Rektörlerden birisi “Meslek eğitimi kurtuldu” diyor. Bir diğeri: “Türkiye bir ayıbından daha kurtuldu.”
“YÖK'e tebrik yağdı”, “Adalet yerini buldu”, “Utanç verici bir dönem sona erdi” gibi yepyeni bir dönemin açıldığını müjdeleyen haber başlıkları hemen her yerde.
YÖK Genel Kurulu'ndan üniversiteye giriş sistemi ile ilgili alınan kararı “masrafsız ve zahmetsiz bir devrim” diye nitelemiştim dünkü yazımda. Durum gerçekten böyle. YÖK Başkanı ve YÖK Genel Kurulu, maliyeti sıfır bir kararla hiç tahmin etmediklerinizin gönlüne bile taht kurmuş bulunuyor.
Kararın açıklanmasından itibaren ısrarla altı çizilen husus, bu kararın -sadece- İmam Hatip Liseleri öğrencilerinin değil, asıl olarak sayıları 1 milyon 300 bini bulan (ortaöğretimdeki öğrenci sayısının yüzde 39'u) diğer meslek ve teknik liselilerin “önünü açacağı”dır. Böylece bu öğrenciler “genel ortaöğretim” çerçevesinde yeralan 2 milyona yakın öğrenci ile “fırsat eşitliği” açısından eşit duruma gelmekte, ayrım yapmaksızın herkese, “ÖSS'sine güvenen öne çıksın” denmektedir.
(“Dershaneler”in bu yeni adaylara bakıp ellerini ovuşturduklarını söyleyenler haksız değildir. Dolayısıyla, YÖK Genel Kurulu'ndan “katsayı”ya ilişkin kararın çıktığı 21 Temmuz gününün bundan böyle “Dershane Bayramı” olarak kutlanmasını önerenler de haksız değildir.)
Hatırlatmaya gerek olmadığına inanıyorum ama ben yine de konunun “nazikliği”nden ötürü -ne olur ne olmaz diyerek!- üşenmeyip bir iki laf edeyim:
YÖK Genel Kurulu'ndan çıkan kararı “zahmetsiz ve masrafsız”, son derece popülist, olumlu hiçbir sonuç vermeyecek bir hamle olarak değerlendiriyor olmam, okurlarımı bana gecikmeden “28 Şubat zulmünü” hatırlatmak gibi bir reflekse sevk etmesin. İmam Hatip Liselilerin yargı ve mülkiye başta olmak üzere bürokrasinin önemli mevkilerine yönelmesini rejim açısından “hayati bir tehlike” olarak gören 28 Şubat'ın emredicileri ve uygulayıcılarının aceleyle aldıkları bir karar sonucu imam hatiplilerin küçük bir parçasını oluşturduğu “meslek liseliler”i pratikte ÖSS dışı bırakması tabii ki adaletsiz, ayrımcı ve her şeyden önce “kafasızca” alınan bir karar ve uygulamaydı. “Kafasızca” idi, çünkü o döneme kadar ucu açık diyerek meslek liselerine öğrenci kaydeden bir sistemin bu uygulamadan hemen o yıl uygulanmak üzere çark etmesi, ancak “28 Şubat kafası”nın aklının yatacağı bir seçimdi.
Demek istediğim şu: YÖK Genel Kurul'undan katsayı uygulamasıyla ilgili çıkan son kararı “28 Şubat”ı hatırlayarak değerlendirmekten sakınmamız gerekiyor. “28 Şubat”ı başka zeminlerde farklı yönleriyle canımızın istediği kadar hırpalayabiliriz. Ama genelde “eğitim-öğretim”, özelde “meslek liseleri” meselesini “28 Şubat'ın kötülükleri” ana fikrinin dışına taşıyarak tartışmak zorundayız. “28 Şubat”ın bu önemli konuyu rehin almasına müsaade etmemeliyiz. İşte bu yüzden, YÖK'ten çıkan bu kararı bir “bayram sevinci” içinde karşılamamalı, kararın altında imzası olanlara gereksiz biçimde birer “kahraman” muamelesi yapmamalıyız.
O halde, söz konusu kararın altında imzası olan YÖK Genel Kurulu üyelerine önce şu basit soruyu yöneltip cevap beklemeliyiz:
Bu kararla öğretim görebilmek için üniversitelerinizin kapısını zorlayan adaylar içine yüz binlerce genç daha kattığınıza göre -kontenjanlarla ne kadar oynanırsa oynansın- önümüzdeki ÖSS sonucunun ilan edilmesiyle “açıkta kalacak” aday sayısındaki büyük artışın neden olacağı büyük hayal kırıklığını başka hangi “zahmetsiz ve masrafsız” kararla azaltmaya ya da yok etmeye çalışacaksınız? “Açıkta kalanlar” içinde büyük sınıfı oluşturacağı şimdiden kesin olan “meslek liseliler”e yönelik, “Dün işsizdiniz bugün ise açıkta kaldınız. Ama unutmayın ki 28 Şubat zaliminin eseri olan bir zulme beraberce son verdik. Ne mutlu bize, ne kadar övünsek azdır!” vülgatının dışında edecek sözünüz var mı acaba?
YÖK Genel Kurulu'nun aldığı kararı gözden geçirmeye devam edeceğiz.
yenişafak
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle