En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Asker değil, avukat ol!



Ne yalan söyleyeyim, Taksim’deki cübbeli eylem sırasında bir otelin penceresinden sarkıtılan “Darbeci Baro, Taksim’e hoş geldin” pankartı çok hoşuma gitti, adeta içimin yağları eridi.

Pankartı asanlar gözaltına alınmış...

Falakaya yatırılsınlar...

Hatta, “sözde barış”, “sözde demokrasi”, “sözde insan hakları ihlalleri” diye iddianame yazan cumhuriyetimizin “koruyucu savcısı”na teslim edilsinler... O gereğini yapar...

Bazı basın yayın organları, haberi, “Taksim’i karıştıran pankart” başlığıyla duyurdu.

Karışan bir şey yok oysa...

Pankartı gördükten sonra deliye dönen ve işi otel basıp görevli tartaklamaya vardıran heyecanlı arkadaşların “heyecanlı celallenmeleri” dışında ortada herhangi bir olay yok...

Hayır, mahut pankarta dayanarak, yürüyenlerin “darbeci” olduğunu söylemeye çalışmıyorum.

Darbeci elbette değiller de... Ne yaptıklarını bilmiyorlar. Eylemlerinin neye hizmet ettiğini farkedemiyorlar.

Madem bir pankartla galeyana gelecek kadar heyecanlılar, hadi onları daha da heyecanlandırayım:

İstanbul Barosu maalesef sınıfta kalmıştır.

İstedikleri kadar yürüsünler, istedikleri kadar slogan atsınlar... “İstanbul Barosu” ve “hukuk”, iyi bir ikili oluşturmuyor artık...

Neden mi?

Darbecileri yargı karşısına çıkarmaya çalıştığı gerekçesiyle meslekten atılan Adana Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, AİHM kararıyla “mesleğe dönme hakkını” elde etti... HSYK duvarıyla karşılaştı.

Madem mesleğe dönemiyordu, “Bari avukatlık yapayım” dedi, elinde kapı gibi belgeyle İstanbul Barosu’nun kapısına dayandı.

Bu kez, Muammer Aydın engeliyle karşılaştı.

Muammer Aydın, “Eşitlik, ancak eşit insanlar arasında olur” 

demiş, bunu diyebilmiş bir avukattır. Kendisi aynı zamanda İstanbul Barosu Başkanı’dır.
Bu baronun ihdas ettiği bir de hukuk ödülü vardır.

İsmi, “Mahmut Esat Bozkurt Hukuk Ödülü”dür.

Bu ödül, her yıl, Ömer Faruk Eminağaoğlu türünden hukukçular arasında paylaştırılmaktadır.

İnsan “hukuk ödülü” ihdas eder de, buna Mahmut Esat Bozkurt gibi, faşizan görüşleriyle tanınmış ve hukukla ilişkisi “tartışmalı” birinin ismin mi koyar?

İstanbul Barosu bunu yaptı işte...

Biz bu baronun, “temel hak ve özgürlükler” konusunda ne düşündüğünü bilmiyoruz.

Esasında biliyoruz...

Sırası geldiğinde “hukukun üstünlüğü” türünden güzel laflar ediyorlar da, “inanç özgürlüğü” konusuna hiç girmiyorlar... Parti kapatma davalarına ve Anayasa Mahkemesi’nin hukuku zorlayan kararlarına ses çıkarmıyorlar..  “367” saçmalığını geniş bir hoşgörüyle izleyebiliyorlar...  Bombalarıyla, silahlarıyla, darbe planlarıyla suçüstü yakalanan “örgüt” konusunda en müsamahakâr tavrı takınabiliyorlar.

Çağdaş ülkelerde “savunma kuruluşları”, yani barolar, pozisyonlarını “vatandaşa karşı devlet” anlayışına göre belirlemezler.

Bizde barolar, “müddei devlet”in baskı kurumları gibidir.

Sen hem “hukukun üstünlüğü”nden söz et, hem “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan at... “Hem bağımsız yargı istiyoruz” diye bağır, hem bağımsız yargı olasılığını ortadan kaldıracak darbe örgütlenmesine sahip çık... Hem yasadışı dinlemeye karşı olduğunu söyle, hem altı yıl boyunca yasadışı dinlemeye takılmış siyasetçi için kılını kıpırdatma...

Madem hukuku çok seviyorsun, devleti değil, bireyi savun...

Asker değil, avukat ol...

star



Bu yazı 1,071 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,130 µs