En Sıcak Konular

Ismet Berkan


Ismet Berkan
0 0 0000

Cemil Çiçek'in dilinin altındaki bakla



Seçimin ertesi günü, pazartesi akşamı Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası açıklama yaparken imalı cümleler kullandı, oy dağılımıyla Türkiye haritasının üst üste konmasını ve çıkan manzaraya ‘partilerüstü’ ve ‘stratejik’ bir biçimde bakılmasını istedi.
Kastettiği şey, Demokratik Toplum Partisi’nin doğu ve güneydoğu illerindeki başarısıydı kuşkusuz. Belki Cemil Çiçek, ‘Seçim bir Kürdistan haritası çizdi’ demeye getiriyordu.
Sonra, Hürriyet Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu’nun köşesinde bu sözlerin daha da detaylandırılmış, isimlendirilmiş halini okuduk, ‘DTP Iğdır’ı da kazandı, Ermenistan sınırına dayandı’ diyordu, hükümet adına Terörle Mücadele Koordinasyon Kurulu Başkanlığı yapan bakan.
Bu sözlere yansıyan şeyin ne denli büyük bir ayıp olduğunu söylememe bile gerek yok.
Konu ve sözler günlerdir tartışılıyor, söylenebilecek her şey söylendi zaten.
DTP bu ülkenin vatandaşlarının kurduğu yasal bir siyasi parti. Bu partiye oy verenler de Türk vatandaşları.
Bundan çok kısa bir süre öncesine kadar, başkaları Cemil Çiçek’in mensubu olduğu siyasi partilere ve o partilere oy veren vatandaşlara, aynen bugün Cemil Çiçek’in DTP’ye yaptığı muameleyi yapardı, sanki o parti ve ona oy verenler düşmanmış, vatan hainiymiş gibi bakardı.
Cemil bey hatırlayacak, Fazilet Partisi kurulduktan kısa bir süre sonra, Radikal’in Ankara Temsilcisi olarak Recai Kutan ile bir mülakat yapmıştım, Cemil Çiçek de odadaydı. Recai Kutan, kendilerine yönelik bu tutumu hatırlattıktan sonra, ‘Biz Türkiye’nin zencisiyiz’ demişti, Cemil bey de bu sözleri katılarak onaylamıştı.
Bundan sadece 10 yıl önce zenci olanların bugün başkalarına aynı muameleyi yapması, ülkemizin siyasi alışkanlıklarından biri maalesef.
***
Seçim gecesinden beri, Kürt araştırmacı yazar Altan Tan bulduğu her kürsüde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim sırasındaki bir tutumunu eleştiriyor. Bu da, Erdoğan’ın ‘Biz kimlik siyaseti yapmadık’ sözleri.
Altan Tan’a göre AKP’yi iktidara taşıyan şey, Başbakan’ın bugün kınadığı anlamda kimlik siyasetidir, dindar ve ezilmiş kimliği, kısaca ifade etmek gerekirse ‘zenci’ kimliğidir AKP’yi iktidar yapan şey Altan Tan’a göre.
Bu görüşe katılmamaya olanak yok. Bu anlamıyla kimlik siyasetinin kötülenmesini gerektiren bir şey de yok. Çünkü kendisinin ezilmiş olduğunu, insan olmaktan doğan haklarının zorla elinden alındığını düşünen kişi veya grupların bu haklarını talep etmesi, siyasetin asli işi. Bu anlamda kimlik siyaseti olmayan bir siyaset yapma biçimi düşünmek zor.
DTP’nin yaptığı da, en azından şimdilik, bu çeşit bir kimlik siyaseti. Yani, Kürtlere sırf Kürt oldukları, Kürtçeyi anadili olarak konuştukları için hak görülmeyen anadilde eğitim hakkından tutun da etnik aidiyetinin farklı olduğunun kabulüne, köy isimlerinin değiştirilmemesinden tutun da çocuklarına istediği ismi verme hakkına kadar inkâr edilen, baskılanan her şeyi talep etmek.
Bu anlamıyla kimlik siyaseti, belki de yapılabilecek yegâne şeydir. Bu temel şeyleri talep ederken başka şeyler, mesela daha iyi ve kaliteli hizmet almak, daha müreffeh yaşamak gibi diğer yaşamsal talepler ikinci planda da kalabilir.
Ama kimlik siyaseti de bir yere kadar yapılabilir, bir yerden sonra siyasi partilerimizin bizi ayıran konular yerine birleştiren konulara ağırlık vermeleri gerekir. Ancak o zaman, kendi dar çevresinin dışında çok daha geniş kitlelere ulaşabilir partiler çünkü. Bugün (ve son 60 yılda) Cumhuriyet Halk Partisi’nin yaşadığı sıkıntı da bir anlamda bu: Kendi kimlik siyasetinin dışına çıkamamak, o savunulan kimliğe daha kapsayıcı yeni unsurlar ekleyememek, o yüzden de yüzde 23’te takılıp kalmak.
Kimlik siyaseti, ancak kendi kimliğini diğerlerine dayatmak, tek geçerli kimliğin o olduğunu, onu kabul etmeyenlerin çekip gitmesi gerektiğini savunmaya başladığında tehlikeli ve kabul edilemez bir siyaset biçimine dönüşür.
***
Cemil Çiçek, seçim sonrası oluşan haritaya uzun uzun baksın. Sadece doğu ve güneydoğuya değil, Akdeniz ve Ege’deki kıyı şeridine de baksın.
Belki yarın öbür gün ‘Sıcak denizlere inmemiz engellenemez’ diye demeçler de verir.

radikal




Bu yazı 1,235 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Temmuz 2012 ‘Tanrı Parçacığı’ bize neler vaat ediyor?
    • 10 Mart 2012 Tartışmayı içerikten biçime kaydırmak
    • 25 Haziran 2011 PKK dağdan nasıl iner
    • 26 Şubat 2011 1968 neden 68’de olduysa, şimdi de isyanlar ondan oluyor
    • 26 Aralık 2010 Seçim soruları: AK Parti kaç alacak, ya CHP?
    • 2 Kasım 2010 PKK’nın içine girdiği açmazı görmek
    • 31 Ekim 2010 ‘Kırmızı Kitap’efsanesinin sırları
    • 27 Temmuz 2010 Askeri vesayetin hukuki altyapısı
    • 24 Temmuz 2010 Enerji stratejimiz var mı?
    • 21 Temmuz 2010 Sahiden 12 Eylül'ü mü oylayacağız?
    • 14 Temmuz 2010 İran çelişkileri ve iç politika yansımaları
    • 7 Temmuz 2010 Liderler neden görüşecek, neyi görüşecek?
    • 5 Temmuz 2010 Dindar solcular
    • 3 Temmuz 2010 Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!
    • 26 Haziran 2010 Hep aynı denklemin içine sıkışmak
    • 24 Haziran 2010 Eşit yurttaşlığa dayalı demokratik cumhuriyet
    • 13 Haziran 2010 Karpuz gibi ortasından ikiye bölünmüş ülke...
    • 6 Haziran 2010 Mahkûmun açmazı: Hayattaki karşılığı
    • 24 Mayıs 2010 Maalesef bizde hattı muhalefet yoktur, sathı muhalefet vardır
    • 4 Mayıs 2010 Eski defterleri açmak...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,176 µs