En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

Açılım üslubuna dikkat



Muhalefetin ilk itirazı usule... Yolun başında 'Gizli oturum olmasın, dışarı çıkar anlatırız' diyerek rest çektiler. Bunun üzerine AK Parti fikir değiştirdi, kapalı oturumdan vazgeçti. Sonra 'Ön görüşme 10 Kasım'da olmaz' dediler. CHP '11 Kasım'a ertelensin' diye önerge verdi. MHP de 10 Kasım'a tepkili, o da '12 Kasım'da olsun' dedi.
Her iki parti görüşmelerin Atatürk'ün ölüm yıldönümünü gölgeleyeceğini düşünüyordu. Atatürk'ün 'Yurtta sulh cihanda sulh' sözünü hatırlatan AK Parti ise tam aksine 10 Kasım'ın demokratik açılımın ruhuna çok daha uygun olduğunu söylüyordu.

Kamuoyunun birkaç aydır yoğun şekilde tartıştığı demokratik açılım nihayet parlamento zeminine taşındı. Bu nedenle dün bütün gözler Meclis'te idi, beklendiği gibi ilk '10 Kasım' tartışması yaşandı.

10 Kasım kuşkusuz Türkiye için özel bir gün. Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk'ün ölüm yıldönümü... Eskiden bütün programlar Atatürk'ü anma üzerineydi, hayatın olağan akışı dururdu, 10 Kasım yas ve matem günüydü. Daha sonra 10 Kasım şekil değiştirdi, yas havası dağıldı, anma yerini anlamaya bıraktı. Doğrusu da buydu.

Eğer, 10 Kasım'da Meclis açıksa, parlamento olağan faaliyetlerine devam ediyorsa demokratik açılımın ön görüşmeleri de pekala yapılabilir. Ben şekil itirazının gereğinden fazla büyütüldüğünü düşünüyorum. Hele kimi CHP sözcülerinin seslendirdiği gibi 'özel anlamlar' yüklenmesini doğru bulmuyorum.

Dünkü oturum esasa ilişkin değildi, milletvekilleri akşam saatlerinde 'genel görüşme açılsın mı açılmasın mı' konusunu tartıştı. Bu 10 Kasım'ı niye gölgelesin? Asıl müzakereler ön görüşmeler bittikten en az 48 saat sonra yapılmak zorunda. 21.30'da sona erdiği dikkate alınırsa genel görüşmenin perşembe günü yapılması zora girdi. Cuma veya haftaya kalabilir.

Bugüne kadar demokratik açılım sürecinin genel çerçevesi çizildi, temel amaçtan söz edildi, 'Anaların gözyaşı dinecek.' dendi ancak özüne pek girilmedi. Sürecin yol haritası ne olacak? Ne gibi somut adımlar atılacak? Bu soruların cevabını Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında bulacağız. Ankara'da beklenti bu yönde... Genel görüşmede sadece Erdoğan konuşmayacak, diğer partilerin liderleri de kürsüye çıkacak. Demokratik açılıma nasıl baktıklarını anlatacaklar. Sürece neden karşı çıktıklarını izah edecekler.

Meclis'te tansiyonun yüksek olacağı, dünün havasından belli oldu. Bırakın esası, önergelerin konuşulduğu ön görüşmede bile Meclis'in havası çok gergindi. Başkan Mehmet Ali Şahin birkaç kez ara verdi. İktidarın da muhalefetin de üslubu sertti. Açılımın bizzat kendisinin konuşulacağı oturumun daha gergin geçeceği kesin. Partilerin pozisyonlarında esneklik yok. İktidarın 'tarihî fırsat' dediği açılıma muhalefet 'ihanet ve yıkım' olarak bakıyor.

Dün görüldü ki bu gerilimli havanın açılım sürecini gölgeleme riski var. Neresinden bakarsanız bakın, 'demokratik açılım' son yılların en önemli projesi. Eleştirseniz de umut besleseniz de bu olgu değişmez. Böylesine önemli projenin Meclis gündemine gelmesinden daha doğal ne olabilir. Genel Kurul'da konuşulmasından rahatsızlık duymamak lazım. İktidar ne yapmak istediğini bütün açıklığıyla anlatmalı, muhalefet partileri ise mahzurlarını.

Ancak burada siyasetin üslubu çok önemli... Eğer görüşmelere daha olgun üslup egemen olursa iktidar da muhalefet de kazançlı çıkar. Gerginliğin kimseye yararı yok. Konu hassas ve üstelik herkes ilgili... Tartışmaları yakından izliyor. Meclis'teki yüksek tansiyonun sokağa yansıma riski var. Kürsüye çıkanların sadece milletvekillerine hitap etmediklerini, kamuoyunun da kendilerini pür dikkat dinlediğini unutmamalı.

Meclis'in dünkü havası beni endişelendirdi. Konu hassas, açılım üslubuna aman dikkat...
 
zaman



Bu yazı 918 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,198 µs