En Sıcak Konular

Ertuğrul Özkök


Ertuğrul Özkök
0 0 0000

Provokatör veya yoldaş



AŞAĞIDA yazacaklarımı, belki bir bölümünüz ikinci defa okuyacaksınız.


Genç kuşak gazeteciler için önemli bir tecrübe olacağını düşündüğüm için ikinci defa yazıyorum.

1988 yılında Hürriyet’in Ankara Temsilcisiydim.

Bir gün yazımda “Kürt” kelimesini kullanmak istedim.

O gün için oldukça riskli bir işti.

Gazetenin o günkü sahibini İsviçre’den arayıp, “Ben yarınki yazımda Kürt kelimesini kullanmak istiyorum. Sizce sakıncası var mı” diye sordum.

“Şekerim Türkiye’de Kürtler var mı” dedi?

“Tabii ki var” deyince şu cevabı verdi:

“Öyleyse sen de kullan...”

Ertesi gün “Kürt” kelimesini kullandım.

Sabahtan itibaren telefonlarım çalmaya başladı.

Gazeteci dostlarım, üniversiteden arkadaşlarım arıyordu.

Çoğunun izlenimi şuydu:

“Oğlum sen bittin. Artık bu meslekte kalamazsın.”

¡   ¡   ¡

O gün işimden atılmadım.

Atılmadığım gibi, Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni oldum.

Hayatım, inandığım konularda risk alarak geçti.

Kontrollü riskin, başarının en büyük etkenlerinden biri olduğuna inandım.

Yaptığım işler, mesleğin klasik bazı üyelerine hep şaşırtıcı geldi.

Altında komplo teorisi arayanlar çıktı.

Yaptığım birçok iş, konuşuldu, çok eleştiri de aldım.

“Paradigmalara”, putlara, kalıplara, dogmalara dokunmaya kalktığınız zaman, başınıza böyle şeylerin gelmesi normaldir.

Meslekte “farklılık” yaratmayı başaran genç arkadaşlarıma hep bunu anlatırım.

“Farklı olmak bazılarının adabına aykırıdır.”

Böyle durumlarda “edepsiz” olmaktan korkmayın.

¡   ¡   ¡

Başbakan Erdoğan ve AK Parti kurmaylarını yakından izliyorum.

Türkiye, Kürt sorununun çözümünde çok kritik, ama tarihi önemde bir kavşağa geldi.

Bu noktadan itibaren, bildiğimiz klasik “teenni” siyasetleri ile bir yere gitmemiz mümkün değil.

Bazı siyasetçiler ya risk alıp, bu sorunu düzeltmek için radikal adımlar atacak.

Veya 25 yıldır sürdürdüğümüz klasik “teenni” ile hareket edeceğiz.

Teenni, bazıları için, hayattaki en güvenli siyasettir.

Benim için ise sıradanlığın öteki adıdır.

Korkaklık, beceriksizlik, siyasetsizlik çoğunlukla “teenni” örtüsünün altında gizlenir.

Teenni bazı siyasetçilerin karakteridir. O yolla uzun yıllar “idare ederler”.

Ama Kürt sorunu, artık bu tür siyasetçilerin mantığı ile “idare edilme” noktasını geçti.

Artık hepimiz almamız gereken riskleri yüklenmeliyiz.

¡   ¡   ¡

Son günlerde iktidar saflarında belirgin bir tereddüt gözlemlemeye başladım.

Bunu bir ölçüye kadar da anlıyorum.

Şehit cenazelerine katılan insan sayısı her gün artıyor.

Küçücük kasabalarda 5-10 bin kişinin katıldığı cenaze törenlerine tanık oluyoruz.

Her cenaze, Kürt sorununun çözümü için cesur adımlar atmak isteyenlerin işini biraz daha zorlaştırıyor.

AK Parti’nin bazı üyelerinin, seçildikleri bölgelerden ciddi uyarılar aldığını sanıyorum.

Varlık nedeni olan siyasetçi böyle bir durumda ne yapacaktır?

Tabandan gelen uyarılara mı bakacak? Yoksa...

¡   ¡   ¡

Bu noktada benim görüşüm şudur.

Şimdi bir siyasetçi için “tarihe geçmenin” tam zamanıdır.

Bu sorunu çözüp, Türkiye Cumhuriyeti’nin iki yakasını bir araya getirecek siyasetçi, bu ülkeye en büyük hizmeti yapmış olacaktır.

Bu sözleri, oturduğu yerden maval okuyan, sınırlı sorumlu, bir gazetecinin “dolduruşları” olarak okuyabilirsiniz.

Ama risk alıp, ülkenin kaderini değiştirecek siyasetçinin sağlam bir yol arkadaşının teşvikleri olarak da.


hurriyet



Bu yazı 952 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 10 Ocak 2011 İslam’ın samimi sesi bu mektupta
    • 23 Eylül 2010 Hayır Ahmet, babanı sen öldürttün!
    • 2 Temmuz 2010 Halk avukatları silkeliyor
    • 1 Haziran 2010 Size sesleniyorum İsrailli dostlarım
    • 15 Mayıs 2010 O kitabı yeniden yayınlamak isterdim
    • 11 Şubat 2010 Postmodern faili meçhuller
    • 7 Ocak 2010 Eyvah, yine dil zaptiyeliği mi
    • 5 Ocak 2010 Önümüzdeki dönem yükselecek yazarlar
    • 3 Ocak 2010 Genel yayın yönetmeni nasıl gider
    • 9 Aralık 2009 Herkesin iki oy hakkı olmalı
    • 25 Kasım 2009 Ergenekon sanığı ile ortak hisler
    • 12 Kasım 2009 Bu da benim ilerleme raporum
    • 14 Ekim 2009 Kimse bana şunu sormadı
    • 1 Ekim 2009 Jurnalci gazetecilere yazıyorum
    • 16 Eylül 2009 Provokatör veya yoldaş
    • 11 Eylül 2009 Gazetecinin felaketi
    • 27 Ağustos 2009 Ben, gazeteci Ertuğrul Özkök
    • 28 Temmuz 2009 Cesur Türkler, cesur Kürtler
    • 16 Temmuz 2009 Manşet yapmamak doğru muydu
    • 8 Temmuz 2009 Kavgayı bitirmek için plan

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,132 µs