En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

Gül ile Türkiye'nin kesişen kaderi



Sakarya'da konuşan Başbakan Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal'ın, 'Cumhurbaşkanı, yargı reformu kanununu birkaç saat içinde geri gönderebilir.' sözlerine sert tepki göstererek, 'Bu sözler demokrasiye yakışıyor mu?' diye sordu. Baykal'ın sözlerini herkes yadırgadı. Orada neyi kastettiği belliydi: 'Asker ağırlığını koyacak, Gül anında iade edecek.'
Öyle olmadı. CHP lideri fena halde yanıldı. O sözün üzerinden saatler değil, günler geçti. Milli Güvenlik Kurulu'nda asker de, hükümet de sözlerini esirgemedi. Bakanlar kanunun gerekçelerini anlattı, komutanlar ise sakıncalarından dem vurdu. Cumhurbaşkanı, iki tarafı da dinledi. Baykal'ın iddia ettiği gibi kararını orada vermedi. Doğru da yaptı.

Gül, zengin bir deneyime sahip. 1991'den beri siyasetin içinde... Çankaya'ya çıkmadan önce muhalefet olduğu gibi, iktidar koltuğunda da oturdu. 28 Şubat MGK'sında masanın hükümet tarafında bir bakandı ve çok sert eleştiriler yöneltilmişti. MGK'nın gölgesinde verilecek bir karar, demokratik süreci sekteye uğratırdı. CHP, asker vesayetinde demokrasi görüntüsünü kabullenebilir ama ne Cumhurbaşkanı, ne hükümet ne de toplum böyle bir manzarayı hazmedebilir.

CHP artı ordu eşittir iktidar formülü, CHP için geçerli. Bu formül artık iktidar çıkarmasa da CHP'nin gözü yine askerde... Pozisyonunu ona göre almaktan geri durmuyor. Alışmış olmalı. Ancak bu, tek taraflı bir ilişki... CHP'nin aşkı, askerden aynı şekilde karşılık görmüyor. Örnek mi? Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Türkiye'nin canlı izlediği basın toplantısında Baykal için 'Kaale bile almıyorum.' demekten çekinmedi.

CHP, yargı reformu kanununda kendini ele verdi. Yasayı gece destekledi, sabah askerin tepkisini görünce çark etti. Erdoğan'ın sorusuna cevap verecek olursak... Baykal'ın Cumhurbaşkanı'na yönelik sözleri ne demokrasiye ne de sivil siyasete yakıştı. Bu, asla 2009 Türkiye'sinin siyasî üslubu olamaz.

Ankara'da en önemli soru şu: Gül ne yapacak? Papatya falı açan açana... İmzalayacak, imzalamayacak... MGK'daki havanın sıcaklığını hissederek 'kesin veto edecek' diyenlerin görüşü giderek değişmeye başladı. Şimdi hava 'İmzalayacak ama boşlukları gidermek için yeni düzenlemenin de yolunu gösterecek' şeklinde. Cumhurbaşkanı, incelemesini tek tarafı yapmıyor. Bir yanda askerin itirazları, uygulamada doğuracağı sıkıntılar, diğer yanda hükümetin cevapları...

Ben fal açmadım, kanaatim imzalayacağı yönünde... Gül'ün, esen rüzgâra göre sağa sola yalpalamayan demokrasi çizgisi bunu gerektiriyor çünkü. Makamlar gelip geçici. Ankara ikliminin olumsuzlukları silinip gidecek, ileride tavırlar, davranışlar hatırlanacak sadece. Benim tanıdığım Gül, tarih sayfalarına 'Yargı reformuna karşı çıkarak demokrasi yolunda ilerleyişi engelledi' şeklinde geçmek istemez. Bunun yerine 'Zirvelerden esen sert rüzgârlara rağmen eğilmedi, demokrasi rotasından sapmadı' dedirtmek ister.

O rüzgârlar çok değil, iki yıl önce Gül'ün Çankaya'ya çıkışını önlemek için esiyordu. Ne oldu? Halkı arkasına aldı, rüzgâra karşı yürüdü ve Çankaya'ya tırmanmasını bildi. Ayrıca rakipleri de söyler; Gül siyasette tutarlılığıyla bilinir. Kolay değil, zor bir karar. Yine de tutarlılığından taviz vereceğini sanmıyorum.AK Parti hükümetinin duruşunda bir değişiklik yok. Başbakan Erdoğan'ın dün Sakarya'da söylediği, 'Tek başımıza da kalsak, demokrasiden ve hukuktan taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz.' sözü kararlılık ifadesini yansıtıyor. Hükümetin şu an için bir çalışması yok. Başbakan, önce Cumhurbaşkanı'nın kararını görmek istiyor. Politikasını ona göre belirleyecek. Ne vetoya göre ne de onaya göre hazırlık söz konusu.

Türkiye'nin kaderi ile Cumhurbaşkanı Gül'ün kaderi kesişti. Vereceği karar hem kendisinin hem de Türkiye'nin yönünü belirleyecek. Ya ileriye gidecek ya da geriye, ortası yok. En zor zamanlarda bile dik durmasını bilen Gül'ün şaşırtacağını hiç sanmıyorum, doğru bildiğini yapacaktır.
 
zaman



Bu yazı 930 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,686 µs