En Sıcak Konular

Mahir Kaynak


Mahir Kaynak
0 0 0000

Füze kalkanı



Bir ülkenin silahlanma stratejisi nasıl bir tehdit değerlendirmesi yaptığını gösterir. Türkiye’nin orta menzilli füze alması bölgesel bir tehdide maruz kalacağı değerlendirmesi yaptığı anlamına gelir. Bu tehdidin Rusya’dan geleceği söylenemez. Daha doğrusu bu ülkeden gelecek tehdit sadece bizi değil, başta ABD olmak üzere tüm dünyayı ilgilendirir. Zaten genel kanaat füzesavar sisteminin İran’ın tehdidine karşı alındığıdır.
Bu konuda incelenmesi gereken Türkiye’nin değil İran’ın silahlanma politikasıdır. Çünkü Türkiye’nin tavrı bir  reaksiyondur.

İran’ın silahlanma stratejisi ülkesine yönelik tehditlere karşı oluşturulmuş bir strateji gibi görünmüyor. Orta menzilli füzeler savunma amacıyla değil saldırı için kullanılır. Ya da bölgesel bir  tehdide karşı caydırıcı olur.

Bir ülkenin iki türlü hasmı vardır. Biri varlığına karşı tehdit oluşturanlar diğeri fiili bir tehdit olmadıkları halde ideolojiler ve inançlar açısından istenmeyenlerdir. İran’ın varlığına yönelik tehdidin İsrail ve ABD’den geldiği, İran füzelerinin İsrail’e yönelik olduğu söylenmektedir.

İsrail’in İran’a yönelik tavrı soyut tehdittir. Yani İran’ın İsrail’i yok etmesi ya da onunla bir cephe savaşı yapması söz konusu değildir. Yaratılan gerginlik İran’ı bölgesel bir tehdit olmaya zorlamaktır ve bu gerçekleşince İsrail sahneden çekilecektir. Ancak İran’ın silahlanması bölge ülkeleri için bir tehdit sayılacak ve ona karşı silahlanma başlayacaktır.

Soyut tehdit yani bir ülkenin varlığına kastetmediği halde ideolojik ya da inanç nedeniyle hasım kabul edilenlerin tehdit sayılması siyasi sonuçlar yaratmak için kullanılan bir taktiktir. Bu yolla ilgi çekici sonuçlara ulaşılabilir. İsrail ve ABD ile İran arasında yaratılan soyut tehdidin  siyasi sonuçları bölgede belirleyici  rol oynayacaktır.

İran’ın, ihtiyacı olmadığı halde, orta menzilli füzelere sahip olma isteği var olan gerginliğin dışında olan Türkiye’yi savunmaya zorlamıştır. Ancak birine karşı kendinizi savunmak ihtiyacını duyarsanız giderek ona düşman gözüyle bakarsınız. Üstelik savunmasını gerçek hasımlara karşı, yani fiili bir tehdit oluşturanlara değil duygusal karşıtlarına karşı oluşturan bir ülkenin bir gün size yönelik benzer bir tavır sergileyebileceğinden  endişe edersiniz.

Bir ülkenin kendi kapasitesini aşan hedeflere yönelmesi, gücünün yetmeyeceği ülkeleri hasım sayıp onlarla mücadele etmesi birileri tarafından bir araç olarak kullanıldığının delilidir. İran’ın ABD’ye karşı düşmanca tavrı anlaşılabilir ve duygusal olarak takdir edilebilir. Ancak siyaset gerçekçidir ve neyin amaçlandığı bilinmelidir. Ne ABD ne de İsrail İran’a yönelik bir askeri harekata girişmek istemez. Bu bölgede büyük bir ABD ve İsrail karşıtlığına neden olur. Böyle durumlarda planlanan hedeflere iç çatışma çıkararak ulaşmak daha doğru olur.

Önümüzdeki günlerde “kahrolsun ABD, İsrail yok edilmeli” gibi soyut söylemlerin yerini bölge ülkeleri arasında gerçek çatışmalar alırsa şaşırmam.

star



Bu yazı 1,280 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 5 Ağustos 2012 Yeni değil
    • 1 Temmuz 2012 Dünden bugüne
    • 13 Mayıs 2012 Yönlendirme
    • 14 Nisan 2012 28 Şubat
    • 8 Nisan 2012 Dış güçlerin rolü
    • 25 Mart 2012 Kürt sorunu
    • 11 Mart 2012 İstihbarat operasyonu
    • 4 Mart 2012 Zayıf yanımız
    • 19 Şubat 2012 Ekonomik kriz
    • 12 Şubat 2012 Suriye’de neler oluyor?
    • 29 Ocak 2012 Görüntü ve gerçek
    • 1 Ocak 2012 Siyaset ne işe yarar?
    • 25 Aralık 2011 Kim seçilecek?
    • 23 Ekim 2011 Ekonominin geleceği
    • 16 Ekim 2011 Ülkenin gücü
    • 17 Temmuz 2011 Karşı tarafın rolü
    • 10 Temmuz 2011 Yeni Osmanlıcılık
    • 25 Haziran 2011 Bakış açısı
    • 19 Haziran 2011 Değişen muhalefet
    • 11 Haziran 2011 Darbeyle hesaplaşmak

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,744 µs