En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Erdoğan’ın işi artık daha güç, çünkü ‘halkçı Kemal’ sahnede!



CHP kurultayını izliyorum televizyondan. Son derece heyecanlı, coşkulu bir hava. Yüzler gülüyor, gözlerin içi parıldıyor.
Ve bütün belirtiler, CHP saflarında beklenti çıtasının olağanüstü yükseldiğine işaret ediyor.
Beklenti çıtası iktidar yürüyüşü ile ilgili, Baykal döneminde gerçekleşmeyen bir özlemle ilgili.
Bu bir gerçek.
CHP, Baykal’ın liderliğinde iktidar yürüyüşü başlatamadı, iktidar dalgasının üstüne yıllar yılı oturamadı.
Gandi Kemal’le olabilecek mi? Kurultay salonunda esen hava böyle bir beklentinin gitgide kabardığını gösteriyor.
Kulağa en çok çalınan sözcükler:
Umut... Canlanma... Birlik... Değişim... İktidar...
Herkesin ağzından bal akıyor. Daha düne kadar Baykal’ın yakın çevresinde yer alan önde gelen bazı CHP’liler de, bakıyorum, kendilerini bu coşkulu havaya kaptırmış durumdalar.
Siyaset acımasız, hele zamanında çekilmeyi bilmezsen...
Baykal kurultayda yok, mesaj da göndermiyor. Buna karşılık Rahşan Ecevit kurultay salonunda.
1970’lerden itibaren Ecevit’le adeta kan davasına düşmüş Baykal’ın sahneden inişini kutluyor belki de, Kılıçdaroğlu’na desteğini açıklayarak.
Kemal Kılıçdaroğlu da tribüne, Rahşan Ecevit’in yanına gidip kendisine teşekkür ediyor, elini sıkarak poz veriyor medyaya...
Kılıçdaroğlu ve kurmayları, öyle gözüküyor ki, 1970’lerdeki ‘Karaoğlan rüzgârı’nı estirmek istiyorlar. Kurultayın havası öyle.
Halkçı Ecevit’ten sonra şimdi de halkçı Kemal...
1970’lerde meydanlar Başbakan Ecevit diye inlemişti. Mavi gömleği ve kasketi ile kitleleri coşturan Ecevit, Demirel’in AP’sini seçim sandığında iki kez üst üste yenmişti.
Kurultay salonunda Başbakan Kemal sloganları... ‘Halkçı Kemal’in Ecevit mavisi gömleği yok ama kravatsız ve kasvetli... Halkın önüne böyle çıkmaya hazırlanıyor.
Kravatsız ve kasketli Kemal Kılıçdaroğlu’nun dili ve söylemi de halka daha yakın ve sıcak. Büyük, cilalı laflar etmiyor, basit ve anlaşılır konuşuyor çünkü.
Bu açıdan, Demirel ve Özal gibi liderlere daha yakın bir konuşma tarzı sergiliyor, ‘Recep Bey’li dili onlara çalıyor.
Ama aynı zamanda Ecevit’in 1970’lerdeki iktidar yürüyüşünde attığı sloganlar da Kılıçdaroğlu’nun ağızdan hiç düşmüyor.
“Halkla beraber hakça bir düzen!”
“Hakça bölüşen bir Türkiye...”
“Halkın devrimcisi...”
Ya da Demirel’imsi bir slogan:
“Tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyacağız.”
Yoksulluk ve yolsuzlukla mücadeleyi sürekli yinelerken, Türkiye’nin ‘sosyal devlet’i unuttuğunu söylerken, temiz Türkiye çağrısı yaparken, merkez sağ liderlerin çok sevdiği bir sloganı atmaktan da geri durmuyor:
“Ev kadınının mutfakta kaynamayan tenceresi bizim derdimizdir!”
Konuşmasında sürekli olarak ‘demokrasi çıtasını yükseltme’nin altını çiziyor. Bunun için yeni ve çağdaş bir anayasa sözü veriyor.
Ama bu arada demokrasi açısından bu ülkede engel oluşturan ‘vesayet sistemi’ne pek öyle toz kondurmuyor.
Demokrasi vurgusu yaparken, çok önemli bir meseleyi, parti içi demokrasi vaadini CHP’nin gündemine getiriyor.
Demokrasi açısından bir başka önemli vaadi de, seçimlerdeki yüzde 10 barajını indirmek...
Siyasi ahlak yasasının çıkarılması ve dokunulmazlıkların kaldırılması için de söz veriyor.
Avrupa Birliği’ni önemsediğini söylüyor. Hukuk ve demokrasi alanında AB standartlarını benimsediğini belirtiyor. Ama aynı zamanda AB’nin Türkiye’ye çifte standart uygulamaktan vazgeçmesini haklı olarak isterken, “Türkiye AB’ye mahkûm değildir” diyor.
Her inanca ve etnik kimliklere saygıdan söz ediyor ama ‘Kürt sorunu’nun adını koymaktan, Kürt sözcüğünü kullanmaktan kaçınıyor.
Doğu ve Güneydoğu diyerek sorunu daha çok aş ve iş konusuna indirgeyen CHP’nin o klasik devletçi gözlüğüyle baktığı izlenimini veriyor.
Kendi liderliğinde CHP’nin gençlere ve kadınlara daha çok önem vereceğinin altını da kalın biçimde çiziyor.
Ahmet Arif’ten, Nâzım Hikmet’ten dizeler okuyor. Tayyip Erdoğan’ın son anayasa değişikliğiyle ‘Korku İmparatorluğu’nun temellerini attığını belirterek, “Faşizme geçit yok!” sloganı atıyor. “Yandaş medya, besleme medya bitecek!” diyor.
Bu arada Erdoğan’ın zayıf noktalarına etkili vuruşlar yapıyor.
Kurultay salonu dalgalanıyor:
“Halkçı Kemal!”
“İşte Kemal, işte Başbakan!”
Kendisine hediye edilen kasketini başına geçirirken sesini yükseltiyor:
“CHP’nin iktidar yürüyüşü değil, iktidar koşusu başlamıştır!”
Uzun lafın kısası:
Düne göre Tayyip Erdoğan’ın, Kemal Kılıçdaroğlu’nun deyişiyle Recep Bey’in işi artık daha güç, çünkü ‘halkçı Kemal’ sahnede...
İyi pazarlar!

milliyet



Bu yazı 920 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,604 µs