendisliği projesi olarak KCK operasyonu
    • 28 Temmuz 2010 Ne açılım, ne referandum yüzünden
    • 23 Haziran 2010 PKK kayıtsız şartsız silah bırakmalı
    • 10 Mayıs 2010 Türklerin kaygıları, Kürtlerin haysiyeti
    • 3 Mayıs 2010 ''PKK ne yapmak istiyor?''
    • 13 Nisan 2010 Ahmet Türk Türkiye’dir
    • 12 Şubat 2010 Devletin zirvesinde koalisyon fikrine hazır mıyız?
    • 5 Şubat 2010 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine erken ve gerekli bir bakış
    • 28 Ocak 2010 Alevi açılımında son dönemeç
    • 19 Ocak 2010 Adalet istiyoruz
    • 12 Ocak 2010 PKK nasıl silahsızlandırılacak?
    • 17 Aralık 2009 Gül nasıl devreye girebilir?
    • 4 Aralık 2009 Açılım gemisi İmralı açıklarında batmak üzere
    • 19 Kasım 2009 Dersim yanlışları

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,461 µs