En Sıcak Konular

Taha Akyol


Taha Akyol
0 0 0000

Ermeniler bizi aldattı!



ERMENİSTAN Cumhuriyeti ile aramızda paraf edilen “Diplomatik İlişkiler Protokolü“nde, 13 Ekim 1921 tarihli Kars Anlaşması’nın tanındığı yolunda bir ifade yok.
Sadece “anlaşmalarla belirlenmiş sınırın karşılıklı olarak tanındığı” belirtiliyor.
CHP’li diplomat Sayın Şükrü Elekdağ’a göre:
“Bu cümle, her ne kadar, Erivan’ın, Türkiye ile olan mevcut sınırlarını tanıdığı izlenimini veriyorsa da, gerçekte, iki ülkenin sınırlarını ayrıntılı biçimde çizen 13 Ekim 1921 Kars Anlaşması’nın geçerliliğini belirtmeyerek sınır konusunu tartışmaya açık bir hale getiriyor.” (Cumhuriyet, 15 Eylül)
Demek ki, Ermeniler bizi aldatmış!
Fakat, protokole şiddetle karşı çıkan Taşnak Partisi’nin Grup Başkanı Vahan Hovannesya arkadaşımız İpek Yezdani’ye bunun tam tersini söylüyor:
“Protokolün içine ustaca Kars Anlaşması yerleştirildi... Ortak sınırı kabul ettirme girişimi Ermenistan’ı aşağılıyor.” (Milliyet, 15 Eylül)
Baykal da bu görüşü birkaç defa ifade etti.
Demek ki Ermeniler bizi aldatmış!

Zıt anlamlar
Bizim muhalefete göre Kars Anlaşması’nı zaafa uğratan, Taşnaklara göre ise, Kars Anlaşması’nı “ustaca” onaylayan protokol maddesi aynen şöyle:
“İki ülke arasındaki mevcut sınır uluslararası hukukun ilgili anlaşmalarında tarif edildiği şekliyle karşılıklı olarak tanınmaktadır.”
Protokolde sınırları onaylayan başka maddeler de var.
Ermenistan’la aramızdaki sınırları çizen Gümrü, Moskova ve Kars anlaşmalarının onaylandığı kesin.
Peki, niye açıkça Kars Anlaşması denmiyor?
Çünkü aşırı Ermeni milliyetçiliğinin gözünde bu mesele bir “tabu”dur. Zaten Taşnak ve Miras adlı iki büyük muhalefet partisi, protokolü engellemek için kamuoyunu iki noktadan tahrik ediyorlar:
-  Kurulacak Ortak Tarih Komisyonu’nun soykırım tezini sulandıracağını söylüyorlar.
-  Kars Anlaşması’nın ‘ustaca’ onaylattırıldığını söylüyorlar.
Bizde ise muhalefet bu iki konuda da tam aksini söylüyor.
Aynı metne zıt anlamlar yüklemenin tipik örnekleridir bunlar.

Milli menfaat nerede?
Protokol elbette bundan ibaret değil. Birçok unsurun yanında, belli gelişmeler paralel olarak belli vadede “sınırların açılması”nı da öngörüyor.
Evvela, Gümrü, Kars ve Moskova anlaşmaları bir sürecin parçalarıdır. Geçersiz saymak, şoven bir hurafedir, hukuken ve siyaseten kimse ciddiye almıyor.
Protokol ile kimse kimseyi aldatmamıştır.
İki tarafın da “sorumlu” yetkilileri, hurafelere çakılıp kalmaktansa, ilişkileri geliştirmenin “milli menfaatler” için daha akıllıca olduğunu görmüşlerdir.
Evet, elbette Karabağ sorunu ve Azerbaycan Türkiye için olağanüstü derecede önemlidir. Fakat Ermenistan’la başlatılan bu süreç Karabağ meselesinin çözümüne ivme kazandırmıştır. Bunu aynı makalesinde Sayın Elekdağ da belirtiyor.
Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan ilişkileri, tarafların çok hassas olduğu kavramlarla örülü ve çok karmaşık sorunlarla yüklüdür. Bu ‘patlayabilir’ sorunlar yumağını dikkatlice ve adım adım çözmek gerekiyor. Bu herkesin yararınadır.
Şunu da önemle belirtmeliyim: Ahmet Davutoğlu’nun “komşularımızla sıfır problem” stratejisi son derece isabetlidir. Başka hayati problemlerimiz konusunda da Türkiye’nin eline güçlendirmektedir; “Ermenistan açılımı”na bakarken bunu da akıldan çıkarmamak gerekir.

milliyet



Bu yazı 973 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 7 Kasım 2011 KCK ve hukuk
    • 30 Temmuz 2011 Afrika kampanyası
    • 29 Temmuz 2011 Stalinist milliyetçilik!
    • 22 Temmuz 2011 AKP’li bakan İnönü’yü övüyor
    • 20 Temmuz 2011 ‘Makas açılıyor’
    • 18 Temmuz 2011 Totalitarizmi eleştirmek
    • 12 Temmuz 2011 Anayasa da böyle yapılır
    • 7 Temmuz 2011 ‘Usta’ kabine
    • 1 Temmuz 2011 CHP Meclis’e
    • 27 Haziran 2011 Anayasa yapmak
    • 7 Haziran 2011 AKP, CHP, MHP uzlaşır mı?
    • 30 Mayıs 2011 Kürt meselesi nereye?
    • 27 Mayıs 2011 Hukuk ve yargı açısından 27 Mayıs
    • 26 Mayıs 2011 Proje savaşı
    • 19 Mayıs 2011 Ergenekon ve PKK
    • 12 Mayıs 2011 Demirel ve CHP
    • 11 Mayıs 2011 MHP
    • 18 Nisan 2011 2023 Vizyonu
    • 2 Nisan 2011 ‘Bizden yana adalet!’
    • 25 Mart 2011 Türkiye’nin rolü?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,824 µs