En Sıcak Konular

Ismet Berkan


Ismet Berkan
0 0 0000

'Yararsız doğrular'



Ben kaçırmışım, Cengiz Çandar’ın dünkü yazısından öğrendim, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin değerli ve önemli hukukçularından Prof. Dr. Mithat Sancar, halen tartışılan Anayasa paketini yetersiz bulup demokratikleşmeyi daha bütüncül getiren bir Anayasa değişikliği isteyenlerin görüşleri için
‘Yararsız doğrular’ demiş.
Aslında güzel benzetme. Yani, bu köşede de savunulan, TÜSİAD’dan işçi sendikalarına ve bir bildiriyle görüşlerini açıklayan bir grup aydına kadar geniş sayılabilecek bir kesim tarafından dile getirilen görüşlerin hiç değilse ‘doğru’ olduğu kabul ediliyor.
İşin ‘yararsızlık’ bölümü ise bir başka konu.
***
Birbirimizi yemekten sofradaki yemeğin tadına varamayan bir topluma dönüştüğümüzden olsa gerek, son dönemin kavga konusu da bu: Ak Parti’nin ortaya attığı Anayasa değişikliği teklifini desteklemeli mi desteklememeli mi?
Destekleyenler belli. ‘Bu kadarı da bir şey’ diyorlar, ‘İleri doğru, demokratikleşmeye doğru küçük de olsa bir adım, şimdi ele geçen fırsat ileride tekrar gelmeyebilir, destekliyoruz.’
Desteklemeyenler ikiye ayrılıyor kabaca: Ak Parti tarafından getirilen hiçbir şeyi desteklememeye yeminli olanlar var, onlar tartışma dışı zaten. İkinci kesim ise, galiba ben de oradayım, kabaca ‘Madem Anayasa değiştirmeye kalkışıyoruz, gelin şunu topyekûn veya gerçekten anlamlı olacak şekilde değiştirme-nin bir yolunu arayalım, daha geniş uzlaşmaların peşine düşelim, daha tutarlı bir şey yapalım’ diyorlar. Veya ben öyle anlıyorum.
Pek çok köşede okuyorsunuz, işte bu destekleyenler ile benim de aralarında bulunduğum
ikinci grup arasında bir laf yarıştırma hali başladı.
Bana soracak olursanız, benim şimdi ‘desteklemeyenler’ dediğim kesim, şu anki tartışma ortamını bir fırsat olarak görüyor, yarın mesele referanduma kadar gidecek olursa onların önemli bir bölümü ‘Evet’ oyu verecektir, oyunun rengini de belli edecektir ama şu an elde hâlâ taslağa etkide bulunma, katkıda bulunma imkânı varken bunu da kullanmak istiyor insanlar, bence son derece normal.
Ama öyle bir haldeyiz ki, böyle katkı vermek istediğinde, biraz olsun eleştirel olduğunda bile, en kibarından ‘Faydasız doğrular’ söyleyen bir nevi çoluk çocuk, naif insan muamelesi görüveriyorsun işte.
***
Mithat Sancar’ı çok sever ve takdir de ederim, üstelik onun özellikle Kürt meselesinde iki halkın barışması konusunda sık sık verdiği Güney Afrika ve Bulgaristan örnekleri gibi ‘faydasız doğrular’ı da ilgiyle dinlerim. Ama bu aşamada ondan ‘reel politik’ dersi almak çok da hoşuma gitmedi doğrusu.
Kendi adıma konuşayım, elbette gazeteci-siyaset yorumcusu olarak reel politikle ilgiliyim, neyin mümkün neyin değil olduğunu hep kestirmeye çalışıyorum ve kapsamlı bir Anayasa değişikliğini de mümkün görmüyorum.
Ama mümkün değil diye bunu hatırlatmaktan, yeni Anayasa’nın dayanması gereken temel prensipler konusunda görüşlerimi açıklamaktan da geri durmuyorum.
Öte yandan, gerçekten reel politikten konuşuyorsak, şu anki teklifin de yasalaşacağından henüz emin değilim; bunu Ak Parti açısından bir siyasi kumar olarak görüyorum. Ne var ki, Ak Parti sürecin istediği herhangi bir anında bu kumardan vazgeçebilir, gözü devam etmeyi kesmeyebilir,
bunu da hep akılda tutmak lazım.
Şu anki gerçek, Ak Parti’nin BDP’li milletvekillerini iknaya çalışıp 330’u garantileme çabasında olduğu. BDP de dün itibarıyla pazarlık masasına oturmak istediği sinyalini verdi; büyük olasılıkla pazarlık sonuç verecek ve paket 330’un üstünde oyla kabul edilecektir. Ama 367’yi, yani referandumsuz değişiklik sınırını herhalde bulamayacak.
O zaman referanduma odaklanacak ülke; haziran sonu veya ağustos sonunda yapılacak referandum için çok sert, çok amansız bir kampanya yürütülecek demektir. Ve işin kötüsü, referandumda Anayasa değil
Ak Parti oylanacak.
***
Son bir ‘faydasız doğru’ ile sözümü bitireyim: Bu kadar gergin bir referandumun ülkede barış içinde birlikte yaşamaya, yani demokrasiye ne kadar faydası olacaktır acaba?

radikal



Bu yazı 961 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Temmuz 2012 ‘Tanrı Parçacığı’ bize neler vaat ediyor?
    • 10 Mart 2012 Tartışmayı içerikten biçime kaydırmak
    • 25 Haziran 2011 PKK dağdan nasıl iner
    • 26 Şubat 2011 1968 neden 68’de olduysa, şimdi de isyanlar ondan oluyor
    • 26 Aralık 2010 Seçim soruları: AK Parti kaç alacak, ya CHP?
    • 2 Kasım 2010 PKK’nın içine girdiği açmazı görmek
    • 31 Ekim 2010 ‘Kırmızı Kitap’efsanesinin sırları
    • 27 Temmuz 2010 Askeri vesayetin hukuki altyapısı
    • 24 Temmuz 2010 Enerji stratejimiz var mı?
    • 21 Temmuz 2010 Sahiden 12 Eylül'ü mü oylayacağız?
    • 14 Temmuz 2010 İran çelişkileri ve iç politika yansımaları
    • 7 Temmuz 2010 Liderler neden görüşecek, neyi görüşecek?
    • 5 Temmuz 2010 Dindar solcular
    • 3 Temmuz 2010 Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!
    • 26 Haziran 2010 Hep aynı denklemin içine sıkışmak
    • 24 Haziran 2010 Eşit yurttaşlığa dayalı demokratik cumhuriyet
    • 13 Haziran 2010 Karpuz gibi ortasından ikiye bölünmüş ülke...
    • 6 Haziran 2010 Mahkûmun açmazı: Hayattaki karşılığı
    • 24 Mayıs 2010 Maalesef bizde hattı muhalefet yoktur, sathı muhalefet vardır
    • 4 Mayıs 2010 Eski defterleri açmak...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,239 µs