Milli Takım’ın milli reklamı yayımlanmaya başladığından beri, finalindeki dolduruşun anlamsızlığı kulağımı tırmalıyor:
“Dünya büyükse, biz de büyüğüz.”
“Avrupa, Avrupa duy sesimizi”nin bir başka versiyonu bu...
Her iki sloganda da kendini dünyadan, Avrupa’dan soyutlayan, hatta onlara karşı konumlandıran, yalnızlaştıran bir ülke çağrışımı var.
Dünya bir yana, biz bir yana...
Oysa o “büyük” dünyanın rakibi değil, parçasıyız biz...
“Sesimizi duy”masını beklediğimiz Avrupa’ya dahiliz.
Öyle olmasa, İspanya hezimetinden sonra şöyle dememiz gerekmez miydi:
“Biz küçüldük; dünya da küçülsün.”
* * *
Herhalde sloganın asıl muradı, insanlık ailesinin en az onlar kadar “büyük” ve eşit bir üyesi olduğumuz gerçeğidir.
Ki Türkiye bu gerçeği NATO zirvesindeki tavrıyla ortaya koydu.
“Büyük”lerin aldığı kararların altını gözü kapalı imzalayan onursuz sınır bekçisi konumundan, o kararlara muhalefet şerhi koyan ve ikna sürecinde tavizler koparan bir “eşit üye” konumuna yükseldi.
“Avrupa, Avrupa duy sesimizi” sloganını asıl dillendirmekte olan Asya’nın çığlığını masaya getirdi.
Türkiye’nin “çantada keklik müttefik” olmaktansa her kararda görüşüne ve katkısına ihtiyaç duyulan bir üye olması hepimizi onurlandırır.
* * *
Ama burada, şapkalarımızı önümüze koyup meşhur reklamın başındaki soruyu kendimize sormamızda yarar var:
“Biz kimiz?”
“Size soruyorum; biz kimiz?”
Biz sanıldığı ya da pompalandığı gibi imtiyazsız, sınıfsız, yekpare bir kitle değiliz.
“Ayşe”yiz, “Fatma”yız, ama aynı kaba sığmayacak kadar farklı kamplardayız.
Roj TV’yi kapatmak için çırpınanlarımız olduğu kadar gün boyu o TV’yi seyredenlerimiz de var.
İslama hakaret içerdiği söylenen karikatürleri çizenlerin kellesini almak için yemin edenlerimiz olduğu gibi, o karikatürlerden nefret etse de sanatçıya müdahaleyi, otoriter rejimlerin kötü bir alışkanlığı sayanlarımız da var.
NATO üyeliğini çok önemseyenlerimizin yanı sıra, NATO’yu Batı saldırganlığının silahlı gücü olarak görenlerimiz de var.
Milli maç zaferini balkondan sokağa ateş açarak kutlayanlarımız da var; kazanırsak canlar yanar diye zaferden korkanlarımız da...
“Biz”im adımıza politika güdenlerin, bu farklılıkları dikkate alan, onları ustaca yoğuran bir hassasiyet göstermesi gerekiyor.
“Dünya büyükse biz de büyüğüz” yaklaşımı ise, hepimizi tek tip bir torbanın içine tıkıp dünyanın karşısına dikiyor.
Ben almayayım.
* * *
Doğru yaklaşım şu olsa gerektir:
Biz, dünyayla asırlardır halledemediği bir problemi olan “amansız” bir milletin, birbirine pek de benzemeyen ahfadıyız.
Bu benzemezliğimizle anlamlıyız.
Farklılıklarımızı düşmanlığa dönüştürmeden koruyarak ve dünya ailesi içinde dik durarak var olabilirsek biz büyüdükçe dünya da büyür; dünya büyüdükçe biz de büyürüz.
Yok, “Ayşe”yiz, “Fatma”yız şişinmesiyle dünyaya karşı yekten cephe almamız ve o saflaşmada antrenörün zaaflarını, Başbakan’ın hatalarını görmezden gelmemiz isteniyorsa orada yokuz. Kimse milli formayı kafamıza geçirip gözbağı haline getirmemizi beklemesin bizden...
milliyet
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle