0 0 0000

Münafıklar! İsrail’in Yemen’in bölünmesi ile ilgisi ne?

Ağustos'tan beri Yemen üzücü olaylar yaşıyor…

Hükümet güçleri, ülkenin Suudi Arabistan’a yakın “Sa’da” ilindeki (dağlık bölgeler) isyanı sonlandırmaya uğraşıyor.

İsyancıların lideri “Abdülmelik El Husi” (Husiler’in lideri).

O’na göre Yemen'in bölünmesi artık çok yakın.

           *   *   *

Yemen’deki bu olayın, Türkiye gibi, bölgesel vektörleri aşıp küresel denklemlere katılan bir ülkede ilgi görmesi, hatta bu konuda bilgi sahibi olunması zor.

Kaldı ki kamuoyu.

Ama burada bir stratejik boyut var ve özellikle Türkiye-İsrail arasında yaşanan taze tatbikat krizi yüzünden Yemen aklıma gelmiş bulunuyor.

           *   *   *

Yemen’deki isyancıları “San’a”dan (Başkent) bile yakın takip eden ülke İsrail.

Nedeni Tel Aviv’in Kızıldeniz sularına, deniz yolları ve koridorlarına ilişkin “sürpriz”lerden kaygılanıyor olması.

Onlar için bu vaka; S.Arabistan, Mısır, Ürdün, İran ve hatta Arap-İsrail çatışmasının bir vektörü.

Böylece İsrail istihbarat-analiz birimleri düşünüyorlar ki: Yemen’de aşırı İslamcı faaliyetler artıyor. El Kaide ile bağlantılı gruplar da bu ülkede güçlerini artırıyorlar.

Yetmezmiş gibi Yemen’in, Filistin’deki direniş grupları ve Hamas’a giden yardım yollarından biri olduğu da düşünülüyor.

Bakın iş bir anda nereden nereye geliyor ama bitmiyor.

           *   *   *

İddialardan biri de Husiler’in Şii bağlantısı bulunan Zeydiye kolundan gelmesi. (İddia diye söyleniyor ama bu doğru.) Böylece sorun İran’a ve “Şii-Sünni” denklemine de sıçratılıyor!

Yemen ve İran resmi otoriteleri bu bilgi ve iddiaları yalanladılar.

Arap gazetelerinin bir kısmı bu iddiaların somut verilerle de-gözlerimle görmediğim için bilemem- çürütüldüğünü dile getiriyorlar. (El Vatan Gazetesi'nde Ekim başında yayınlanan "İsrail ve Yemen" başlıklı bir makale, bu gelişmeleri tek tek aktardıktan sonra, "Bütün göstergeler ve veriler İsrail'in iddialarını çürüttü" diyor.)

Yine çoğuna göre, İsrail’in Yemen’de yaşananların içine İran’ı da katma arzusu sadece bir taktik.

Tahran’a yönelik uluslararası cepheyi keskinleştirmek amacı taşıyor.

           *   *   *

İşin iyice çetrefilli boyutu da var…

“Yemen Yahudileri”nin hakları!

Vakt-i zamanında bu topraklarda 50 binden fazla Yahudi varmış.

Bugün çok daha azlar ve iddialara göre yıllardır huzur içinde-onu da gözümüzle görmedik- yaşıyorlar.

Arap kaynakları İsrail’in bu dosyayı da kışkırttığını düşünüyor.

           *   *   *

Özetle… Yemen’de yaşanan iç çekişmelerin boyutu, ülkenin bir bölümünü çoktan aşıp, ülke sınırlarını terk edip, bölgesel oyunların parçası haline dönüşüp, küresel sorun olmaya ilerleme yolunda.

Bu konu Araplar ile İsrail arasında yeni bir kriz parametresi yaratır mı bilmiyoruz…

Ama iddialar doğru ise, İsrail, bu coğrafyanın tamamında sorun üretmeyi sürdürüyor. İşte İsrail'in Yemen'deki rolü böyle.

Don’t Panic: İnsan ‘vicdanına’ kızar mı?

Bülent Arınç hafta sonu televizyonda, ''Her şeyi bir kenara koyup referandumu göze alabiliriz'' deyince, ilk Başbakan’ın tepkisini düşündüm…

Başbakan Yardımcısı’nın ‘göze alabiliriz’ dediği, Kürt açılımı konusunda illa Anayasa değişikliği gerekirse bir referandum yapabilecekleri…

Önemli nokta “her şeyi bir kenara koymak”.

Referandum acımasız bir mekanizmadır çünkü. Gitti mi gider…

Başbakan Erdoğan, Bülent Arınç’ın demokratik açılımla ilgili gündeme getirdiği referandum konusunu konuşmanın “çok yanlış” olduğunu söyledi.

 “Öyle konular vardır ki bunlar referanduma götürdüğünüz zaman, halka da saygısızlık yaparsınız, o konu ne ise diyelim ki özgürlükler, haklar konusu, şimdi bu konularda hemen aklınıza referandum gelirse, bu bir defa bu kavramı, kavramamış olmanın ifadesi olur, çok ciddi bir yanlışlıktır, bu halka saygısızlık olur. Bunların üzerinde referandumu konuşmak çok yanlış olur.”

Doğrusu Başbakan’ın Arınç’a bu denli sert çıkabileceğine inanmazdım.

Sebebi “referandum” olmalı.

Kürt açılımının referanduma sunulamayacağına ilişkin mazaretler inanılmaz. “İnanılmaz” derken, “inanılamayacak kadar harika” mânasına yazıyorum…

Aslında Kürt açılımının içeriğini bilemediğimiz için referanduma götürülüp götürülmeyecek konuları görmedik.

İçinden çıkana göre düşünmek lazım.

Ama “şu anda” da referandum konusu yapılabilecek meseleler olabilir…

Türkiye ile Ermenistan arasındaki protolokü onaylıyor musunuz?

Kıbrıs’ta limanların açılmasını onaylıyor musunuz?

AB üyeliği yolunda mücadeleye onaylıyor musunuz?

Barzani ve Talabani ile işbirliğini onalıyor musunuz?

Daha çoğaltılabilir…

Hepsi birden sorulsa da olur? Hem hükümet hem siyaset rahatlar.

Oysa hükümet çok sıcak bakmıyor halka gitmeye. En azından şimdilik.

Çünkü kamuoyunun “hayır” diyesi varmış gibi…

Siyasi yaşamını sürekli sandık zaferiyle dik tutan bir iktidarın, referandumdan ödünün patlaması garip gelse de gerçek bu.

Neyse meraklısı varsa Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar hevesini saklasın.

Bu yazı 3,355 defa okundu.