Önümüzdeki haftanın cevabı en çok merak edilen sorusu hiç kuşkusuz Anayasa Mahkemesi'nin DTP davasında ne yönde karar vereceğidir. Mahkeme acaba, raportörlerin görüşüne katılıp iki adımda zaten tıknefes hale gelen "Açılım" sürecinin sonunu mu ilan edecektir, yoksa bir "yüksek mahkeme"de bulunması gereken tabii hasletler doğrultusunda bir sorumlu bir tutum mu sergileyecektir.
"Raportörler"in sözü geçince hatırladım: Önümde duran iki farklı gazete haberi raportörlerin mahkemeye bildirdikleri görüş hakkında öyle temelsiz bilgiler veriyor ki, doğrusu bu kadar olur.
Birinci haber "Raportörler, hazine yardımının kesilmesinin yeterli olmayacağı yönünde görüş bildirdi" diyor. Çok şaşırtıcı, çünkü biraz aşağıda Prof. Özbudun'un açıkladığı gibi, DTP zaten hazine yardımı almıyor.
İkinci haber "Ancak raportörler bu odak olmanın 'yoğun' olmadığına işaret ederek, DTP'nin de farklı cezalara çarptırılması yönünde görüş bildirdi "diyor. Bu da çok şaşırtıcı, çünkü DTP'nin önünde kapatılmaktan başka "farklı ceza" yok.
Umarız, raportörlerin görüşünün olumsuz olduğunu bildiren haber de bunlar gibi temelsizdir.
Aslına bakacak olursanız, davanın esastan görüşülmesine ilişkin takvimin belirlenmesi de tam Türkiye'ye özgü bir seçim olsa gerek. Anayasa Mahkemesi'den Meclis'teki iki büyük muhalefet partisinin var güçleriyle karşı durdukları bir süreci hepten durduran bir kararın çıkması, kafalarda -ister istemez- "zamanı mıydı?" türünden bir soru işaretinin belirmesine yol açacaktır.
Prof. Ergun Özbudun'un hatırlattığı gibi, davanın bir özelliği de, Anayasa'nın siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin faslında yer alan üç seçenekten birisinin DTP'nin devletten yardım almayan bir parti olması bakımından "otomatikman" ortadan kalkmasıdır. Özbudun bu hususu ve muhtemel kapatma kararını şöyle yorumluyor: "Hazine yardımı almayan bir partiye tek seçenek kapatma gibi oluyor. Bu da bir adaletsizlik kaynağı. (…) Kapatma siyasi bakımdan vahim sonuçlar doğurur. Yani açılımı büyük ölçüde tehlikeye atar. Çünkü mevcut olan tek legal muhatabınızı ortadan kaldırır."
Bu değerlendirme karşısında "DTP mi legal muhatap?" diye soranların sayısının az olmadığını biliyoruz. Ben bu görüşü paylaşanlara –bir kere daha- şu soruyu yöneltmek isterim: DTP de kapatılırsa, toplumun bir an önce sona ermesini dilediği ülkenin en büyük sorununun çözümü doğrultusunda kiminle konuşarak yol alınacaktır? "Konuşmaya ne gerek var?" diyenlere sözüm yok zaten; ama önümüzdeki sorunu sonuç olarak "siyasi" nitelikte bulanlar, aksi takdirde ortaya gerçekten vahim sonuçlar çıkacağı unutulmamalıdır. Akılcı yöntem bütün gücümüzle "legal muhataplar" yaratmak mıdır, yoksa olduğu kadarıyla önümüzde duran "legal muhataplar"ı işgal ettikleri konumlardan söküp atmak mıdır?
Mahmut Alınak'ın bu çerçevede savunduğu şu görüş yanlış değil tabii ki: "Legal zeminin kapatılması illegaliteye hizmettir. Eğer illegaliteye hizmet edilmek isteniyorsa, gelişsin güçlensin isteniyorsa o zaman söylenecek fazla bir şey yok. DTP şu anda, gerçekçi olmak gerekiyor, kuşatma altında. Ne söyleniyorsa, ne yapılıyorsa aleyhinde kullanılıyor. Yargı, medya, hükümet açısından da parti kuşatılmış ve nefessiz bırakılmış."
Demek ki karar gününe neredeyse saatler kalmış olsa da, yapılması gereken, Ak Parti'nin aynı Mahkeme'deki sıkıntılı günlerinde hemen herkes tarafından haklı olarak dile getirilen güçlü itirazın bir benzerinin bu sefer de "DTP'ye de dokunma!" şeklinde yükselmesidir.
"Yargı bağımsızdır ve her türlü etkiden münezzehtir" diye düşünmeyin, tecrübe ile sabit ki yok böyle bir şey… Hele de siyasi davalar söz konusu olduğunda. Ülke ve toplum olarak başımızda bulunan büyük bir derdi akılla ve sabırla defedebilmek için (günahları ve sevapları ile) önümüzde duran "tek legal muhataba" sahip çıkalım. Tekrar, bir kere daha başa dönmemek için…
yenişafak
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle