En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

Organize işler mi?



Anayasa değişikliğinin ikinci turu devam ederken eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın telefonu çaldı. Arayan Deniz Baykal'dı... Doğrudan konuya girdi ve 'Nasıl moraller, tepki var mı?' diye sordu. Paketi Meclis'te engelleyemeyeceğini düşünen CHP Lideri'nin öğrenmek istediği, Anayasa Mahkemesi'nin havasıydı.

Seyfi Oktay, 'Ben bu konulara hiç girmedim. Olur, bir şekilde bakarım.' dedi. CHP belli ki işi şansa bırakmak istemiyordu. Genel Kurul'da oylamalara katılmayarak olası firelerin önünü kesti. Ama sonucu değiştiremedi. Tüm umudunu yargıya bağladı. İptal için Anayasa Mahkemesi'ne gideceğini peşinen ilan etti. Nitelikli çoğunluğu riskli görmüş olmalı ki kulislere erken başladı.

Baykal, Oktay'a mesajı lafı dolandırmadan çok net verdi: 'Ayrıca bir konuş. Bir gözlem yap. Hareketlenmek lazım. Bizzat konuşmak lazım bu işi.' CHP Lideri'nin söyledikleri açık, izaha muhtaç değil.

Mesajı alan Seyfi Oktay, hiç vakit kaybetmeden harekete geçti. Anayasa Mahkemesi Üyesi Fulya Kantarcıoğlu'nu aradı. Kantarcıoğlu, Oktay'ın yabancısı değil, yakından tanıdığı bir isim... Bakanlığı döneminde iki yıl müsteşar yardımcılığını yaptı. Oktay 'İki tane önemli madde var. Birisi geçti.' dedi. Kastettiği HSYK ile Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştiren maddeler. CHP'nin paketin dışına çıkmasını istediği düzenlemeler...

Seyfi Oktay, Fulya Kantarcıoğlu'na, 'Ben tabii bunu, notumu size gönderdiğim zaman göreceksiniz. Bu kuvvetler ayrılığı ilkesi ile tamamen ters. Yani, zaten yürütme ve yasama tekelde. Şimdi yargı da buna ekleniyor. Ve tabii rejimin sistematiği değişiyor. Bütünüyle yani, İslam'da efendim egemenlik tecezzi etmez, bölünmez kuralına yaklaşma var. Burda tamamen...' dedi.

Mahkeme kararıyla dinlenen telefon konuşması uzayıp gidiyor. Oktay, 'Biraz rahatsız edecem herhalde bu ara sizi.' diyor. Bu ikili arasında başka ne tür görüşmelerin olduğunu bilmiyoruz. Mevcut konuşmalar bile çok şey anlatıyor.

Telefon kayıtları dikkatlice okunduğunda açıkça görülüyor ki Seyfi Oktay, Fulya Kantarcıoğlu'ndan sadece mahkemenin havasıyla ilgili bilgi almıyor, aynı zamanda paketin iptali yönünde etkilemeye çalışıyor. Öteden beri siyasetin yargıyı yönlendirmesinden şikâyet edildi. Peki bu ne? Siyasi etki deyince hep gözler iktidara çevrildi. Meğer perdenin arkası varmış... Hem de ne etki.

CHP'den Seyfi Oktay'a, Oktay'dan Anayasa Mahkemesi'ne uzanan telefon trafiği... Amaç belli. Anayasa değişikliğini yargı yoluyla engellemek. Hangi hukuk devletinde bu tablo normal karşılanabilir? Dinlemeye takılan bu konuşmalar 'Eski Adalet Bakanı'dır, hal hatır sorabilir' denilerek geçiştirilemez.

Hiçbir şekilde tevili de yapılamaz. Manzara bütün çıplaklığıyla ortada... Kral çıplak. Baykal 'Hareketlenmek lazım.' diyor, Seyfi Oktay 'Derhal harekete geçiyor'. Anayasa Mahkemesi üzerinde kulis çalışmaları başlıyor. Bir mahkeme üyesi içerisiyle ilgili konuştuğu eski bakan da olsa dışarıya nasıl bilgi sızdırabilir? Ne yazık ki Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda sicili pek parlak değil.

Hatırlayın, çok değil iki yıl önce, AK Parti hakkındaki kapatma davası görüşülürken Başkan Vekili Osman Paksüt'ün eşi Ferda Paksüt, üyelerden hangisinin ne düşündüğüne varıncaya kadar en özel bilgileri dışarıya aktarmakta bir sakınca görmemişti. Kantarcıoğlu da Paksüt'ün izinde...

Telefon kayıtlarından sonra Fulya Kantarcıoğlu hiçbir şey olmamış gibi devam edemez. Anayasa değişikliğinin karara bağlanacağı görüşmelere katılmaması gerekir. Aksi halde mahkemenin kararını gölgelemiş olur. Bu telefon trafiği Kantarcıoğlu'nu CHP ile ilişkili duruma düşürdü. Baykal'ın 'hareketlenmek lazım' diyerek başlattığı trafik Kantarcıoğlu ile noktalandı.

Kantarcıoğlu'nun CHP'nin başvurusunun görüşüleceği oturuma katılması ne etiğe sığar ne de hukuka... Bir an önce gereğini yapmalı.

 zaman



Bu yazı 1,153 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,286 µs