En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Boşuna gayret



Ergenekon davasının savcıları görevden alınsa ve yerlerine “Ergenekon da neymiş?” kuşkusu taşıyanlar savcı olarak atansa herhalde ciddi bir zemin kayması yaşanır; Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yıllık toplantısından böyle bir sonuç çıkmasını bekleyenler var. Denilene göre, bazı üyeler kilitlenmiş, yalnızca Ergenekon davası savcılarının değil, askerle ilgili bütün davaların savcılarının yerlerini başkalarına bırakmasını zorluyormuş... Savcılarla da yetinmeyip aynı davaların yargıçlarından bazılarını da görevden almak niyetinde imişler...

Kulağa nâhoş geliyor, insan inanmak istemiyor, ama burası Türkiye, en inanılmayacak duyumlar bile bir biçimde gerçeklerle ilintili olabiliyor...

Neden böyle bir değişiklik isteniyor? Herhalde Ergenekon davası başta olmak üzere sürdürülen yargılamalardan duyulan rahatsızlık ortadan kalksın diye... Asker yıpranmasın, yanlış işlere bulaşanların neler yaptıkları anlaşılmasın diye... Türkiye'de mevcut yapı bozulmasın, devam etsin diye...

Oysa, savcılar ve yargıçları değiştirerek bu sonuçlara varmak mümkün olmaz: Kamuoyu “Bu işin içinde başka bir iş var” kuşkusu duyar ve Ergenekon örgütüyle ilgili zayıflayan kanaati yeniden pekişir, askerlerin yanlışlarının üzerinin örtülmek istendiğini düşünür, mevcut yapıya dönük eleştiriler dayanılmaz bir biçim alır...

Askere verilebilecek en büyük zarar, Ergenekon örgütüyle ilgili yargılama sürecini baltalamak, bu amaçla savcılar ve yargıçları kullanmaktır. Şu günlerde dillendirilen iddialar gerçekse ve yargıya atamalar yoluyla müdahale söz konusuysa, bunun doğrudan sonucu, asker-yargı işbirliğinin zihinlere çakılması ve her iki kurumun da bu süreçten yara alması olacaktır.

Hiç kimseye, hiçbir kuruma böyle bir işe soyunmayı tavsiye etmem...

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile yargı kurumunun Türkiye'nin bölgesel bir güç haline dönüşmesi ve sıkıntılarını demokrasi içinde çözmeyi öğrenmesi sürecinde eleştirilerden uzak kalmalarında yarar var. Bu dönüşümden her kurum etkilenecektir; TSK ve yargının da 'yeni Türkiye' içerisinde daha güçlü bir biçimde yer alabilmek için çaba göstermesi gerekiyor.

İnsanlık tarihinde dönüm noktaları vardır; onları yakalayabilenler ihya olur, ıskalayanları ise her türlü tehlike bekler. İçinden geçtiğimiz tarihî an öyle bir dönüm noktası teşkil ediyor ve bundan en fazla yararlanabilecek ülkelerin başında Türkiye geliyor. Anı yakaladık yakaladık, yakalayamazsak kaçırdığımız balık hayli büyük olacak.

Benzer bir durum imparatorlukların tasfiye edildiği, yerlerini ulus-devletlere bıraktığı dönemde yaşandı; Türkiye askeri ve siviliyle o dönemde fırsatı iyi değerlendirebildi: Kendimizi küçük bir toprak parçasına hapsettik belki, ama kendi bayrağımız altında bekamızı sürdürebildik. “Fırsatı fark etmemiş ve değerlendirmemiş olsaydık başımıza ne gelirdi?” sorusu bugün bile üzerinde düşünülmeyi hak ediyor.

Aynı soruyu bugün için de sorabiliriz: “Önümüze çıkan fırsatı değerlendiremezsek halimiz ne olur?” Kendi kendisiyle didişen, sorunlarını çözememiş, sürekli kan kaybeden, fakir ve yere bakan bir ülke olur Türkiye...

Herhalde hiçbirimiz böyle bir ülkede yaşamak istemeyiz.

Şu anda tanık olunan çekişmeler, bugünkü bozuk ve yanlış düzenden çıkarı bulunan ve böylesine hayati bir dönüm noktasında ülkeyi yanlış istikametlere sevk etmeye çalışanların eseri... Ne yaparlarsa yapsınlar başarılı olacaklarını sanmıyorum.

NOT: Tatil zamanı ve ben de bir süreliğine izne çıkıyorum. Yeniden buluşmak üzere...

F.K.

yenişafak



Bu yazı 864 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,326 µs