En Sıcak Konular

Ali Bayramoğlu


Ali Bayramoğlu
0 0 0000

Unutma, unutturma...



Bu üçüncü yazı 27 Mayıs üzerine...

Neden?

Çünkü hâlâ her günümüzü, siyasi tartışmalarımızı, 50 yıl önce başbakanı ve bakanlarını asmış bir ülkede soluduğumuzu bilerek, hissederek yaşıyoruz...

27 Mayıs'a hâlâ alkış tutulan bir zihniyet tarafından her gün zihni ve siyasi tecavüze uğramıyor muyuz?

50 yıla pekçok "benzer gelişme"yi sığdırmış bir ülkedir burası...

Bir darbe, bir darbe gücünde muhtıra, bir post-modern darbe, bir post-modern muhtıra, onlarca yıl sıkıyönetimler, olağanüstü haller altında geçmiş siyasal yaşam, onları ikame eden EMASYA ile hemhal olmuş bir ülke...

Gücünü yasalardan alan ama yasaları delerek bir devlet nizamı kuran gizli yönetmelikler, protokollerle yönetilen bir ülke...

Askerin ve devletin diğer güçlerinin siyasete yaptığı her müdahaleyi normalleştiren, sıradanlaştıran bir siyasal kültür...

27 Mayıs'ın 50. yılında, bu ihtilali her unsuruyla geride kalmış bir eski devir karabasanı olarak anmak isterdik...

Ama olmuyor...

O iklimin yeni şartları, yeni görünümleri yakamızdan hiç düşmüyor...

Hâlâ AK Parti'ye yönelik kapatılma davası mırıtıları duyuluyor. Hâlâ askeri ikame eden Yargıtay ve Danıştay gibi kurumların siyasi meydan okumalarıyla yeni vesayetçi müdahale arayışları yapılıyor.

Darbeler, muhtıralar, onları müteakip otoriterleşme süreçleri sadece bedene yönelik işkence, tahkir ve baskıyı ifade etmez.

Aynı zamanda ülkenin siyasi belleğinde, geleneklerinde, mevzuatında kalıcı etki ve tahribatlarda bulunurlar...

Askeri malların denetim dışı kalması 12 Mart'ın, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi 12 Eylül'ün, EMASYA 28 Şubat'ın hediyesidir, örneğin...

Bu ve benzerlerinin tümü üst üste oturarak kalın bir tabaka oluşturur, ışığı bile geçirmeyen bir askeri vesayet düzeni-mevzuatı tabakası...

27 Mayıs'ın bu tabakaya hatırı sayılır katkıları vardır...

Hukuk devleti, yetki sorumluluk bütünlüğü istikametinde elde edilmiş kazanımları sıfırlamak, Genelkurmay Başkanlığı'nı Millî Savunma Bakanlığı'ndan alıp tekrar Başbakanlığa bağlamak, fiilen bakanlık üstü bir kuruluş haline getirmek bir 27 Mayıs marifetidir.

Millî Güvenlik Kurulu'nun oluşturulması ve bir anayasal organ haline gelmesi de öyle...

Milli Güvenlik Kurulu'nun siyasi "önemi ve işlevi" ortada... Devlet iktidarı ile siyasi iktidarı, devlet alanı ile siyaset alanını net olarak ayıran merkez ve mercilerden, askeri vesayet düzeninin ana manivelalarından biri bu kurumdur...

Böyle tasarlanmıştır...

27 Mayıs ihtilalcilerinden Millî Birlik Komitesi üyesi Haydar Tunçkanat 1966'da yazdığı bir makalede şöyle der:

"Milli Birlik Komitesi, oy çoğunluğu ile iktidara gelecek olan siyasî partilerin yeni anayasamızda kurulacak ikinci cumhuriyeti de dejenere edip yeni bir ihtilale sebep olmalarını önlemek için, yeni anayasayla Millî Güvenlik Kurulu'nu bir tedbir olarak getirmiş ve vazifelerini de açık seçik belirterek, Cumhurbaşkanı ve kurulun asker üyelerini de millî güvenliğimizi ilgilendiren her türlü problemde temel görüşlerini bu kurula bildirmekle, hem görevli hem sorumlu kılmıştır..."

27 Mayıs'tan bugüne, bugünden 27 Mayıs'a kimi konularda elbet yol aldık, alıyoruz, ama kimi konularda da olduğumuz yerde sayıyoruz...

yenişafak



Bu yazı 1,136 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Eylül 2012 Sorgulama vakti...
    • 28 Ağustos 2012 Kürt sorununda yeni safha...
    • 25 Ağustos 2012 Kürtlerin şiddeti...
    • 30 Haziran 2012 Anter'in katili yaşlanmış mı?
    • 12 Mayıs 2012 Solun şiddetle hesaplaşması
    • 3 Mayıs 2012 Yeni Türkiye'nin doğum belgesi...
    • 21 Şubat 2012 Dink davası ''sil baştan''...
    • 18 Ocak 2012 İkinci cinayet zamanı
    • 17 Ocak 2012 Hrant'a sözüm var...
    • 21 Aralık 2011 Soykırım ve yasa
    • 3 Aralık 2011 Dönme dolap...
    • 30 Eylül 2011 Yazıcıoğlu ve jandarma...
    • 8 Eylül 2011 Aydının şiddetle sınavı...
    • 1 Ağustos 2011 İstifaların anlamı ve yarını: Pek iyi...
    • 28 Temmuz 2011 Parlamentoda bir terörist...
    • 5 Temmuz 2011 Futbolda temizlik, ülkede temizliktir
    • 10 Haziran 2011 Yeni CHP ha! Hadi oradan...
    • 24 Mayıs 2011 MHP'de yaşananlar ve perde arkası
    • 19 Mayıs 2011 Askere ''leş'' toplatmayan generaller iş başında
    • 19 Nisan 2011 Militarist-ulusalcı batak...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,392 µs