En Sıcak Konular

Avni Özgürel


Avni Özgürel
0 0 0000

Kim faşist?



Ergenekon soruşturması sürecinde ortaya çıkan kimi belge, günlük ve kasetler ne yazık ki bugün için sadece adli süreç ve siyasi rekabetin medya malzemesi durumunda. Ancak hiç şüphe yok ki, bu dosyalar yarının Türkiye’sinde gerek düşünce gerekse siyasi tarih yazıcılarının başvuracağı başlıca kaynaklar arasında yer alacak. Ve gelecek nesiller muhtemelen kavramların bağlamlarından koparılıp ters-yüz edilmişliğinin ortaya çıkardığı kübik tablonun şifrelerini çözmeye çalışmaktan başlayarak yaklaşacaklar bugüne.
İsmet İnönü-Recep Peker ikilisinin faşist devlet modelini kurumsallaştırmaya çalıştığını fark edip ‘Ben bugünkü idare şeklimizin dünyada diktatörlük olarak görülmesinden utanırken, bunlar ne yapmak istiyorlar’ diyen, çağdaşı sivil diktarörler üzerlerine askeri üniformalar geçirirken mareşal üniformasını çıkaran ve ordunun siyasetle uğraşmasını ağır ceza gerektiren suç olarak tanımlayıp bunu kanun haline getiren Atatürk’ün adı  kullanılarak sergilenen madrabazlıktan söz ediyorum.
Geçtiğimiz sene bir TV kanalında katıldığım sohbetin konusu ’68 Kuşağı’ydı. Ömer Laçiner ve Kürşat Bumin sunuyorlardı programı. Sohbetin sonuna doğru yanılgıları konuştuğumuz sırada, benim de safında olduğum milliyetçilerin söz konusu dönemde en büyük yanılgısının üzerlerine yapıştırılan ‘faşist’ etiketini fazla önemsemeyip hatta üstlenip- mücadele ettikleri ‘sol’ kadroların gerçekten sosyalist olduklarına inanmak olduğunu söyledim.
‘Toz duman arasında gerçek faşistlerin karşımızdakiler olduğunu fark edemedik’ demiştim.
1960 sonrası Türk solunun bir kesimi için verilebilecek olan hüküm budur.
Takiyye yapmıyorlardı kuşkusuz. Yani bilinçli olarak militarist/ faşist olduklarını saklama çabasında değillerdi. Samimiyetle kendilerinin solda, sosyalist, ilerici devrimci v.s. olduğunu sanıyorlardı; keza izledikleri yolun da.
Bu kesimin demokratik sisteme inancını ‘Güler yüzlü sosyalizm’ diyerek ifade etmesinden dolayı küçümseyip karikatürlere konu ettiği rahmetli Mehmet Ali Aybar’dan, ‘Hayali Küçükömer’ diyerek alaya aldığı İdris Küçükömer’den, hayatına malolan sert bir tartışmaya muhatap olacak derecede dışlanmış Kemal Tahir’den, keza Türkiye İşçi Partisi çevresinden söz etmiyorum. Kastettiğim sokağa çıkmış silahlı eylemci gençlik grupları ve Devrim Gazetesi çevresinde kümelenmiş kadrodur.
Stalin’in denk geldikçe tüylerini yolduğu ama arada yem verdiği için peşinden ayrılmayan tavuk misali 27 Mayıs, 22 Şubat, 21 Mayıs ve 12 Mart darbecilerinin yaslandığı bu kadronun, 1971’den sonra ufak kopmalar yaşamış olsa da düştüğü yerden doğrulup Ergenekon’la buluştuğu dönemi yaşıyoruz şimdi. Ve bu kadronun az/çok deşifre olan tabloya rağmen kendisini hala sol, ilerici, devrimci olarak tanımlamaya ve buna inanmaya devam ettiği.
Türkiye’de sağ ve sol kavramlarının siyaset sahnesinde ters oturduğu yukarıda adlarını andığım sosyalist aydınlar kuşağından Küçükömer’in tezidir zaten. CHP’nin gerçekte
sağ bir parti olduğunu söylediği için tekfir (=kâfir sayılma) edilmişti rahmetli.
1960 sonrası başarısız iki darbe girişiminin lideri Talat Aydemir’in danışmanlığıyla başlayıp Türkiye’de devletin despotik niteliğinin sivil toplumun ve demokrasinin gelişmesinin önünde en büyük engel olduğu gerçeğinde noktalan bir fikir serüvenidir hayatı Küçükömer’in.
NOT: TRT-Şeş’in gerek Türkiye’nin güneydoğusunda gerekse Kuzey Irak’ta uyandırdığı ilgi herkes tarafından gün geçtikçe daha net fark edilebiliyor. TRT-Avaz’ın yayına başlaması ise, yerel seçim yarışının ve siyasi tartışmaların gündemi işgal etmiş olması dolayısıyla fazla dikkat çekmedi. Oysa Türkiye’nin netleştirmeye ve yeniden yapılandırmaya çalıştığı dış politika açısından TRT-Avaz yüzük taşı kıymetinde bir yayın mecraı. Herhalde içeriği planlanmıştır ama umarım ve dilerim ki TRT yönetimi bu kanalın içini adıyla ve iddiasıyla mütenasip şekilde doldurur.

radikal



Bu yazı 1,241 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Mart 2009 Kim faşist?
    • 27 Haziran 2007 Din, diyanet aleyhtarlığı kime yarar?
    • 1 Kasım 2006 Öncelikli tehdit, yakın tehlike
    • 31 Mayıs 2006 Krizle beslenmek
    • 4 Mayıs 2006 test 6
    • 4 Mayıs 2006 test 5
    • 4 Mayıs 2006 test 4
    • 4 Mayıs 2006 test 3
    • 4 Mayıs 2006 test2
    • 4 Mayıs 2006 test için eklenen başlık 1
    • 3 Mayıs 2006 Erdoğan, Çankaya ve Demirel

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,684 µs