En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

İstenen, ölüme endeksli bir yaşam mı?



Belediye otobüsüne molotof kokteyli atarak, yaşamdaki tek amacı üniversiteye girmek olan 17 yaşındaki Serap Eser’i yakarak öldürmenin “Kürt Sorunu” ile ne ilgisi olabilir?

Hiçbir ilgisi olamaz çünkü bu düpedüz iğrenç bir cinayet...

Haftanın ilk günü gözümü “dünyaya” açar açmaz okkalı bir manevi tokat gibi yüreğimde hissettiğim bir diğer acı da Tuzla Tersanesi’ndeki 130. ölüm oldu... 43 yaşındaki kaynak ustası Ercan Sanar da düşerek ölüverdi.

Akşamüstü Tokat’tan gelen pusu haberi de savaş lobisinin yedi günahsız askerimizin canına kıyarak barışı yok etmeye yönelik çıldırdığını gösteriyordu.

Tabii bir askeri timin böylesine rahatlıkla pusuya düşürülmesine de lanet okudum.

Sabahki iç sıkıntılarım katmerlendi...

***

Dünkü Erdoğan-Obama görüşmesi, “kaçmazlar” diye bırakılan “şüpheli” paşalar, DTP’nin, dolayısıyla “demokratik açılımın” da kaderini belirleyecek bugünkü kapatılma davası, bu ölüm haberlerinin ardından, insanların çok daha iyi yaşayabilecekken göz göre göre yitip gitmelerinin karşısında önemsizleşerek sıralandı...

Sabahın köründe dünya basınını tararken, “insanoğlu”nun bu topraklarda ne kadar değersiz olduğunu bilincimde bir kez daha güncellemiştim zaten.

Dün Kopenhag’da 192 ülkeden 15 bin kişinin katılımıyla başlayan ve üzerinde yaşamakta olduğumuz dünyanın kaderi açısından son derece önemli olan tarihin en büyük iklim toplantısı...

45 ülkeden 56 gazetede, bugün dünya liderlerinden esaslı bir karar almalarını isteyen, aksi halde iklim değişiminin yerküre üzerinde yıkıcı etkisi olacağı uyarısında bulunan ortak bir yazı yayımlanarak karşılanırken, Türkiye medyası bu ortaklığın dışındaydı.

***

İki hafta sürecek toplantılar, 18 Aralık’ta ABD Başkanı Barack Obama da dâhil, 105 dünya liderinin katılacağı zirveyle sona erecek. Toplantıda, sera gazlarının atmosfere salınmasının azaltılması ve yoksul ülkelere temiz teknoloji için milyarlarca dolarlık yardım yapılması yönünde anlaşmaya varılması hedefleniyor. Zirvede, karbon gazlarının azaltılmasının yol açacağı maliyetin paylaşımı konusunda zengin ülkelerle yoksul ülkeler arasındaki derin güvensizliğin de üstesinden gelinmesi ümit ediliyor.

***

Çağın büyük bir duyarlılıkla yaklaştığı konular bizde ıskalanınca ben “ikincigrup.com” sitesine müracaat ederim... Baktım, Çağlar Şavkay, dünya medyasının ortaklaşa yayınladığı bildiriyi tercüme ederek kendi sütununa taşımış:

“Son 14 senenin 11’i en yüksek sıcak iklim şartlarında geçirildi; Grönland’ın buzulları eriyor. Bilim dünyası için bu felaketin sebebinin ‘insan’ olup olmadığı artık bir önem taşımıyor; sadece, bu felaketi önlemek için neler yapabiliriz, ne kadar zamanımız kaldı, işte buna karar veriyoruz. Önümüzdeki 12 gün, Kopenhag’da 192 ülkenin temsilcileri işte bu geri döndürülmeyecek iklim felaketini nasıl durdurabiliriz diye tartışacaklar. 192 ülkeye çağrımız şudur; kabahati birbirinizin üstüne yığmayın; bu bir zengin-yoksul ülkeler, güney-kuzey kavgası değildir; iklim değişikliği hepimizi ilgilendiren ve hep beraber önleyebileceğimiz bir tehlikedir. Dünya, önümüzdeki yıllarda ısının 2 dereceden fazla artmaması için gerekli tedbirleri almalıdır; bunun içinde karbon salmalarını mutlaka azaltmalıyız; 3 veya 4 derecelik bir ısı artışı, kıtaları kurutacak ve en verimli tarım alanlarını çölleştirebilecektir... 

Sosyal adalet, zengin ülkelerin, yoksul ülkelerin iklim değişikliğine uyma çabalarını finanse etmesini, daha yeni ve temiz enerji kullanımının yaygınlaştırılmasını buyuruyor. Bütün bu çabalar, son ekonomik krizden daha pahalıya mal olmayacak. Gelişmiş zengin ülkelerde yaşayan bizler, hayat ve yaşama biçimlerimizi ve alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz; satın alma, beslenme ve seyahat etme alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz; enerjiyi daha az kullanmalıyız; bu yeni yaşam biçiminin ekonomisi de daha çok büyümeyi ve daha kaliteli yaşamayı sağlayacaktır hiç kuşku yok. İklim değişikliklerini kontrol altında tutabilmek, iyimserliğin, kötümserlikle çatışmasından, ileri görüşün, görmemekle savaşından galip çıkmasıyla mümkün...”

***

Doğrudan insanı tehdit eden bu kadar dehşet verici tehlikelere karşı neden duyarsızız diye düşündüm.

Soruma kendim cevap verdim:

Çünkü biz AIDS’li kadınla yatmaktan ürkmeyen ama “bölünmekten” korkan bir ülkeyiz.

Tutuşmuş bir gaz tüpünü kucaklamayı normal karşılayıp, iklim nedeniyle çökmekte ve göçmekte olan dünyaya aldırmamamız da normaldir...

star



Bu yazı 915 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,342 µs