En Sıcak Konular

Nasuhi Güngör


Nasuhi Güngör
0 0 0000

Danıştay ve milletin vicdanı



Güzel bir gelenektir. Bayramlarda kırgınlıklar unutulur, en azından bir kenara bırakılır.

Bu yazı okunurken insanlar bayram telaşı içinde olacaklar. Yola çıkanlar, çıkmaya hazırlananlar, kurban kesmek için binbir güçlüğü aşmaya çalışanlar, çocuklarına bayram sevinci yaşatmak için varını yoğunu seferber edenler.

***

Yazı için bilgisayarın başına geçmeden önce bunları düşünüyordum.

Gündeme baktım.

Açılım tartışmaları tüm hızıyla devam ediyor.

DTP’nin İzmir’de sahneye koyduğu ‘Dayak yiyen Kürt haklıdır’ oyunu üzerindeki atışmalar da.

Devleti IMF üzerinden sömürmeyi alışkanlık haline getirenler, bu kez The Economist üzerinden Türkiye’yi tehdit ediyorlar.

‘IMF ile anlaşma olmazsa Türkiye’de sosyal patlama olur.’

Memur eylemi, bir taraftan hak ararken, diğer yandan milyonları mağdur ederek devam ediyor.

***

Lakin bayram öncesi kelimenin tam anlamıyla şok edici haber akşam saatlerinde geliyor.

Haber şöyle:

‘Danıştay 8. Dairesi, yıllarca meslek liselerini mağdur eden katsayı adaletsizliğini kaldıran kararı durdurdu. Danıştay, YÖK’ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini oy birliği ile durdurdu. Bu karara göre, düz liseler ile aralarında imam hatip liselerinin de bulunduğu meslek liseleri arasında üniversiteye girişte katsayı adaletsizliği devam edecek.’

Yani, YÖK’ün 28 Şubat dönemine ait bir büyük adaletsizliği ve ayrımcılığı gidermek için yaptığı düzenleme Danıştay kapısından geri dönüyor.

YÖK’ün attığı bu adım umut vericiydi. Sadece imam-hatipler açısından değil, genelde meslek liseleri için de büyük önem taşıyordu.

Ama o malum zihniyet, o bildik kafa yapısı bunu hazmedemedi.

Pek çok kesimden destek gören bu düzenlemeye İstanbul Barosu

karşı çıktı. Şu gerekçeyle:
‘YÖK bu uygulaması ile meslek lisesi mezunlarının haklarını koruyor görüntüsü altında, aslında imam hatip lisesi mezunlarının katsayı puanı uygulanmaksızın genel (düz) lise mezunları gibi üniversitelere girmelerinin yolunu açmış bulunmaktadır.’

Baro, bu açıklamanın ardından düzenlemenin durdurulması için Danıştay kapısına koştu. Unutmadan, İstanbul Barosu’nun başında daha imam-hatip okullarında matematik dersi olduğunu dahi bilmeden açıklama yapma cesaretine (!) sahip bir isim, Muammer Aydın oturuyor.

Bu cehaletin bir başka versiyonu da 28 Şubat döneminde ‘İmam-hatiplerde felsefe okutulmuyor’ diyerek kargalara malzeme olmuştu.

İşin daha vahimi şu. Aynı Danıştay daha önce bu mesele kendisine geldiğinde bambaşka bir cevap vermişti.

Danıştay 8’inci Dairesi, daha önce kendisine açılan benzeri davalarda “Katsayı belirleme ve sınav sistemini değiştirme yetkisi YÖK’tedir” diyerek doğru adres göstermişti.

Küçük bir ayrıntıyı hatırlayalım. O dönem YÖK’te bu adaletsizliği ‘1000 yıl da olsa devam ettirme’ azminde ve kararında olan bir başkan vardı!

Demek ki hukuk şöyle işliyor. Eğer YÖK’ün başında sizinle aynı kafa yapısında birileri varsa, topu tekrar ona atıyorsunuz. Emanet ehil ellerde!

Yok eğer bu ülkede milyonları mağdur eden bir konuda aklı başında bir düzenleme yapılırsa, işi kendinizin sayıp karar veriyorsunuz!

Pes doğrusu!

***

Birkaç haftadır olup bitene bir bakın.

Dün Dersim’de olanlar bugün nasıl hatırlanıyor.

Meclis kürsüsünde katliamı savunanlar, milletin vicdanında nasıl mahkum olup insan içine çıkamaz hale geliyor.

Hukuku istediğiniz gibi evirip çevirmenin bir bedeli var.

Ama tarih önünde ve milletin vicdanında mahkum olmak sizi ürpertmiyorsa, söylenecek söz yok.

star



Bu yazı 928 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Nisan 2013 Kraliyet patron, biz taşeron muyuz?
    • 27 Eylül 2012 Ordu neden değişmek zorunda
    • 21 Eylül 2012 Eylül ayının kara listesi
    • 14 Eylül 2012 Yeni Türkiye ve yeni ekonomik model
    • 13 Eylül 2012 Libya saldırısı ve Türkiye’nin kodları
    • 3 Eylül 2012 Türkiye’nin yalnızlığı ve Mısır
    • 30 Ağustos 2012 Ankara-Paris rekabeti
    • 24 Ağustos 2012 İstihbarat zaafı var mı?
    • 23 Ağustos 2012 BDP niçin çıldırdı?
    • 17 Ağustos 2012 Fırsat treni telaşı
    • 16 Ağustos 2012 Yola nasıl devam edeceğiz?
    • 10 Ağustos 2012 ‘Gergin Barış’ın sonu mu?
    • 6 Ağustos 2012 PKK’nın intiharı
    • 27 Temmuz 2012 Henüz vakit varken
    • 20 Temmuz 2012 Suriye sorunu ve Türkiye’nin özgüveni
    • 19 Temmuz 2012 Şam’daki patlama ve Moskova’daki Türkiye
    • 28 Haziran 2012 Türkiye itibar mı kaybediyor?
    • 22 Haziran 2012 Mısır, Suriye ve derin iktidarlar
    • 21 Haziran 2012 Müzakere akıldır, güçtür
    • 14 Haziran 2012 Beka endişesinin dayanılmaz cazibesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,734 µs