En Sıcak Konular

Ertuğrul Özkök


Ertuğrul Özkök
0 0 0000

Harun ve Karun virüsüne savaş



BÜTÜN içtenliğimle söylüyorum. Bülent Arınç’ın kabineye girmesine ve Başbakan Yardımcısı olmasına sevindim.

Neden mi? Anlatayım.

Bülent Arınç, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’ndan ayrıldıktan sonra bana bir mektup yazdı.

Ağır bir eleştiri mektubuydu.

İçinde hakaret veya saygısızlık anlamına gelecek herhangi bir ifade yoktu.

Ama başkanlığı sırasında Hürriyet’te ve benim köşemde çıkan yazılarla ilgili eleştirilerini aktarıyordu.

TBMM Başkanlığı sırasında taşıdığı sorumluluk nedeniyle, bu eleştirileri yazamadığını belirterek, "Şimdi ayrıldım ve her şeyi yüzünüze söylüyorum" diyordu.

Ben de kendisine uzun bir mektup yazarak görüşlerimi aktardım, kendimi savundum.

Bu mektuplar aramızda kaldı, ne o ne de ben bunu açıkladık.

* * *

Arınç’la ilgili samimi görüşüm şudur.

Bunu daha önce de yazdım.

Bana göre Arınç çok iyi bir siyasetçidir.

AKP siyasetinin son 6 yıldaki en büyük olaylarında, onun çizgisi çok etkili olmuştur.

Mesela, Cumhurbaşkanlığı’na Abdullah Gül’ün seçilmesinde en etkili insan bana göre o olmuştur.

"Bu defa Müslüman cumhurbaşkanı seçeceğiz" lafı seçime ağırlığını koydu.

Ama en önemlisi, "sahici" bir insandır.

Yani ne ise odur.

Bir başka çok önemli özelliği de, yolsuzluklara ve haksızlıklara karşı duyarlı oluşudur.

Seçim sonrası açıklamaları da bunu gösterdi.

AKP’nin yaptığı yanlışları açık yüreklilikle ortaya koydu.

Başbakan Erdoğan’ın bu eleştiriler ortadayken onu Başbakan Yardımcılığı’na getirmesi, bence kendi açısından çok isabetli olmuştur.

* * *

AKP’nin işidir, bana laf söylemek düşmez.

Ama dışarıdan gördüğüm kadarıyla, Arınç’ın birinci görevi, Numan Kurtulmuş’la yükselişe geçen Saadet Partisi’nin en ağır silahlarını elinden almak olacaktır.

Numan Kurtulmuş, 29 Mart seçimleri öncesinde AKP’nin böyle gittiği takdirde altından kolayca kalkamayacağı bir slogan ortaya attı.

"Harun gibi gelip, Karun gibi gitmeyeceğim" sloganı tehlikeli bir virüs gibi AKP’nin kanına bulaşmıştır.

İkinci etkili sloganı ise Saadet Partisi’nin İstanbul Belediye Başkan adayı Mehmet Bekároğlu attı:

"Cipli türbanlı ile durakta otobüs bekleyen türbanlı" imajını silmek, Arınç’ın öncelikli işi olacaktır.

Bunu yapmak için, Deniz Feneri’nin üzerine samimi olarak gitmek, yakın çevreye sağlanan imtiyazları önlemek gibi politikaların mimarı herhalde "Bülent Abi" olacaktır.

* * *

Sevindiğim ikinci konu ise Ertuğrul Günay’ın görevinde kalmasıdır.

Günay, önceki hafta cesur bir çıkış yaptı ve Ergenekon davasında yapılan yanlışlıkları, çok çarpıcı bir "12 Mart" benzetmesiyle eleştirdi.

Ertuğrul Günay’ı yıllardır tanırım.

Arkadaşımdır.

O da Arınç gibi sahici bir insandır.

Fikirlerini söyleme konusunda çok cömerttir.

Başbakan onu kabinede tutmakla hem partisi hem de Türkiye açısından çok iyi bir karar almıştır.

Sevindiğim üçüncü kişi Nimet Çubukçu.

Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir kadın, Milli Eğitim Bakanlığı koltuğuna oturuyor.

Yıllardır, bu koltuğa bir kadın dokunuşunun gerektiğini düşünüyordum.

Erdoğan bu cesareti gösteren ilk siyasetçi oldu.

* * *

Son nokta.

Bazı yorumlara göre, bu kabineyle, "AKP’nin Milli Görüş’e dönüşü, dolayısıyla laik kesimle savaşın sertleşmesi" dönemi açılıyor.

Ben aynı görüşte değilim.

Başbakan Erdoğan’ın "savaş nizamının" kimseye yararı olmadığını bildiğine eminim.

Zaten Arınç’ın son çıkışları da bunu gösteriyordu.

Yeni hükümet bütün Türkiye için yepyeni bir dönemi açabilir.

Buna samimi olarak inanıyorum.

hurriyet



Bu yazı 977 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 10 Ocak 2011 İslam’ın samimi sesi bu mektupta
    • 23 Eylül 2010 Hayır Ahmet, babanı sen öldürttün!
    • 2 Temmuz 2010 Halk avukatları silkeliyor
    • 1 Haziran 2010 Size sesleniyorum İsrailli dostlarım
    • 15 Mayıs 2010 O kitabı yeniden yayınlamak isterdim
    • 11 Şubat 2010 Postmodern faili meçhuller
    • 7 Ocak 2010 Eyvah, yine dil zaptiyeliği mi
    • 5 Ocak 2010 Önümüzdeki dönem yükselecek yazarlar
    • 3 Ocak 2010 Genel yayın yönetmeni nasıl gider
    • 9 Aralık 2009 Herkesin iki oy hakkı olmalı
    • 25 Kasım 2009 Ergenekon sanığı ile ortak hisler
    • 12 Kasım 2009 Bu da benim ilerleme raporum
    • 14 Ekim 2009 Kimse bana şunu sormadı
    • 1 Ekim 2009 Jurnalci gazetecilere yazıyorum
    • 16 Eylül 2009 Provokatör veya yoldaş
    • 11 Eylül 2009 Gazetecinin felaketi
    • 27 Ağustos 2009 Ben, gazeteci Ertuğrul Özkök
    • 28 Temmuz 2009 Cesur Türkler, cesur Kürtler
    • 16 Temmuz 2009 Manşet yapmamak doğru muydu
    • 8 Temmuz 2009 Kavgayı bitirmek için plan

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,809 µs