En Sıcak Konular

Deniz Ülke Arıboğan


Deniz Ülke Arıboğan
0 0 0000

Açılım ve 'Önleyici vuruş'



Bundan yaklaşık 1.5 yıl önce Erzurum'da yaptığım bir konuşma, ummadığım ölçüde ses getirmişti. Söylediğim şey şuydu; 'Devlet olarak tarif ettiğimiz yapının bütün direklerinde, yani yasama, yürütme, yargı ve onun bürokratik ayaklarında büyük bir çatırdama var... Eğer önlem alınmazsa Kürt sorunu kapıda ve bu gidişle Türkiye 2 seneye kadar bölünme tehdidi altına girecek'.
Söylediklerim o dönemde kimilerine çok sert ve rahatsız edici gelmişti. Haklıydılar da, ama zaten ben de, tam da öyle olsun, herkes irkilsin diye, görünen resmi bu kadar keskin bir dille ifade etmiştim. Doğu ve Güneydoğu konusunda büyük bir hazırlık yapılıyordu ve Öcalan'ın yakında hapisten çıkacağına dair ifadeler mitinglerde konuşuluyordu. Bu konuda uluslararası destek de sağlanmış gibi duruyor, şartlar Türkiye'nin aleyhine gelişiyordu. Oysa kimsenin bu konuyla ilgilendiği yoktu ve herkes birbirini yemekle meşguldü. Gerçi şu anda da görüntü çok farklı değil ama devletin odağında, kurumlar arasındaki uzlaşma ve konuya duyarlılık eskisinden daha yüksek.
Buna karşın son günlerde sokaklarda büyük bir kargaşa hakim. Bir yandan da eskisinden daha yaygın bir coğrafi alanda askerlerimize yönelik saldırılar var. Peki, bütün bu olanların açılımla ne ilgisi var? Her şey açılım yüzünden mi? Açılım işleri eskisinden daha berbat hale mi getirdi? Kısa bir analiz...

1- Açılımın halka anlatılması ve yürütülmesi konusunda üslup hataları olsa da mantığı ve zamanlaması son derece doğruydu. Bugün ortaya çıkan ayaklanma görüntüleri açılım politikası başlatılmadan gerçekleşseydi, hem uluslararası meşruiyeti daha yüksek hem de kitlesel tabanı daha yaygın olurdu. Uzunca bir süredir hazırlanan bir ayaklanma ortamının tabanı, -Amerikalıların pek bayıldığı terminolojiyle- önceden/önleyici (pre-emptive/preventive) vuruşla zayıflatıldı.

2- Açılım politikası, isyan başlatma planları yapan radikal Kürtçü grupların prematüre doğumuna yol açtı ve kamuoyu karşısındaki en kabul edilebilir tezlerini ellerinden aldı. Ana dillerini kullanamama, Kürtçe TV izleyememe, Kürtçe adların kullanılmasının yasaklanması gibi birçok konu masaya yatırıldı ve geniş kesim bu konuyu tartışmaya başladı. Bu gelişme dünya kamuoyu tarafından da yakından izlenen bir ilerlemeydi. Şimdi ise ayaklanmanın gerekçesi 17 santimetrekareye sıkıştı ve Öcalan'ın odasının konforundan başka savunulacak bir durum kalmadı. Tezi olmayan hareketin anlamı da olmaz, sadece geçici müddetle şiddet kullanabilir. Bu da onlardan birisi haline geldi.

3- Sokaklarda başlayan hareket henüz kitlesel bir destek bulmuş sayılmaz, lakin yanlış önlemler olayları genişletebilir. Sokakları karıştırıp, taş ve molotofkokteyli atan grupların çocuk ve gençlerden oluştuğu göz ardı edilmemelidir. Çocuklara yönelik şefkat ve hoşgörü ile onları manipüle edenlere yönelik sertliğin birbirinin yerine geçmemesi çok önemlidir. Bu açıdan 'çocukları bırakın, arkasındakilere bakın' demek en uygunudur.

4- DTP'nin yarattığı gerginliğin geniş toplumsal zeminde de bir karşılığının olması kaçınılmazdır. Bugüne kadar hiçbir zaman Müslüman kitleye yönelmeyen ve 'Türk milliyetçiliği' çerçevesinde şekillenen tepkinin ilk defa anti Kürt bir tavra dönüşmesi riski vardır. Bu noktada devletin sertleşmesi -Kürtçülere karşı-, halkın sertleşmesinin -Kürtlere karşı- önüne geçebilir. Halk yığınları tepki gösterirken seçici davranamazlar, oysa devletin böyle bir lüksü vardır. Çatışmayı organize eden, destekleyen, ondan beslenen siyasi figürlere karşı yasal ve sert tedbirler almak, bu noktadan sonra bir denge aracı olarak değerlendirilebilir. Bunu yaparken açılımı kapatmamak, aksine tüm halkımızın daha özgür, mutlu ve kendilerini ifade hürriyetine sahip bireyler olabilmesi adına her yolu açmak gerekir. Bu denge çok önemlidir.

5- Çatışma ortamlarında polis güçlerinin güçlü, donanımlı ve bilinçli hareket etmeleri ve askerlerin bu görüntüye girmemeleri doğrudur. Dünya kamuoyu sokak çatışmalarına aşinadır ama halkın karşısında asker görüntüsüne yakın durmaz. Görev polisin ve istihbaratındır.

6- Açılım DTP'ye ya da onu destekleyenlere değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlarına yöneliktir. Açılımı başlatanlar da, açılım bitmiştir diye ilan edenler de onlar olamazlar. Başlatmak da bitirmek de devletin yetkisindedir. (Açılım bitmiştir derken, sevincinden yüzünde güller açan Emine Ayna hanıma ithaf olunur.)

akşam



Bu yazı 1,139 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 21 Eylül 2012 Düşünce ve ifade özgürlüğünden nefret söylemine
    • 17 Eylül 2012 Ciddi bir temizlik harekatı yapılıyor
    • 31 Ağustos 2012 Terörle mücadele meselesi!
    • 29 Ağustos 2012 Neymiş bu sıfır sorun?
    • 27 Ağustos 2012 Suriyeli mülteciler ve tampon bölge
    • 17 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün'ün kaçırılması konusu
    • 13 Ağustos 2012 Türkiye'de iç siyasetin dönüşümü
    • 3 Ağustos 2012 Dünya nereye gidiyor?
    • 4 Temmuz 2012 Kürt sorunu mu?
    • 8 Haziran 2012 Kılıçdaroğlu-Erdoğan görüşmesi
    • 6 Haziran 2012 Suriye'de son tango!
    • 2 Mayıs 2012 Yeni Ortadoğu'nun İsrail'i
    • 20 Nisan 2012 Dış politikada ilkeler
    • 28 Mart 2012 Nükleer Güvenlik Zirvesi ve Suriye
    • 23 Mart 2012 Ekonomik kriz milliyetçiliği besleyecek mi?
    • 21 Mart 2012 Afganistan ne için?
    • 7 Mart 2012 Putin'in üçüncü dönemi
    • 22 Şubat 2012 Xi Jinping Türkiye'de!
    • 10 Şubat 2012 Devlet devletin kurdu mu?
    • 8 Şubat 2012 Suriye sadece iç meselemiz mi?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,591 µs