Prof. Dr. İlber Ortaylı Ankara Üniversitesi SBF'de okuduğumuz yıllardan beri tanıdığım bir arkadaşımdır. Benden iki yıl sonra 1969'da mezun olmuştur.
O günlerin öğrenci hareketlerinden uzak durmuş, kendini yetişmesine vermiştir. Çok sayıda dil öğrenmiş, iyi bir son dönem Osmanlı tarihçisi olmuştur. Sanırım basında çıkan ilk yazılarını 1980'lerde Cumhuriyet'te benim yönettiğim kitap sayfasında yazmıştır. "İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı" başlıklı kitabı, değerli bir eserdir. Tanzimat reformlarının Türkiye'nin yarı-sömürgeleşmesinde değil, modernleşmesinde dönüm noktası olduğunu belki en iyi anlatan kitap, odur. Bu kitabı ve başka çalışmalarıyla, artan bir itibar kazanmıştır.
Tanıdığım kadarıyla İlber'in yaşlandıkça gelişen bir huyu, neredeyse dikkat çeken her fikre ve kişiye olumsuz bakması, kimseleri beğenmemesi. (Bazı arkadaşlara göre bu huyu toplumdan gördüğü artan ilgiyle birleşince, onu bir tür megalomaniye götürdü.) İzleyebildiğim kadarıyla son yıllarda İlber, son dönem Osmanlı ve Cumhuriyet tarihine insani ve özgürlükçü bir bakışla yaklaşan fikirlere ve kişilere özel bir tepki göstermekte. 6 Şubat günü Milliyetçi Hareket Partisi'nin bir toplantısında dile getirdiği görüşler, bu tepkinin (belki de ölçüyü kaçırmış) son tezahürleri.
Hayırhah bir okumayla Ortaylı'nın görüşlerinde kimi haklı noktalar bulunabilir. Mümtaz'er Türköne, bu sayfada bunlardan bazılarına değindi (9 Şubat). Ne var ki, Ortaylı'nın militarizm denilen musibeti, yani faşizmin de başta gelen vasıflarından birini, sanki bir erdemmiş gibi sunmasına herhalde gereken cevap verilmelidir.
Ortaylı, "Türklerin birinci vasfının asker millet olması" iddiasından hareketle, "son yıllarda Türkiye'de milliyetinden utanma duygusunun, anti-militarist, asker düşmanı bir topluma doğru gidişin körüklendiğini" ileri sürüyor... "Türk toplumunun militarist olmasından" Avrupa'nın ne zararı olabilir, diye soruyor. Ortaylı militarizmin ne demek olduğunu bilmeden konuşuyor olamaz. Militarizm, siyasi sorunların en iyi askeri yöntemlerle, yani silah zoruyla çözülebileceğini savunmak; ordulara özgü mutlak itaat ilkesinin bütün topluma hakim olmasını istemek; ülkeyi en iyi seçimle işbaşına gelenlerin değil, askerlerin yönetebileceğine inanmak, buna destek vermek demektir.
Militarizm askerlik ile özdeş olmadığı gibi, kesinlikle askerlere özgü bir zihniyet, ideoloji de değildir. Bugün Türkiye'de militarizm, korkarım askerlerden çok siviller arasında yaygındır ve militarizmden kurtulmamız, bunun için büyük güçlükle karşılaşmaktadır.
Militarizme karşı çıkmak, kesinlikle asker düşmanlığı yapmak değildir. Savunma ihtiyacı olduğu sürece ordular, askerler, silahlar olacaktır. Ve Türkiye'nin de işini gereğince yapan bir orduya ihtiyacı vardır.
Türkiye militarizmden çok çekti. Gerek Türkler, gerekse Kürtler arasında yaygın, şiddetle, zorla çözüm zihniyetinin ülkeye son çeyrek asırda verdiği zarar ortada. Ortaylı, "son 30 yılda Fransa olamayışımız"dan yakınıyor... Olamadıysak, bunun baş sorumlusu militarizmdir. Militarist zihniyet Türkiye'de orduya da, askerlere de büyük zarar vermektedir. Çünkü siyasetle uğraşma, TSK'nın görevlerini gereği gibi yerine getirememesi sonucunu verdiği gibi, ne yazık ki saygınlığını da aşındırıyor.
Avrupalılar da militarizmden çok çektiler. Bundan kurtulmak için Avrupa Birliği'ni kurdular; sorunları savaşarak değil konuşarak çözmeye, demokrasiyi yerleştirmeye, yani uygarlığı hakim kılmaya yöneldiler. Büyük çoğunluğumuzla Türkiye olarak biz de, bunun için AB'nin parçası olmak istiyoruz. Evet, AB'ye katılmak bunun için (Ortaylı'nın beğenmediği) bir "saadet" olur... Avrupa devletleri eğer bizi militarizme karşı kışkırtıyorlarsa, ne mutlu onlara...
Ortaylı'nın öteki iddiaları hakkında da söylenecekler çok. Ama şöyle bitireyim: Militarizm ne İlber Ortaylı'ya yakışır, ne de ona ev sahipliği yapan MHP'ye.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle