En Sıcak Konular

Murat Yetkin


Murat Yetkin
0 0 0000

Gül de konuştu, sıra Erdoğan'da



Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Meclis açılışında tahmin edildiği gibi somut öneride bulunmayan, ama tahmin edildiği gibi tarihi önem taşıyan çağrılarla dolu bir konuşma yaptı.
Konuşmasının en can alıcı yanı, Meclis’i -şu an Türkiye’nin lehine görünen dengelerin ilelebet olmadığı vurgusuyla ‘terörle mücadele’ sürecinde ‘bilinçli, kararlı, planlı ve hızlı hareket etmeye’ çağırmasıydı.
‘Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla’ deyimini anımsatan bu çağrının muhatabı kuşkusuz Meclis’e yön ve hız verecek güç olan Başbakan Tayyip Erdoğan ve hükümetiydi.
Bu konuşmanın tarihi niteliğini, artık kamuoyunun açılım sürecinin gerekliliğini anlatan ve genel çerçeve çizen başka bir konuşmaya ihtiyaç bırakmamasında aramak mümkün.
Cumhurbaşkanı Gül, sürecin niteliği ve gerekliliği üzerine söylenebilecek ne varsa, bunu şimdiye dek olan en kapsamlı ve en açık şekilde söyledi.
Bundan böyle artık sürecin neden gerekli olduğuna değil, sürecin ne olduğuna ilişkin konuşmak gerekiyor.
Gül’ün bu konuşmasının üzerine artık bu sürecin neden gerekli olduğu, neyi kapsamaması gerektiği yolunda yapılacak yeni konuşmalar, kamuoyunun ilgi ve dikkatini dağıtıcı, bıkkınlığa yol açıcı olabilir.
Gül’ün konuşmasından hemen sonra Meclis’te, 3 Ekim’deki AK Parti kongresinde açılım süreci üzerine bir bildirge yayımlanacağı konuşulmaya başladı.
Bu bildiri de bir niyet ve gereklilik beyanı olacaksa, fazla anlam taşımayacaktır. Çünkü bu açılımın zaten bir hükümet girişimiyle, hükümet iradesiyle başladığı belli. Cumhurbaşkanı’nın dünkü konuşmasını tekrar edecek bir açıklamanın toplumun katmanlarında yeni bir heyecana yol açması ihtimali zayıf.
Dolayısıyla, artık sofra kuruldu. Salata, piyaz, ekmek, su hazır.
Sıra köftelerde. Sıra artık hükümetin süreci bir ete kemiğe büründürmesine geldi.
Bunu söylerken Başbakan Erdoğan ve hükümet yetkililerinden gelen ‘Paket yok, süreç var’ açıklamalarını dikkate almıyor, ya da önemsemiyor değilim. Ama artık içerik konuşmanın zamanı geldi.
Çünkü ‘Ne olduğunu birlikte bulalım’ söylemi kamuoyunu tatmin etmiyor; hükümet bunu görmeli.
CHP lideri Deniz Baykal’ın ‘Nereye gittiğini bilmediğimiz gemiye binmeyiz’ demesi bu noktada haklılık payı taşıyor. Ben Erdoğan’ın da nereye gittiğinden emin olmayacağı bir gemiye asla binmeyeceğini düşünüyorum.
Erdoğan gibi hayatı kavga içinde geçmiş bir kurt siyasetçinin, bu kadar önemli bir konuda aklında bir rota olmadan ‘Bakalım kısmette ne var?’ diye kolları sıvayıp acemi bir kaptan gibi bilmediği sulara açılacağını düşünmek saflık olur.
Toplumun buna ilelebet inanacağını varsaymak ise toplumun zekâsıyla alay etmek sayılır.
Tabii ki bu kadar yılda kökleşmiş bir sorun birkaç ay içinde çözülemeyecek. Bu işin çözüm yoluna girmesi belki birkaç seçim, birkaç hükümet daha alacak. Ama işe bir yerden başlandığını göstermek, neye başlandığını da ilan etmek gerekli. Aksi takdirde kutuplaşma Cumhurbaşkanı’nın da dün işaret ettiği ‘toplumun tektipleştirilmesi’ ve ‘farklılık adacıkları’ peşinde koşan iki ucun güçlenmesine, toplumda huzursuzluğun yükselmesine yol açabilir.
Erdoğan, ‘hınk deyicilerin’ eline bırakılmayacak kadar önemli olan bu sürecin ne olduğuna, ne içerdiğine ilişkin bazı açıklamaları artık yapması lazım.
Bu bakımdan Cumhurbaşkanı’nın konuşması, hükümeti somut adımlara zorlayıcı niteliğiyle de önemsenmeli.

Ve askerler Meclis’te
Dünün sürprizi, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un kuvvet komutanlarıyla birlikte TBMM açılış töreninde yerlerini almaları oldu.
Askerler, 22 Temmuz 2007 seçimlerinin ardından -ABD Başkanı Barack Obama’nın konuşması dışında- Meclis Genel Kurulu’na ilk kez geldiler.
Obama için gelişleri ardından medyada aldıkları ‘Türk Cumhurbaşkanı için gelmeyenler’ eleştirilerini dikkate aldıklarını da varsayabiliriz.
Askerlerin Meclis’e nezaket ziyaretleri dışında gelmeyişleri ‘PKK terörizmini kınamayan DTP ile aynı çatı altında bulunmamak’ olarak izah ediliyordu.
Askerlerin şimdi gelmiş olmaları DTP çizgisini onayladıkları anlamına gelmiyor. Ancak, bu tutumu genel normalizasyon sürecinin bir parçası ve toplumun tansiyonunun düşürülmesine katkı olarak yorumlamak mümkün.
Tabii işin DTP’ye kızıp Meclis’e küsmeme boyutunu da görmek gerekiyor.

radikal



Bu yazı 925 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 22 Mart 2012 İki önemli mesele
    • 15 Mart 2012 Türkiye'nin yeni deniz stratejisi üzerine
    • 23 Aralık 2010 Şahin'den çağrı: Siyasi partiler yasası değişmeli
    • 11 Aralık 2010 Üniversitelerde ikinci 68 mi?
    • 5 Aralık 2010 Ankara'dan Tel Aviv'e: Özür insani-siyasi diye ayrılamaz
    • 21 Kasım 2010 'Diyarbakır'da 3. bir yol açabiliriz'
    • 19 Kasım 2010 'Füze kalkanında mutabakata yakınız'
    • 15 Kasım 2010 2010 model Ecevit çıkışı
    • 7 Kasım 2010 Hem AK Parti hem de CHP'de merkeze açılım
    • 23 Ekim 2010 Bedelli görüşülmedi ama söz siyasetin
    • 18 Ekim 2010 Gül ve Demirel'le dinleme üzerine
    • 3 Ekim 2010 Siyaset sahnesinde bu kez çok güzel hareketler var
    • 30 Eylül 2010 ABD, Irak sınırında güvenlik şeridine destek verdi
    • 26 Eylül 2010 Bilim dünyasına biraz daha ilgi
    • 16 Eylül 2010 CHP'nin hatası ve faturası
    • 11 Eylül 2010 Öcalan 'boykot' dedi, tansiyon yükseldi
    • 30 Temmuz 2010 Kılıçdaroğlu: Geçmişteki yanlışları telafi ediyoruz
    • 25 Temmuz 2010 Orduda değişim
    • 22 Temmuz 2010 Başbakan hesaplaşacaksa madde 35 ve YÖK'ü kaldırsın
    • 20 Temmuz 2010 AB elçisi: Yeni bir İran istemiyoruz

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    20,106 µs