Artan ölümlerle işi iyice azıya alan domuz gribine karşı ilk aşı... Son dönemlerde Azrail'in "kod adı" haline gelen sellerde yitenler... İç bunaltıcı trafik kaza bilançoları... Bakanlar kurulu toplantısı...
Diyarbakırspor’un hararetli tartışmalara yol açan kararı...
İhracatta umut veren ilk sıçrama...
Ama buna karşın...
Düşen borsa...
Asgari ücrete gelen yüzde 3’lük zam...
Amerika’da tepetaklak çöken dokuz banka...
Gün gene kalabalık başladı...
***
Islak ve soğuk bir İstanbul gününde, yazının başına çöktüğümde...
Dursun Çiçek muamması daha çözülmemişti.
Bizim gazetenin web sitesi, “ıslak imzalı orijinal planın ellerine ulaşmasının ardından Albay Dursun Çiçek’e Genelkurmay Adli Müşavirliği aracılığıyla iki kez ‘ifadeye gel’ çağrısı yapan Ergenekon savcıları, bu davetlerine dün mesai bitimine kadar bir cevap alamadı. Bunun üzerine, nöbetçi ağır ceza mahkemesinden Albay Çiçek hakkında ‘yakalama’ emri çıkarıldığı öne sürüldü. Yakalama kararı çıkarılan Çiçek’in bu sabah ifade vermeye beklendiği, eğer gitmezse hakkındaki kararın devreye gireceğini” yazıyordu.
Hâlbuki...
Dursun Çiçek’in avukatı, Çiçek’e tebligat yapılmadığını ve kendisinin Ankara’da olduğunu söylemekteydi.
***
Bir dostum, “Çiçek muammasındaki” garipliği şu vurucu tespit ile değerlendirdi:
“Fotokopi var iken tutuklandı, orijinal ortaya çıkınca kimse dokunmaz oldu.”
Hükümetin “cunta” iddiasına rağmen bu kadar esnek ve geniş davranması, Türkiye’nin maalesef tam bir “askeri cumhuriyet” olduğunu bir kez daha gözümüze sokuyor.
İkinci bir Şemdinli rezaletinden korkarım.
Çünkü...
Orijinal belgeye ve ihbar mektubundaki çok ağır iddialara rağmen askeriyenin “top çevirerek” askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını olanaklı kılan son yasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesi’nce 5 Kasım’da “iptalini” beklediği vurgulanmakta...
Ne var ki, babadan kalma usullerle suçların üzerini örtmek askeriyeye olan güveni yok ettiği gibi, toplumsal tepkiyi de artırıyor.
Genelkurmay paçayı kurtarmaya çalışırken, en büyük kötülüğü “ordu kurumuna” yapıyor.
Lockheed askeri uçak alımından 27 Nisan’a...
Şemdinli’den Çiçek Belgesi’ne...
Bunlar unutulmadığı gibi toplumsal hafızada her biri diğerini çağırıyor.
***
Günü kovalarken, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve 5 koruma polisinin şehit edildiği, 6’sının da yaralandığı suikasta katıldığı iddiasıyla hakkında dava açılan Şener Dünük’ün, yakalama kararı çıkarıldığını duyunca askerliğini yaptığı Tekirdağ Malkara’daki birliğinden firar ettiğini öğreniyorum.
Suikastın ardından barındığı hücre evinde yakalanan Şener Dünük’ün, yargılama sonucunda suikasta doğrudan katıldığı belirlenememiş ama Hizbullah örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmış.
Tutuklu kaldığı beş yıl cezasını karşıladığı için de serbest bırakılmış.
Karara itiraz eden savcı, Dünük’ün suikasta katıldığına dair ciddi delillerin bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etti.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi de savcının isteğine uyarak, sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini istemiş.
Yargıtay’ın istemi doğrultusunda hakkında yakalama kararı çıkarıldığını öğrenen Şener Dünük, Malkara’daki birliğinden, yakalama kararından bir gün sonra 7 Ekim’de firar ederek kayıplara karışmış.
***
Benim ise asıl Şener Düdük’ün avukatının mahkemeye verdiği itiraz dilekçesindeki “iddiaları” ilgimi çekti:
“PKK itirafçısı ve JİTEM tetikçisi Muhsin Gül Diyarbakır’da Gaffar Okkan’ın talimatıyla gözaltına alınmıştır.
Gül sorgusunda JİTEM’in tüm faaliyetlerini detaylı anlatmıştır.
Daha sonra serbest kalınca JİTEM bu kişiyi ‘bizim sırlarımızı polise anlattı’ diyerek infaz etmiştir. Gaffar Okkan’ın JİTEM’in şehirdeki yasadışı faaliyetlerine engel olduğu için JİTEM tarafından öldürüldüğünü halen İsveç’te yaşayan Abdulkadir Aygan açıklamaktadır.
Benim müvekkilimin bu suikastla ilgisi yoktur. Olsaydı serbest kaldıktan sonra okuluna devam etmek için dava açmazdı ve askerliğini yapmak için Tekirdağ’a gitmezdi”...
***
Günü iki soruyla kapattım.
Albay Çiçek meselesi “demokratik bir hukuk devleti” iddiasının dibine kibrit suyu boca ederek bu lakaytlıkla mı devam edecek?
İkincisi ise Gaffar Okan’ı kim öldürdü?
Şener Dünük’ün avukatının iddiaları da soruşturulacak mı?
star
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle