En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Darbeleri 'suç' haline getirmek...



Madem “Demokrasi yolunda askerin uyum sıkıntısı var, sahici olduğuna dair kuşkuların arttığı 'belge' türü yanlışlıklara son vermek için askere yardımcı olmak lâzım” noktasına geldik, o halde elimizden geleni yapmalıyız.

Asker de bu milletin bir parçası, milletin köklü bir değişim ve dönüşüm geçirdiği bir ortamda askerin eski alışkanlık ve uygulamalarına bağlı kalması pek hoş bir durum değil.

Bu noktaya kamuoyunu dehşete düşüren 'belge'ye genel olarak askerlerin müthiş 'serinkanlı' yaklaşımı yüzünden geldik. Beş ay önce belgenin varlığını kabul etmeyen, aksine düşünenleri kıyasıya eleştiren tipler bile, hiç değilse bir bölümü, 'ıslak imzalı nüsha' ortaya çıkınca tavır değiştirdi. Şu yakınlarda hayli özür yazısı okuduk.

Siviller yeniden bir durum muhasebesi yaparken askerler sessizliğini sürdürüyor. Askere yakın bilinen kalemler ise, hayli mahçup bir tavırla da olsa, belgenin içeriğini değil, 'ihbarcı subayı' ve 'belgenin medyaya sızdırılmasını' önemseyen bir yaklaşım içerisindeler. Sanki iktidardaki siyasi partiyi ve bir dini cemaati hedef alan eylemler tasarlayan bir planın hazırlanması, sıradan ve doğal karşılanması beklenen bir 'görev' imiş gibi...

Dün burada sordum: Ya olaya böyle yaklaşanlar 'doğru' ise? Ya 'eylem planı' hazırlamak asker için gerçekten 'rutin' bir iş ise? Her yeni gelen komutana sunmak üzere karargâh içerisinde bir birim böyle bir 'eylem planı' çalışması yapmakla mükellef ise?

İlk bakışta uçuk da gelse “Acaba?” diye düşünmemizde yarar olan bir akıl yürütme bu...

Türkiye dört/beş askeri müdahale yaşadı; en azından iki de niyet aşamasında kalmış müdahale teşebbüsü var... Eldeki 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' içerisinde yer alan tespitler ve öngörülen tedbirler ile her bir darbe girişimi öncesinde yaşanmış olanlar arasında bir dizi paralellikler var. Belli ki, her bir müdahale, benzeri planların uygulamaya konulmasıyla gerçekleştirilmiş...

12 Eylül'ün öncü komutanlarından birinin “Biz aslında daha erken bir tarih tespit etmiştik; olaylarla birlikte darbe beklentisi de artsın diye bekledik” dediğini hatırlarsak, eylem planlarının geçmişte olanlarla içerik ve takvim bağlantısını da kurabiliriz.

Müdahaleler askerin 'görev' tanımlaması ile yakından ilişkili. Galiba bu yüzden de hiçbir darbeci yargılanamadı ülkemizde... Yasasının 'görev' diye tanımlanmasına izin verdiği bir eylem yüzünden memurlar yargılanabilir mi? 12 Eylül darbesinin lideri hakkında dava açmaya kalkışan bir savcının başına gelenleri de biliyoruz.

Türkiye bugün farklı bir ülke; demokrasisi daha olgun ve giderek daha da olgunlaşıyor. Bütün kuralların gözden geçirilip yanlışlarının doğrularıyla yer değiştirdiği bir dönemden geçiyoruz ve kurumlar da bu değişime ayak uydurma çabasında. Uyum açısından hayli gerilerde kalan alanlardan biri, 'asker-sivil ilişkileri'...

Askeri İçhizmet Yasası'nın darbelere icazet verecek biçimde yorumlanmaya müsait 35. maddesi başta olmak üzere geçmiş döneme ait bugünle ters düşen her türlü yasal mevzuata el atmakla işe başlanabilir. O madde muğlak ifadelerle her yana çekilebilir halden çıkartılır ve yasanın bir yerine demokratik düzene müdahaleyi, müdahale girişimini, hatta müdahale niyetini 'suç' sayacak bir madde konulur.

Hâlâ maceracılık yapmaya kalkan nasıl bir duvara toslayacağını önceden bilir.

Zamanı hâlâ gelmedi mi böyle bir yasal düzenlemenin?

yenişafak



Bu yazı 862 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,426 µs