En Sıcak Konular

Murat Yetkin


Murat Yetkin
0 0 0000

Pakistan savaşın içinde, darbenin eşiğinde



İSLAMABAD- Başbakan Tayyip Erdoğan, Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani ile ortak basın toplantısında işbirliği alanlarını ilginç bir sırayla saymaya başladı: Askeri, siyasi, ekonomik, ticari. Normal olarak Erdoğan askeri işbirliğini en başta saymayı bırakın, bu tür ziyaretlerde dile getiren bir başbakan dahi değildi.
Hemen ardından işbirliğinin detaylarına girerken bu durum daha da belli etti kendisini. Yine başa askeri işbirliğini aldı; Pakistan’ın terörle mücadelesine Türkiye’nin ne gibi katkıda bulunabileceğini konuştuklarını anlattı. Kısaca siyasi işbirliğine değindikten sonra, terörle mücadelede ortak hareket platformu kurmaya temas etti ve pek alışılmadık bir örnek vererek, Türkiye ve Pakistan istihbarat örgütleri (Milli İstihbarat Teşkilatı-MİT ve Kurumlar Arası İstihbarat-ISI) arasındaki ‘sağlıklı işbirliğinin’ daha da geliştirileceğini açıkladı.
Hemen ardından da, terörün dini, milliyetinin olamayacağını, kimsenin din adına insan öldürmesinin izahı olamayacağını, bir başka Müslümanı, savunmasız insanları Müslümanlık adına  öldürmenin kabul edilemezliğini söyledi.
Bunları Türkiye’de her zaman söylüyor diyebilirseniz. Ama bunlar Pakistan gibi İslami şeriatın esas alındığı yasalarla yönetilen, İslamcı grupların devlet yönetiminde etkilerini her gün artırdıkları ve bu rejimi dahi İslam dışı bulan El Kaide gibi İslamcı gruplarla şiddetli bir savaşın içinde olan bir ülkede söylenince başka anlam taşıyor. Pakistanlı gazeteciler belki de o nedenle bu sözleri dikkatle not aldılar.
Başkent İslamabad’ın ‘güvenli bölge’ denilen kısmındayız. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve bütün devlet dairelerinin merkezleri, ayrıca bütün büyükelçilikler burada. Giriş izni olmayan bir Pakistan vatandaşının, ya da bir başkasının bu bölgeye girmesi söz konusu değil.
Ankara’da Cumhurbaşkanlığı’nın, Meclis’in, bakanlıkların olduğu bölgenin kilometrelerce yakınından hiç kimsenin geçemediğini düşünün yeter.
Bölge, adeta İslamabad’dan, Pakistan halkından ayrı bir dünya. Temiz ve boş kaldırımlar, temiz ve boş yollar ve inanılmaz bir güvenlik. Her köşe başındaki güvenlik görevlileri ve devriyeler yetmemiş ki, büyükelçilikler ayrı önlemler almış; rokete karşı güçlendirilmiş bahçe duvarları, askeri tip dikenli teller ilk bakışta paranoya gibi gelebilir. Önlemlerin boşuna olmadığını başbakanlık konutu girişinde kum torbaları ile siper haline getirilmiş ağır makineli tüfek yuvalarını gördüğünüzde anlıyorsunuz.

Teröre karşı büyük savaş
Son bir ay içinde İslamabad’daki dört saldırıda öldürülenlerin sayısı 190. Geçen yıl şehirdeki Mariott oteline 1 ton patlayıcı madde yüklü kamyonla yapılan saldırıda öldürülen 60 kişi, çoğu yabancı olduğu için akıllarda. Pakistan’da son üç yıldaki terör saldırısı sayısı 3 bini geçmiş.
Terör o kadar sık yaşamın içine giriyor ki, akşam Gilani’nin Erdoğan onuruna verdiği yemek sonrasına konulan müzikli program Belucistan Eğitim Bakanı’nın suikaste kurban gittiği haberinin gelmesi üzerine iptal edildi.
Bunlar şehirlerdeki terör eylemleri. Bir de kırlar var; daha doğrusu dağlar. 11 Eylül 2001’de ABD’ye saldırdıktan sonra üslendiği Afganistan’da başlatılan savaştan kurtulma yolunu kaçmakta bulan El Kaide lideri Usame bin Ladin dahil pek çok terör örgütü lideri, kendilerine Pakistan dağlarında sığınak bulmuş. Güney Veziristan eyaleti, bir zamanlar Pakistan’ın dağ turizmi merkezi olan Swat (aslında Arapça ‘suad-mutluluk’tan geliyor) vadisi, binlerce El Kaide, Taliban ve adını ancak eylem yapıp üstlendiklerinde duyacağınız on binlerce militanla işgal edilmiş vaziyette.
Buradaki militanlar, ya da cihad aşkıyla silaha sarılmış mücahitler, yalnızca sadece kâğıt üzerinde bir anlamı olan- Afganistan sınırına geçip eylem yapmıyorlar. Pakistan’da, Hindistan’da ve geçen hafta görüldüğü gibi İran’da da eylem yapıyorlar.
Pakistan ordusu sonunda bu militanlara karşı yaz aylarında büyük bir askeri harekât başlattı. Bu harekât için tarihte terörizme karşı yürütülen en kapsamlı askeri harekât deniyor.
Swat vadisinde yaşayan sivil halkın yaşadıkları yerlerdeki savaştan kaçmalarının görüntüleri Pakistan televizyonlarınca sürekli veriliyor. Swat savaş bölgesi ilan edilmiş ve kimse girmiyor.
Bu ayrıcalık yalnızca Türkiye Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ için bozulmuş. Başbuğ, (12-15 Ekim ziyareti çerçevesinde) 13 Ekim’de Pakistan askeri yetkilileri ile Swat’a giderek çatışmaları yerinde gözlemiş.
Başbuğ’un  ziyareti, Başbakan Erdoğan’ın ziyareti öncesinde özellikle planlanmış bir ziyaretti ve çok yönlü anlamları vardı. Evet, anti-terör savaşında uzman görüşü alma boyutu vardı.
Sonra, örneğin hem nakit para, hem operasyonda kullanılacak mühimmat, cephane sıkıntısı çekmeye başlayan Pakistan’a cephane yardımı boyutu vardı. (Makine Kimya bugünlerde Pakistan için fazla mesai yapabilir.)

Darbeyi önleme manevraları
Ama Başbuğ’un ziyaretinin bir de siyasi anlamı vardı. Ve bu yönüyle, Orgeneral Başbuğ’un ziyareti ile Başbakan Erdoğan’ın ziyaretini aynı bütünlük içinde değerlendirmek mümkün.
Konu şu: Pakistan Cumhurbaşkanı Asaf Zerdari’nin yolsuzlukları artık halkı canından bezdirmiş durumda. Pakistanlı bir kaynak dün bana “Eskiden ‘Yüzde 10 diyorlardı, şimdi ‘Yüzde 100’ diyorlar, ama o ‘Yüzde 200’ olmak istiyor” diye durumu özetledi.
Dolayısıyla Gilani hükümetinin de günleri sayılmaya başlamış.
İslamabad’da en çok konuşulan ihtimal, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ashfaq Pervez Kayani’nin (Pakistan’daki sisteme göre Genelkurmay Başkanı’ndan daha güçlü) bir darbe ile yönetime el koyması.
Orgeneral Kayani, Time dergisi tarafından 2008’de dünyanın en güçlü 20 adamı içinde gösterildi.
Bunun bir nedeni siyasi ise de, asıl nedeni ülkenin nükleer silahlarının ve istihbarat servisinin kontrolünün de onda olması.
Kayani o kadar güçlü ki, ABD Kongresi’nin Pakistan’ın terörle savaşına destek olmak üzere beş yılda vermeyi kararlaştırdığı 7.5 milyar doların 2010’daki ilk 1.5 milyar dolarlık diliminin alınmasına, istihbarat servisi ISI’nın sivil kontrole geçme talebi yüzünden karşı çıkması.
Nakit para sıkıntısı içindeki Gilani hükümeti, karşısında bütün or ve kor generallere ortak tutum aldıran Kayani karşısında bir şey yapacak durumda değil.
Yoksa ISI, zamanında Hindistan ve Orta Asya kapısı olan Pakistan’ı etkisine almak için bölgeye İslam radikalizmini enjekte etmekle suçlanıyor.
Ama Pakistan’da bir askeri darbe daha, ülkenin parçalanmasına kadar gidecek bir iç savaş sürecini başlatabilir. Böyle bir durum bütün Güney Asya-Orta Asya dengelerini altüst eder ama en çok Pakistan’ın atom bombalarının kimin eline geçeceği konusunda endişe konusu oluyor.
IMF Başkanı Dominiqe Straus Kahn’ın sözünü ettiği savaşın Pakistan-Afganistan ekseninde çıkacağı kehanetinde bulunanlar dahi mevcut.

Yeni yönetim senaryoları
Türkiye’nin yaptığı Pakistan’a siyasi, askeri ve ekonomik yönden destek olmaya, ülkenin çökmemesini sağlamaya çalışmak. Bunun için de ‘kardeş’ silahlı kuvvetleri yönetime el koymaktansa, Pakistan’da Zerdari sonrası kurulacağı konuşulan bir ulusal birlik hükümetine destek vermeye, sivilleri de buna ikna etmeye çalışmak.
Bunun için eski Başbakan Navaz Şerif dahil birkaç aday adayı konuşuluyor şimdiden.
Kimileri buna Türkiye örneklerinden yola çıkarak 12 Eylül modeli değil, 28 Şubat modeli bir müdahale yorumunda da bulunabilir.
Ama bu formül, şimdilik yalnızca Pakistan değil, bölge güvenliği, belki küresel güvenlik için geçerli bir yol gibi görünüyor.
Yani Türkiye Pakistan’ın bir yandan terörle savaşına, bir yönden siyasi yapısını ayakta tutup güçlendirmesine, bir yandan da ekonomisini güçlendirmesine yardımcı olmaya çalışıyor.
Türkiye, daha sonra bir kısmı Pakistan olarak ayrı devlet kuran Hint Müslümanlarının İstiklal Savaşı’ndaki dayanışmasına bir nebze karşılık veriyor diye de düşünebilirsizniz.

Pakistan’da imam-hatip açılımı
Pakistan, terör örgütlerinin arka bahçesi haline gelen medrese türü örgütlenme sistemini terk edip, eğitim reformuna gitmek için Türkiye’deki imam-hatip sistemini inceliyor.
Daha önce, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Pakistan seyahatinde de değinilen bu konuyu, dünkü resmi görüşmelerde Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani yeniden açtı ve Türkiye’deki imam-hatip okulu sistemini araştırmak istediklerini söyledi.
Görüşmelere katılan kaynakların verdiği bilgiye göre, Başbakan Erdoğan imam-hatip okulları konusundaki araştırma ve uygulamaya yardımcı olma konusuna sıcak baktığı yanıtını verdi. Aynı kaynakların aktardığına göre, Erdoğan, kendisinin de imam-hatip okulu mezunu olduğunu, ancak üniversite eğitimine iktisat alanında devam ettiğini ve o alanda çalışmaya başladığını anlattı.

Pakistan ve medrese sistemi
Medrese ve benzeri dini dersi kursları, Pakistan’daki ilk ve ortaöğrenim çağındaki 1 milyon 700 bin öğrencinin yüzde 10 civarını çekiyor. Darbe ile iktidara geldikten sonra uçağının havada patlaması sonucu ölen Pakistan eski devlet başkanı Orgeneral Zia ül-Hak tarafından yaygınlaşmasına imkan verilen medrese sistemi üzerinde hükümetin, ya da ulusal eğitim sisteminin bir etkisi bulunmuyor.
Dördü Sünni, birisi Şii beş ayrı vakıf sistemi tarafından ayrı ayrı kurulan vakıflardaki eğitim programı, yani müfredat ta yine o vakıflar tarafından belirleniyor. Bu vakıf kursları ve medreselerde yalnızca din eğitimi verilmekle kalmıyor, o mezhebin, ya da cemaatin din anlayışı, ağırlıkla cihad bakışıyla veriliyor. Bu medreselerden ‘mezun’ olan öğrencilerin yine yüzde 10’unun, yasa dışı terör gruplarına katıldığı bilgisi var.
Afganistan’daki Taliban ve Pakistan’da üslenen El Kaide’nin yanı sıra, Güney Asya’daki pek çok terör örgütlerinin bu medreselerden militan devşirdiği istihbarat raporlarına konu oluyor.
Bir süredir Pakistan’daki eğitim sisteminin reformu çerçevesinde medreselerin milli eğitim sistemi kontrolüne alınması, din bilgisi dışında da derslerin verilerek mezunlarının imam olma, ya da dağa çıkma dışında seçeneklere sahip olması düşünülüyor. Türkiye’deki imam hatip sistemi bu yönüyle Pakistan yöneticilerinin ilgisini çekiyor.
Ancak Pakistan’ın bu ‘imam-hatip açılımı’na gitmesi kolay değil. Bunun başlıca nedeni, ordu, istihbarat servisi ISI ve ekonomik hayatta da etkileri olan dini cemaatlerin, başlıca güç kaynakları olan medrese sistemine yönelik bir reforma direniş göstereceğinin tahmin edilmesi.  

radikal



Bu yazı 1,006 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 22 Mart 2012 İki önemli mesele
    • 15 Mart 2012 Türkiye'nin yeni deniz stratejisi üzerine
    • 23 Aralık 2010 Şahin'den çağrı: Siyasi partiler yasası değişmeli
    • 11 Aralık 2010 Üniversitelerde ikinci 68 mi?
    • 5 Aralık 2010 Ankara'dan Tel Aviv'e: Özür insani-siyasi diye ayrılamaz
    • 21 Kasım 2010 'Diyarbakır'da 3. bir yol açabiliriz'
    • 19 Kasım 2010 'Füze kalkanında mutabakata yakınız'
    • 15 Kasım 2010 2010 model Ecevit çıkışı
    • 7 Kasım 2010 Hem AK Parti hem de CHP'de merkeze açılım
    • 23 Ekim 2010 Bedelli görüşülmedi ama söz siyasetin
    • 18 Ekim 2010 Gül ve Demirel'le dinleme üzerine
    • 3 Ekim 2010 Siyaset sahnesinde bu kez çok güzel hareketler var
    • 30 Eylül 2010 ABD, Irak sınırında güvenlik şeridine destek verdi
    • 26 Eylül 2010 Bilim dünyasına biraz daha ilgi
    • 16 Eylül 2010 CHP'nin hatası ve faturası
    • 11 Eylül 2010 Öcalan 'boykot' dedi, tansiyon yükseldi
    • 30 Temmuz 2010 Kılıçdaroğlu: Geçmişteki yanlışları telafi ediyoruz
    • 25 Temmuz 2010 Orduda değişim
    • 22 Temmuz 2010 Başbakan hesaplaşacaksa madde 35 ve YÖK'ü kaldırsın
    • 20 Temmuz 2010 AB elçisi: Yeni bir İran istemiyoruz

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,687 µs