En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

İki haber: Biri yanlış, diğeri doğru...



Size şimdi bir haberim var: Genelkurmay Başkanlığı 'AKP'yi ve Fethullah Gülen'i Bitirme Planı' diye ünlenen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' resmi adlı belgeyle ilgili soruşturmasını tamamladı. Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un verdiği talimatla soruşturmayı yürüten yetkililer en vahim ihtimalin doğru çıktığını belirlediler: Harekât Başkanlığı'na böyle bir plan hazırlama emrini Genelkurmay Başkanı (veya Genelkurmay 2. Başkanı) bizzat vermiş... Belge hakikiymiş ve Genelkurmay Başkanlığı'nın öngördüğü bütün 'gizlilik' kuralları uygulanarak hazırlanmış...

Hemen heyecanlanmayın; yukarıda verdiğim 'haber' doğru değil... Yürütülen soruşturmanın hangi safhada olduğunu bile bilmiyorum. Ancak sizi değişik ihtimaller üzerinde düşünmeye davet etmek için 'hayali' birkaç sonuç oluşturdum; ilki yukarıdaki... Düşünün ve hemen cevap verin: Böyle bir durumda Genelkurmay Başkanı, Başbakan, Cumhurbaşkanı ne yapmalı? Ne yapar?

Herhalde her üç devlet yetkilisine de bir şeyler yapmak düşer böyle bir durumda, ama ne?

En aşırı ihtimali en önce yazdım ki, diğerleri üzerinde düşünmeniz fazla uzun sürmesin... Şimdi de cevabı en kolay ihtimal üzerinde düşünün: Genelkurmay Başkanlığı karargâhında belgeyle ilgili soruşturmayı sürdüren yetkililer, hiçbir bilgisayarda ve bütün bilgisayarların kural gereği bağlı olduğu ağda belgenin izine rastlamadılar; ancak belgenin altındaki imzanın 'hakiki' olduğunu ve çalışmanın 'dışarıda' yapıldığını tespit ettiler...

Böyle bir durumda Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ ne yapmalı sizce?

İki ihtimal arasında pek çok başka seçenek daha var: Belge karargâhta Org. Bağbuğ'u karanlıkta bırakacak biçimde emir ve talimatla hazırlanmış, hiyerarşik olarak onaya sunulmaya hazır hale getirildiğinde gazeteye düşmüş olabilir... Bütünüyle dışarıda ve tek bir asker kişinin bile bilgisi dahilinde olmaksızın uydurulmuş tamamen 'sahte' bir belge olması da pekâlâ mümkün ele geçen belgenin...

Tabii, çok farklı sonuçlar doğuracak olmasına rağmen bu ihtimallerin kesinleşmesi durumunda da ilgililerin bir şeyler yapması gerekecektir, ama ne?

En zoru da, ihtimallerin hangisi soruşturmayla doğrulanacak olursa olsun, amacın tespitidir.

Hiyerarşik düzen içerisinde hazırlandıysa, ya da bazı komutanlar karanlıkta bırakılarak üretildiyse, veya sahtekârlık tek bir asker kişinin marifetiyse de durum değişmiyor; hepsinde aynı mukadder soruya cevap aramak şart: Peki, ama neden?

Diyelim, tamamen 'dışarıda' hazırlanan bütünüyle sahte bir belge; bu durumda bile kimler tarafından hangi amaçla üretildiğini bilmek gerekmez mi? Gerekir elbette. Üreten bir kişiyse, ya da bir grupsa farklı, yerli ise veya yabancı bir parmak söz konusuysa daha farklı bir tepki verilmesi gerekecektir.

Yazıyı buraya kadar okuduysanız, “İyi ama, bu yazının amacı ne?” diye soruyor olmalısınız. Haklısınız. Bu yazının da bir amacı var: Önümüzdeki birkaç gün içerisinde sonuçlanması beklenen soruşturmanın sonuçlarına sizleri hazırlamak...

Belgenin hakiki veya sahte olması dünyalar kadar farklı sonuçlar üreteceği gibi, hakiki olması durumunda doğuracağı fiili sonuçlar da birbirinden kilometrelerce uzak olabilecek... Her ihtimalin içinde barındırdığı tehditler ve riskler de var; herbirini iyice ölçüp tartıp ona göre doğru bir davranış tarzı belirlemek için kendisinden tepki vermesi beklenecek insanların pek çok özelliklere sahip olmaları gerekiyor.

Yazının girişindeki 'haber' gerçek değildi, ama şu gerçek: Ufak bir gafletin, basit bir değerlendirme hatasının, ya da gerçekle yüzleşmekten kaçmanın faturası herkes için çok ağır olabilir...


yenişafak



Bu yazı 843 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,733 µs