En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

Kale neresi, rakip oyuncular kim?



Seyfi Oktay yakın tarihin en çok tartışılan siyasetçilerinden... 1991'de kurulan DYP-SHP koalisyonunun Adalet Bakanı'ydı. Tansu Çiller hükümetinde de yerini korudu. Ve o koltukta dört yıl oturdu. Oktay, klasik sol siyasetçi değildi. Başka özellikleri de vardı.

O yüzden mensubu olduğu çizginin hassasiyetlerini bakanlığa taşıdığı ve yargıda olağanüstü kadrolaştığı iddialarının hedefi oldu. Seyfi Oktay, yargıda nasıl kadrolaştığını halefi Mehmet Moğultay gibi itiraf etmedi ama bu iddia sadece siyasette değil, yargı çevreleri ve toplumda da karşılık buldu.

Seyfi Oktay'ın kadrolaşmasının bedelini koalisyonun büyük ortağı DYP ödedi. Yıllar sonra partinin başına geçen Süleyman Soylu "Solla koalisyon DYP'ye pahalıya mal oldu. En büyük hata da Adalet Bakanlığı'nın Seyfi Oktay'a bırakılmasıydı. Bunu sağ seçmen affetmedi. Bugün DYP tarih olduysa sebebi bu. Sonun başlangıcı o kadrolaşma..." dedi.

Ben Adalet Bakanlığı'nda Seyfi Oktay döneminin çok gerilerde kaldığını düşünüyordum. Meğer yargıya olan ilgisi aynen devam ediyormuş. Oktay'ın yargıda her gelişmeyi çok yakından takip ettiğini mahkeme kararıyla dinlenen telefon kayıtları gösterdi.

Oktay, hâkim ve savcı atamalarında devrede... Bunun için HSYK Başkan Vekili ile görüşüyor. Adliyedeki kâtipten mübaşire kadar tavassutta bulunuyor. Bir Yargıtay üyesiyle telefon görüşmesinde "Akşam başkan vekilimizle beraberdim. Atama için isminizi verdim, gözlerinin içi güldü. Çok sıcak baktı." ifadelerini kullanıyor. Bir başka telefon konuşmasında 'kaleden, kalenin rakip oyuncuların eline geçmesinden' söz ediliyor. 15 yıl önce bakanlık koltuğundan ayrılan bir ismin yargıdaki atamalarla bu denli içli dışlı olması normal mi? Hayır. Öteden beri HSYK'da adalet bakanı ile müsteşarın bulunması eleştirilir. Yargıyı siyasallaştırdığı söylenir. Peki, bu ne? Eski bir bakan HSYK ile o kadar içli dışlı ki...

Telefon kayıtlarını okuyunca yargıdaki atamalarda 15 yıl önceki Oktay'ın, mevcut Adalet Bakanı Sadullah Ergin'den daha etkili olduğunu düşündüm. Sanki Seyfi Oktay'ın sözü daha fazla geçiyor. Sadullah Ergin'i 'kurulmuş bir zemberek gibi konuşmakla' itham eden HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek 'eski bakanım' dediği Seyfi Oktay'la bir araya geldiklerini doğruladı. Özbek "Yargıtay seçimleri veya benzer temalarda muhakkak talepte bulunanlar, referans olanlar vardır." dedi. Atamalarda Oktay'ın tavassutta bulunduğunu itiraf etti.

Olağan bir durum değil bu. Telefon kayıtları, yüksek yargıda yapısal reform öngören anayasa değişikliğinin isabetini gösterdi. Bu arada paketin akıbeti de meçhul. Anayasa Mahkemesi dün ilk incelemesini tamamladı ve CHP'nin başvurusunu oyçokluğu ile kabul etti. Mahkeme paketi şekil yönünden inleyecek. İki-üç hafta içinde kararını verecek. Halbuki, doğru olan, görüşmeyi referandumdan sonraya bırakmasıydı. Henüz süreç tamamlanmadı çünkü. Hukukçuların ağırlıklı görüşü bu.

Başkan Vekili Osman Paksüt, 2007'deki benzer bir olayda muhalefet şerhine şu ifadeleri yazdı: "Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesi için TBMM'nin iradesinin yanı sıra halk iradesinin de aynı noktada tecellisi gerekli görülmüş ise halk iradesinin ortaya çıkmasının beklenmesi gerekir."

3 yıl önce referandum sonucunun beklenmesi gerektiğini söyleyen Paksüt acaba dün oyunu hangi yönde kullandı? Herhalde kendisiyle çelişmemiştir. Anayasa Mahkemesi'nin paketi şekil açısından görüşmeyi kararlaştırması hukuk ve meşruiyet açısından tartışmalı. Referandumdan önce görüşmekle komisyon aşamasında görüşmek arasında bir fark yok. Açıklamada 'şekil' vurgusu yapıldı ama şekili esasa çevirmek Mahkeme'nin geleneğinde var. Onun için her seçenek mümkün. Paket için kritik süreç. Anayasa Mahkemesi hukuk ve meşruiyet sınavında...

zaman



Bu yazı 1,309 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,270 µs