Geçtiğimiz hafta Sivas’ta güzel bir etkinlik vardı. 20-22 Mayıs 2010 günlerinde Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun desteğiyle düzenlediği Uluslar arası Kerbela Sempozyumu’ndan söz ediyorum…
Sivas, ilim şehri, sevgi şehri. Ancak Sivas etrafında oynana oyunlar, karanlık ellerin kurduğu tuzaklar ve yanlış tanıtmalar yüzünden şehir ayrımcılıkla, şiddetle ve nefretle birlikte düşünüldü. Öyle gösterilmek istendi.
12 Eylül öncesi hangi karanlık el kardeşliğe kurşun sıkmış ise, Madımak’ta da aynısını yapmış, nefreti ve çatışmayı beslemiştir. Orada can veren ozanlar, yazarlar, çizerler ve aydınlar, hepimizin canıdır, kardeşidir. Onların manevi huzurunda saygıyla eğiliyorum. Ancak asıl suçluların yerine Sivas halkının cezalandırılmasına, ilim ve sevgi şehrinin suçlu gösterilmesine de razı değiliz. Olması gereken evvelemirde, o karanlık ellerin bulunması ve hâkimin huzuruna çıkartılmasıdır.
Fakat günümüz aydınına ve ilim adamına düşen ise, ilmin ve aklın önderliğinde kardeşliğe, sevgiye ve saygıya dayalı bir ilişkinin tesis edilmesine katkıda bulunmaktır. Kerbela Sempozyumu, bu anlamda çok önemlidir. Güzel tebliğler sunuldu, dostluk ve kardeşliğimizin kültürel, edebi ve tarihi kaynaklarına atıfta bulunuldu.
Sempozyuma doksan bilim adamı katıldı, yetmiş iki tebliğ sunuldu. Farklı ilim dallarından sunulan bu tebliğlyer, sağduyu ile dinlendi. Fakat orada sadece bilim yoktu; duygu da, aşk da vardı... Farklı dillerden mersiyeler okundu. Hele hele Kerbela Mersiyeleri Konseri bir harikaydı. Şimdi o ana dönmek mümkün değil, ama en azından Sabahat Akkiraz’dan Kerbela’yı dinleme vaktidir.
Durmayıp, kalkmalı, Akkiraz’ın türkülerini bulup dinlemeli.
Hasanım ağu içti, Leb-i Suker ah çeker,
Hüseyin attan düştü kime şikâr ah çeker,
Nerde kalmış acaba, bak Zulfikar ah çeker,
Ali'nin on bir oğlu, yerde yatar ah çeker,
Fatma ananın ciğeri, sızlar sızlar ah çeker,
Hüseyin attan düştü Sahra-i Kerbela'ya,
Cibril, kurban haber ver, Sultan-i Enbiyaya,
Yektir Ali, Şahtır Ali, tektir Ali, Ali, Ali, cansın Ali, Ali, Ali yar Ali...
Bu deyiş, bu kadar değil tabi, ama devamını siz bulup dinlersiniz…
Kimbilir belki bu dinleme bizi doğru anlamaya ve idrake götürür. Ne dersiniz?
Sempozyum düzenleme kurulunu, Cumhuriyet Üniversitesi'nin Rektörünü, İlahiyat Fakültesi'nin Dekanını ve bilhsassa sempozyumun koordinatörü olan değerli ilim adamı Doç. Dr. Alim Yıldız'ı kutluyorum. Ne iyi yaptılar, yolları ve ufukları daima açık olsun.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle