En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

Risk büyük, umut daha büyük...



İdare-i maslahatçılık yerine sorunların üstüne gitmek, AK Parti iktidarının en bariz özelliği. Kolay değil bu, çünkü toplum 'büyük değişimlere' her zaman kuşkuyla bakar. Zihinlere 'acaba' sorusu düşer. Muhalefetin, itirazlarını abartarak dile getirdiği dikkate alınırsa... Açılım siyaseti, iktidara vücut veren parti için ciddi risk.
Başbakan Erdoğan, bunun farkında olmalı ki; demokratik açılımın lüzumundan bahsederken, 'Bırakın siyaseti, hayat bir risk' deme gereği duydu. Açılım her siyasetçinin harcı değil. Büyük cesaret ister. Hakkını teslim etmek gerekir; o cesaret Başbakan Erdoğan'da var. Statükodan yana değil, değişimci.

Yedi yıl önce Avrupa Birliği ile başladığı, hemen ardından Kıbrıs'la sürdürdüğü açılım politikalarına yenilerini ekledi. Fena mı oldu? Hayır, bu sayede Rumlar uluslararası sahada bir adım geriye düştü ve çözüm istemeyen taraf olarak deklare edildi. Türk tarafı, haklı davasını dünyaya kabul ettirdi.

Tam da dikkatlerin demokratik açılıma odaklandığı sırada Ermenistan konusu gündeme bomba gibi düştü. İki açılım iç içe girdi. Artık açılım deyince sadece Kürt sorunu anlaşılmayacak. Ermenistan açılımı da sıcak gündemin bir parçası haline geldi.

Aslında Güneydoğu konusunda önemli gelişmelerin arifesindeyiz. Koordinatör Bakan Beşir Atalay, pek açık etmese de 'yol haritası'nın bazı ipuçlarını verdi. Atalay, çok net konuştu: 'Gündemde genel af yok.' dedi ve ekledi: 'Öncelik silahların bırakılması ve örgütün tasfiyesi.' dedi. Dediği açık, 'önce silahlar susacak'. CHP lideri Baykal da aynı şeyi söylemiyor mu?

İlginçtir; Atalay'a iki ayrı uçta yer alan MHP ve DTP aynı şiddette tepki gösterdi. DTP 'Dağ fare bile doğurmadı' derken, MHP'liler yine 'bölünmekten, parçalanmaktan' söz etti. Kaderin cilvesi, MHP ve DTP, demokratik açılıma tepki konusunda aynı çizgide buluştu. Oysa birinin hoşnutsuzluğu, diğerinin memnuniyeti olmalıydı.

Atalay'ın devam edeceğini söylediği çalışmalar belli ki ekim ayında Meclis açılınca ete kemiğe bürünecek.

Eğer işler yolunda giderse Ermenistan açılımında da aynı sürede yani 6 haftadan sonra somut adım atacak noktaya geleceğiz. Türkiye ile Ermenistan'ın ilişkileri geliştirme konusunda 'tarihî mutabakata' varması sürpriz değil. Kapalı kapılar arkasında yürüyen süreç söz konusuydu. Görüşmeler bir yıl önce İsviçre'de başladı. Gelişmeleri daha çok Türkiye'nin inisiyatifi belirledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün millî maç için Erivan'a gitmesi süreci hızlandırdı.

Hava iyimser ama sorunların çözümü o kadar kolay değil, her problemin tarihe uzanan kökenleri var. Her iki ülkenin kamuoyu da tarihten kaynaklanan nedenlerden dolayı son derece hassas... Ve bugüne kadar gizli yürütülen çalışmalar bundan sonra kamuoyunun önünde cereyan edecek. Zaten kısa sürede anlaşmaya dönüşecek protokoldeki unsurların uygulanabilmesi için TBMM'den geçmesi zorunlu. Bu süreçte iç siyasetin en ateşli konusu olacağı kesin.

İlişkilerin normale dönmesiyle Ermenistan, Türkiye'ye ilişkin tarihî iddialarından vazgeçmiş olacak. Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tanıyacak. Sözde soykırım, siyasetin değil tarihçilerin konusu olacak. İki ülke ilişkilerini kilitleyen bu sorun, tarihçilere havale edilecek.

Sürecin en önemli virajı hiç kuşkusuz Azerbaycan... Türkiye, bu konuda çok hassas; her adımda Azerbaycan'ın çıkarlarını gözetmek zorunda. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev'e güvence verdi. Başbakan Erdoğan, Azerbaycan'a rağmen adım atmayacağını söylüyor. Sınır kapısı, Azeri topraklarındaki Ermeni işgali sona ermeden açılmayacak. Süreç Azerbaycan'ın da menfaatine, Ermeni işgali son bulacak çünkü.

Bir yanda demokratik açılım, diğer yanda Ermenistan açılımı... Türkiye, tarihî sorunlarıyla yüzleşiyor. Sorumluluk AK Parti'nin omuzlarında... Risk büyük, umut daha büyük..

 
zaman



Bu yazı 889 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,145 µs