En Sıcak Konular

Taha Kıvanç


Taha Kıvanç
0 0 0000

Meğer o bilgi de doğru değilmiş



“Korkulan başa gelir” denir ya, benim durumum şimdi o; korktuğum başıma geldi: Başbakanlık inceleme yaptırmış ve onlarca kafa karıştırıcı internet sitesi açtığı ortaya çıkan Genelkurmay'dan gazetecilere verilen “Başbakanlık talimatıydı” gerekçesinin doğru olmadığını tespit etmiş… Başbakanlık, dün, “Aradık, taradık, internet aç-kapat talimatına arşivde rastlamadık” anlamına gelen bir açıklama yaptı.

Dün burada dillendirdiğim kaygım, Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'a karargâhından doğru olmayan bilgiler ulaştırıldığıydı; yazımın çıktığı gün yaptı Başbakanlık bu açıklamayı…

Olayı biliyorsunuz: Savcılara malum belgenin “Yok” denilen ıslak imzalı orijinalini gönderen üst düzey subay olduğu iddiasındaki 'muhbir', ikinci bir ihbar mektubu eşliğinde bir de 'internet andıcı' deşifre etmişti. Andıca göre, Genelkurmay, aralarında 'irtica.org' ve 'naksibendi.com' gibi onlarca kafa karıştırıcı site açmış, bu yetmezmiş gibi internet haber sitelerini de fişleyip durmuş…

Genelkurmay'ın görev ve yetkileri içerisine girmeyen türden işler bunlar…

Andıcın olumsuz etki yaptığı anlaşılınca, 'ıslak belge' hakkında bilgi sunmak için gazetecileri karargâha çağıran Genelkurmay yetkilileri, bir yandan “Dursun Çiçek ifadeye çağrılmadı ki kendisini göndermemiş olalım” derken, bir yandan da “İnternet sitesi açma ve izleme görevini bize Başbakanlık verdi” şaşırtıcı bilgisini sunmuştu.

Kanı donduran bir bilgiydi bu ve doğru olsaydı derhal Ak Parti'yi ağır eleştirilere muhatap etmek gerekiyordu. Bilginin doğru olmadığını derhal açıkladı Başbakanlık; “Genelkurmay'a hiçbir zaman böyle bir talimat vermedik” kesin tavrıyla hem de…

Genelkurmay'dan bir yetkili, bunun üzerine, “Talimatı veren Başbakanlıktı, ama talimat 2000 yılında verildi” açıklamasıyla çıktı kamuoyu karşısına…

Yani Bülent Ecevit başbakan iken vermiş talimatı…

Dün, burada, “Ecevit'in bilebilecek bir yakınına sordum, 'Bülent Bey asla böyle bir talimat vermedi' diyor, korkarım bu bilgi de yanlış çıkabilir” diye yazdım.

Son açıklamasıyla Başbakanlık o bilginin de yanlış olduğunu kayıtlara geçirdi.

Ciddi bir başka sıkıntı da, karargâhtan verilen “Dursun Çiçek ifadeye çağrılmadı” bilgisinin de doğru olmadığının anlaşılmasından kaynaklanacak gibi. Ergenekon savcısı, dün, “Davet ettik, gelmedi” dedi muhabir arkadaşlarımıza…

Birbiri ardına kaç sıkıntı kaynağı yanlışlık bu böyle? Birileri, elbirliği etmiş, zihinlerimizdeki “Asker yalan söylemez” klişesini yerle bir etmek mi istiyor ne?

Org. Başbuğ kendiliğinden harekete geçip “Neden böyle oldu?” sorusuna cevap teşkil edecek bir soruşturma başlatmalı; hem de hiç vakit kaybetmeden… Korktuklarım birer birer başıma gelmeye başladı çünkü; böyle giderse askerle ilgili bütün değerler skalası yara alacak…

Hayır, malum belgeyi hazırladığı iddiasına muhatap Kurmay Albay'ın dün Hürriyet internet sitesinden baş uzatarak “O belgeyi benim hazırladığım da, altındaki ıslak imzanın bana ait olduğu da yalan” açıklaması yaptığını unutuyor değilim. Bu denli yoğun bir şaşırtmaca kampanyasına uğradığımız bir sırada yapılmamış olsaydı, koskoca bir kurmay albayın bu ifadesini hiç tereddütsüz 'doğru' kabul edebilirdim.

Şimdi, bugünün bu denli şaşırtmaca yapılan ortamında nasıl kabul edebilirim? Millet benimle saf diye dalga geçmez mi?

Eldeki malum belgenin gerçekliğinde pek az bir tereddüt vardı; sadece elde 'ıslak imza' atılmış nüshası bulunmadığı için “Yüzde yüz doğru” denilemiyordu. Fotokopide görülen imza, hazırlayıcı olarak bilinen kişiye aitti; yıllarca kullandığı imzayı belge fâş olduktan sonra değiştirmeye kalkması da belgenin doğruluğuna dair bir karineydi.

Keşke böyle bir belge hiç hazırlanmamış olsaydı. Albay, “Çevrem de ben de şaşkınız” gibi şeyler de söylemiş Hürriyet'e; vaktiyle onunla birlikte çalışmış eski bir mesai arkadaşı da Zaman'a, “Onun imzasını görünce şaşırdım” demiş… Ne yani, mensuplarına 'şaşırtıcı işler' yaptıran bir ordumuz mu var?

Önemli olan hiç değilse bundan sonra yanlışlık yapılmaması; bir yanlışı düzelteyim derken doğruluktan şaşılmaması… “Başbakanlık talimatı”, “Şimdiki değil, 2000 yılındaki başbakanlık…”, “O da mı değilmiş, hay Allah, bir yerlerden gelmiştir talimat” türü açıklamalarla vardığımız yer burası: Hiçbiri doğru değil bu açıklamaların…

Karargâh böyle durumlarda ne yapar acaba?

Başbakan Tayyip Erdoğan, 'Politik Açılım' programında, “Devletin diğer birimleri kendi içlerini temiz tutma gayretindeler; Enerji Bakanlığında, Emniyet'te tasfiye yapıldı, bazı bürokratlar hapiste” dedi. Bu bir yol gösterme değilse, ya nedir?

Korkulan başa gelmeye başladı mı, ürkerim ben. Ürküyorum.

yenişafak



Bu yazı 985 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 17 Eylül 2012 Hem okudum, hem de yazdım
    • 4 Eylül 2012 CIA başkanı neden geldi?
    • 16 Temmuz 2012 Vicdanım buna da elvermiyor
    • 2 Temmuz 2012 Suriye nasıl bir ülke, Suriyeliler nasıl insanlar...
    • 21 Mayıs 2012 Bir geziden ilk notlar
    • 15 Mayıs 2012 ‘Yeni CHP’ nihayet sözcüsünü buldu
    • 16 Nisan 2012 Hangi patron, hangi yönetici, hangi yazar içeri alınır?
    • 23 Mart 2012 Ben demedim, o dedi
    • 13 Mart 2012 Köşemi bugün Cumhurbaşkanı Gül’e bırakıyorum
    • 9 Mart 2012 TR325 kodadlı becerikli uzman...
    • 20 Şubat 2012 ‘Operasyon’ diye ben buna derim
    • 30 Ocak 2012 Davos’ta Türkiye dersi
    • 27 Aralık 2011 Bu yılın Cumhurbaşkanlığı büyük ödülü...
    • 12 Aralık 2011 Ak Parti üzerine hesaplar
    • 9 Aralık 2011 Gül vetoya ne zaman karar verdi?
    • 14 Kasım 2011 Kriz çıkaranlar gidiyor, ama yerlerine gelenler de yabancımız değil
    • 24 Ekim 2011 Kaddafi’nin son demleri...
    • 3 Ekim 2011 Dr. Sallaso’nun kunduzunun izinde
    • 29 Ağustos 2011 Ben meraklı bir insanım, özür dilerim
    • 26 Ağustos 2011 Bütün kepazeliklerin anasını açıklıyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,984 µs