Deniz Baykal’ın CHP genel başkanlığından dünkü istifası, kendisinden beklenen, ama tahmin edilmeyen bir gelişmeydi.
Baykal, CHP milletvekili Nesrin Baytok’la aynı karede göründüğü kaydın internete düşmesi ardından verdiği dolaylı mesajlarda istifayı düşünmediği işareti veriyor, bunun iftirayla muhatap olmak anlamına geleceğini söylüyordu.
Oysa dün herkes CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısına katılmasını beklerken basının karşısına çıktı ve istifa etti.
İstifasının da iddiaları kabul değil, iddialarla mücadele etmek, iddiaların komplo, bir hükümet komplosu olduğunu göstermek amacıyla bir ‘meydan okuma’ olduğunu vurgulayarak istifa etti.
Dolayısıyla ilk bakışta ‘bir dönemin sonu’ olarak algılanabilecek bir hamle, daha yapıldığı sırada bir hesaplaşma sürecine dönüşüyordu.
İstifa açıklamasındaki önemli ayrıntılardan birisi de, Baykal’ın orada yaşayan Fethullah Gülen’i kastederek, ABD’den Pennsylvania’dan gelen mesajların samimiyetine inandığını söylemesiydi.
Baykal, görüntülerin içeriğini doğrulamak, ya da yalanlamaktan kaçınsa da, ‘meskene tecavüz’ yoluyla edinildiğini, bunun da hükümetin bilgisi dışında olamayacağını öne sürüyordu.
Başbakan Tayyip Erdoğan buna sert yanıt verdi. Başından bu yana bu olaya ilkesel olarak karşı çıktığını, görüntülerin yayılmasını engellemeye çalışıp soruşturma talimatı verdiğini hatırlattı ve Baykal’ın iddiasına ‘Ahlaksız bir iftira’ diye karşılık verdi.
Sonra da, görüntülerin ‘Yalanlanmadığına’ vurgu yapıp, ‘Ellerinde somut bilgi, belge varsa, gecikmeden yetkili makamlara ve savcılıklara versinler’ diye Baykal’ın meydan okumasına karşı meydan okudu.
Baykal: Göreceksiniz
Baykal ile CHP Genel Başkanlığı’ndan istifasını izleyen saatlerde telefonla görüşüp sorularımızın bir kısmını sorma imkânı buldum. Bir kısmını diyorum, çünkü hem Baykal anlaşılabilir bir zaman sıkıntısı içindeydi, hem de bazı soruları almak istemedi. Sorup yanıt alabildiklerimi aktarıyorum:
* Kurultaya dek geçecek iki hafta sürede hükümete yönelik iddianıza ilişkin kamuoyuna yeni bilgi, belge sunacak mısınız?
* Önemli saptamalarda, iddialarda bulundum; hepsi doğrudur. Dediklerimin doğru olduğu görülecek. Ne zaman realize olur bilemem, ama hükümetin tek taraflı üzüntü sözleriyle, laflarıyla bu iş çözülmez. İddialarımın arkasındayım, bu bir hükümet komplosudur.
* 15 gün dediniz. 15 gün önce 25 Nisan’daki İstanbul temaslarınız var. Görüntüler İstanbul’da mı alındı sizce?
* 15 gün içinde diyoruz. Sıcağı sıcağına hazırlanmış bir komplo bu.
* Sıcağı sıcağına derken bir durumun ortaya çıkmasını mı kastediyorsunuz?
* Hayır bir şey kastetmiyorum. Daha fazla ayrıntıya girmem şimdi. Ama buna inanın, bir şeyi bilerek söylüyorum.
* Pensilvanya’ya yaptığınız gönderme ne anlama geliyordu?
* Birtakım yorumlar yapıldı; parti içindendir, efendim cemaat işidir diye. Bizce bu hükümetin bilgisi içindedir. Göreceksiniz.
* Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün sizi aradığı bilgisi var. Doğru mu? Hükümetten arayan oldu mu?
* Doğru, sayın Cumhurbaşkanı aradı, üzüntülerini bildirdi. Hükümetten arayan olmadı.
* CHP kurultayında partililerin sizi yeniden aday göstereceği bilgisi var. Bunu kabul edecek misiniz?
* Bunu şimdi konuşmayalım. Gelişmeleri izleyelim.
Muhtemel gelişmeler
Bir açıdan bakıldığında, Baykal istifa ile yapması gerekeni yaptı. Bu iddiaların manevi yükünü CHP genel başkanı sıfatıyla taşıması hem kendisini, hem partisini giderek daha çok yıpratacaktı. Yalnızca şahsiyet açısından değil, Türkiye’nin Anayasa referandumuna doğru yol aldığı, CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne başvuru hazırlığını gündeme aldığı ve 22-23 Mayıs kurultayına gittiği bir sırada, siyaset açısından da doğru olan buydu.
Ancak istifa, Baykal’ın Kurultay’da aday gösterilip yeniden seçilse bile tek başına CHP’yi de, kendisini de görüntülerle ortaya çıkan sıkıntıdan rahatlatmaz. Baykal, Erdoğan’la dün ortaya çıkan restleşmesinde kamuoyuna yeni bilgi ve belge sunamaz ise -ki kendisi ‘göreceksiniz’ diyor- CHP’nin başına yeniden geçse bile, CHP’yi daha ileriye taşımakta yetersiz kalır. Tersine, bu belden aşağı işin hükümetin bilgisi içinde olduğunu kanıtlarsa, güçlenir, Erdoğan zor durumda kalır.
Her halükârda, Kurultay’da Baykal yeniden başkan seçilmese de, yeni seçilecek başkanın Baykal’ın da onayıyla adaylığını ilan edeceği, en azından CHP’de dün hâkim olan ruh haline bakılarak söylenebilir.
Neleri tartışıyoruz farkında mısınız?
radikal
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle