En Sıcak Konular

Şahin Alpay


Şahin Alpay
0 0 0000

Ey asker, siyasete karışma!



Üç temel vasfı nedeniyle Hasan Cemal'in Türkiye basınında ayrı bir yeri var. Bu vasıfların birincisi, meslek ilkelerine vakıf ve sadık gazetecilerin başta geleni olmasıdır.

Ondan öğrendiklerini uyguladılar veya uygula(ya)madılar, ama bugün Türk medyasında yer alan birçok muhabir, editör ve yazar onun rahlesinden geçti. İkincisi, "Kimse Kızmasın, Kendimi Yazdım" ve "Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim" adlı kitaplarıyla ortaya koyduğu entelektüel dürüstlük, yani kendi kendini eleştirebilme, yanlışlarını kabullenme erdemidir. Üçüncüsü ise bugün Türk basınında özgürlükçü ve çoğulcu demokrasinin en kararlı ve en cesur savunucularından biri oluşu.

Meslek hayatında 40 yılı geride bırakan Hasan Cemal'in sekizinci kitabı, "Türkiye'nin asker sorunu" üzerine. Kitabın altbaşlığı da yazılma amacını özetliyor ve askere içten bir çağrı yapıyor: "Ey asker, siyasete karışma!" Bizleri tanıyanların bildiği üzere Hasan Cemal, Mülkiye'den arkadaşım, beni gazeteciliğe bulaştıran kişi, Cumhuriyet gazetesinde çalıştığım yıllarda genel yayın müdürüm, yakın dostumdur. Cumhuriyet'te çıkan ilk köşe yazısını ilk okuttuğu kişi bendim. Bugün dahi gazete yöneticilerinin yorum yazarlığı yapmalarının meslek ilkeleriyle bağdaşmadığını düşünen "dar kafalı" ekole mensup olduğum için, Hasan Cemal'in köşe yazısı yazmaya başlamasını yadırgamıştım. Ama, yıllar sonra diyorum ki, "İyi ki, yazmaya başlamış..." Çünkü onlardan üreyen sekiz kitap da 1980 sonrası Türkiye siyasi hayatının, muhakkak ki gazetecilik alanındaki en dikkate değer tanıklarıdır.

Denebilir ki "asker sorunu" bugün Türkiye'nin bir numaralı sorunudur, zira öteki tüm sorunların çözümsüzlüğü buradan kaynaklanır. Peki, Türkiye'nin niye bir "asker sorunu" vardır? Çünkü Türkiye'de askerlerin oynadığı rol, tesis etmek istediğimiz liberal demokratik düzenle bağdaşmaz. Liberal demokrasilerde, siyasilerin ve askerlerin rolleri arasında kesin bir ayrım vardır. Bu ayrım üç ayak üzerine oturur. Birincisi, asker siyasete karışmaz ve mutlak olarak seçimle gelen hükümete tabidir. İkincisi, askerlikle ve savunmayla ilgili konularda dahi politikaların belirlenmesi işi, seçimle gelen yöneticilere aittir. Asker, bu konularda tavsiyede bulunabilir, ama hükümetin belirlediği politikaları uygulamakla yükümlüdür. Üçüncüsü, asker siyasi bakımdan mutlak olarak tarafsızdır; yani, hangi parti iktidarda olursa olsun, hükümetlerin izlediği politikaları sadakatle uygulamak zorundadır. Türkiye'de çok-partili düzene geçilmesinden bu yana asker siyasete doğrudan ve dolaylı yollardan müdahale ettiği, her konuda seçimle gelen yöneticilerin işlerine karıştığı ve siyaseten tarafsız olmadığı içindir ki Türkiye'nin bir asker sorunu vardır.

Peki "asker sorunu" nereden kaynaklanmaktadır? Denebilir ki sorunun kaynağında askeri okullarda edindikleri politik kültürü itibarıyla subayların önemli bir kısmının (Batı'yı Batı yapan, Avrupa Birliği'nin temel felsefesini oluşturan) liberal demokrasiye değil "Atatürkçü Düşünce Sistemi"ne ya da Kemalizm'in yasakçı ve otoriter yorumuna bağlı oluşu vardır. Türkiye'de siyasilerin asker üzerinde sivil otoriteyi tesis etmek için aralarında mutabakata varamamış olmaları (Hasan Cemal'in deyişiyle "sivil sorunu") da, asker sorununun hâlâ çözülememiş olmasının ikinci, yardımcı nedenidir. Hasan Cemal'in son kitabı, 1980'lerden bu yana yaşanan asker (ve sivil) sorununun ve bunun Türkiye'ye kaybettirdiklerinin öyküsünü, bütün önemli ayrıntılarıyla anlattığı için, demokrasiyi yerleştirme mücadelesine büyük bir hizmet.

Bir yandan askerler arasında demokratik hukuk devletine bağlılığın arttığına, öte yandan Cumhuriyet Halk Partisi'nin bundan böyle ağırlığını askerin siyasi rolünün son bulması yönünde koyabileceğine dair işaretler, önümüzdeki yıllarda, Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün ifadesiyle, "herkesin kendi işini yaptığı bir Türkiye"ye kavuşabileceğimiz umudunu doğurmakta.



Bu yazı 973 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 21 Temmuz 2012 Oyumu geri alıyorum
    • 2 Haziran 2012 Nükleer yalanlar ve gerçekler
    • 19 Mayıs 2012 Uludere, Ankara'nın karanlık dehlizlerinde
    • 29 Ekim 2011 Anadolu'daki bekleyiş, AB standartları
    • 20 Ağustos 2011 Şiddet, çözüm değil şiddet üretir
    • 19 Ekim 2010 Türkiye gittikçe Batı'ya yaklaşıyor
    • 26 Haziran 2010 Türk dış politikası liberaldir
    • 22 Mayıs 2010 Ey asker, siyasete karışma!
    • 8 Mayıs 2010 İsmet İnönü'ye de adil olmalıyız
    • 1 Mayıs 2010 Niye profesyonel ordu?
    • 3 Nisan 2010 'Lider sultası'ndan kurtulabilir miyiz?
    • 20 Mart 2010 Ermeni sorunu, aydınlar ve siyasiler
    • 6 Mart 2010 Vesayet rejimi nasıl kuruldu ve işledi?
    • 20 Şubat 2010 Demokrasilerde 'kontrol ve denge' nasıl sağlanır?
    • 13 Şubat 2010 Militarizm ne Ortaylı'ya, ne de MHP'ye yakışır
    • 2 Temmuz 2009 Genelkurmay Başkanı'na açık mektup
    • 11 Haziran 2009 'Türkiye çantada keklik değil'
    • 23 Nisan 2009 Zorunlu asimilasyon başarılı olamadı
    • 12 Şubat 2009 TSK'nın saygınlığını korumalıyız
    • 7 Haziran 2008 Militan demokrasi değil, militan devlet

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,695 µs